İnce sözler keskin kılıca benzer, kalkanın yoksa geri dur...
( Mevlana )****
Gidenin arkasından bakakalmak nasıl bir duygu bunu en iyi asker eşleri bilirdi. Bende onlardan biri olmak üzereydim, her uğurladığımda engel olamıyordum duygularıma istemsizce gözlerim doluyordu, biliyorum bana arkasını dönme sebebi bendim ağladığımı görmek istemiyordu. Ben hep arkadan bakan oldum, Annem giderken, babam giderken, anneannem giderken, hepsinin arkasından da gözyaşı döktüm. Annem ve babam dönmek istemiyorlar, anneannem istese de dönemez. Çağan da gitti yine bakıyorum ama ilk defa birinin bana döneceğini biliyorum.
Emre ve Çağan gittikten sonra arkalarından bir süre bakmıştım. Emre ne yapmıştı bilmiyorum onunla konuşmam gerekiyordu. Sevda'nın gelmesi ile içeri geçip yemek felan yemiştik. Şimdi ise Sevda eve kadar bana eşlik ediyordu. Sevda bana bir şeyler anlatıyordu.
" Meva diyorum ki ben istemeyi bahçede mi yapsak?" hevesle istemesini plannlıyordu. Koluma girdi bir anda. " Dinlemiyorsun beni aklında ne var?" demesi ile baktım.
" Sevda sen beni iki dakika bekler misin burada ben bir Emre'nin yanına uğrayacağım istersen sen geç ben arkandan gelirim" dedim Sevda sorgular gibi bakıyordu.
" Emre ile ne işin var" dedi gülümsedim sorun olmadığını belirtircesine,
" Sormam gereken bir şey var da" dedi başını salladı.
" Bu bankta seni bekliyorum" diyerek oturdu bende ilerleyip karakola girdim askerler başı ile selam verdi. Sevda'yı çok bekletmemek adına hızla ilerledim Emre'nin odasına doğru. Karşıdan bir adam geiyordu büyük birisiydi üstünde de kamufulaj vardı, belli ki komutan felandı, yaklaşınca gülümsedi beni tanıyor muydu? bende ona gülümsedim, önüme gelip durdu.
" Yüzbaşı Çağan için geldiysen o göreve çıktı kızım" dedi samimiyetle.
" Biliyorum ben Emre için gelmiştim sormam gereken bir şey vardı da" dedim çekinerek. Başını salladı.
" Binbaşı odasında geçebilirsin" gülümseyerek başımı salladım başı ile selam verip yanımdan geçti bende hızla emrenin odasının önüne gittim ve tıklattım içerden gel sesi duyunca girdim. Göz göze geldik
" Hoşgeldin öğretmen" dedi eli ile oturmamı işaret etti.
" Emre ben çok huzursuzum, bir şey buldun mu" maalesef der gibi başını salladı üzülerek başımı eğdim.
" Çağanın babası hakkında hiçbir bilgi yok sanki hayatta yokmuş gibi, tabi böyle olması bizi Mazhara yaklaştırıyor." demesi ile şaşkınlıkla Emre'ye baktım.
" Yani dediği yalan olmayabilir" başını salladı.
" Maalesef öyle öğretmen" diyerek başını iki tarafa salladı.
" Ne yapacağız peki Emre bunu naıl söyleyeceğiz biz." diyerek isyan ettim ellerini açıp geri kenetledi.
" İnan bende bilmiyorum öğretmen, söylersek hiç iyi şeyler olmayacak" dedi düşünceli bir şekilde, sonra gök mavisi gözlerini bana çevirdi "Çağan'ın başını yakmasına izin veremem, bu işten en karlı nasıl çıkabiliriz onu bulmam lazım." diye devam etti, başımı salladım.
" Yaptığımız doğru mu Emre yani saklayarak iyi mi yapıyoruz?" içimi huzursuz eden bir şey vardı yaptığımız doğru değildi Çağan'a göre, ama bize göre uygun olan buydu.
İnsanların doğruları farklıdır. Benim ve Emre'nin doğrusu Çağan'ın yanlışıydı.
" Meva şuan doğrusu yanlışı ne inan bende bilmiyorum ama emin olduğum bir şey varsa öğrenildiğinde hiç iyi şeyler olmayacağı." söylediği beni daha da tedirgin ederken bir yandan da kafamda olacakları kuruyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DAMLA GÖZYAŞI
Ficção Adolescente"Şans getirsin." dedim, elimden kolyeyi aldı ve ucundaki yoncaya baktı. "Dört yaprak olunca şans olmuyor muydu? Senin ki üç yaprak." dedi. "Bu kolyeyi ölmeden önce anneannem vermişti, bende senin gibi sorgulamıştım ve bana neden üç yaprak olduğunu s...