7 (m)

1.4K 86 165
                                    

selamlar!! nabersiniz bakalım

başlıktan da anlaşıldığı üzere yetişkin içeriğimiz var, baya 🫨 açık anlatım var aman dikkat 🙏🏻🙏🏻🙏🏻

neyse neyse, baya uzun bi bölüm yazdım agalar, o yüzden sınır koyuyorum kusura bakmayın valla çok uğraştım

sınırlar ellerinizden öper 🫠🫠

***

acele etmediğimizden gideceğimiz yere hayli geç kalıyorduk. bir yandan akşam oluyordu, güneş bizi henüz terk etmemişken ılık ışınlarını yeryüzüne gönderiyordu.

derin bir iç çekerek arabamın sürücü koltuğuna geçip oturduğumda, jeongin'in ceketini düzelttiğini ve ardından aynada lip balm sürüp kendini incelemesini izledim.

baya ciddiydi felix'in ailesiyle tanışma konusunda. abisi iğrenç biri olsa da, jeongin ve felix birbirine aşıktı. ben de, o adi şerefsizle yüz yüze gelmek pahasına, aile yemeğine gidiyordum biricik kardeşimin yanında.

tatlı bebeğimin yüzünde güller açıyordu. o an, jeongin'in yüzündeki küçücük bir tebessüm için tüm dünyayı ateşe verebileceğimi fark ettim. "abi, yakışmış mı üstüm başım?"

içimdeki dürtüyle doğrulup ona sımsıkı sarıldım. beklemiyor gibi duraksadı kısa bir süre, fakat daha sıkı sarıldı bana karşılık olarak. bir süre başımı omzuna koydum, o da bugün keyfim olmadığı için düzleştirmeden bıraktığım kıvırcık saçlarımla oynadı.

on saniye kadar daha sevgi paylaştık öyle, sonra kollarımı ondan ayırıp kontağı çevirdim, araba çalışınca ona dönerek gülümsedim ve başımı salladım, "büyüleyici görünüyorsun birtanem."

bana minnetle gülümsediğinde ben de sırıttım ve garajdan çıktığım gibi yola koyulduk. jeongin ara sıra bana yolu tarif ediyordu, hava bu mevsime göre ılıktı. biz yaklaştıkça jeongin'in heyecanı oldukça artmış gibi duruyordu. ben de yavaştan gerilmeye başlamıştım.

jeongin sağdaki sokağa döndüğümüzde geldiğimizi söylediğinde derim bir nefes aldım. arabayı açık garajlarının önüne park ettim ve jeongin hızlıca arabadan indi, çocuk gibi sevinçliydi.

ben ise, chanla yüz yüze bile gelmek istemiyordum açıkçası. gerçeği bilip bilmediğimi anlayamazdı tabii ama ben ona baktıkça kendimi suçlu hissedecektim.

ama düşündüm ki, nişanlısıyla evlenip ortalıktan gidecekti. kaç kez karşılaşabilirdik daha bu hayatta onunla? belki felix ve jeongin'in ortak olduğu ortamlarda birkaç kez denkleşirdik. ona gözlerimi bile değdirmezsem unutulur, olur biterdi.

ben kendi kendime dalmışken, büyük villanın kapısı açıldı, felix zarif beyaz elbisesiyle ve oldukça uzamış sarı saçlarına taktığı çiçekli tokalarıyla karşıladı bizi. jeongin siyahlar içinde ona bakakalmışken ben sırıtıp içeri girdim onları girişte bırakarak.

felix'in annesi, zaten önceden tanışıyorduk, chris, kıvırcık kahverengi saçlı, ceylan gözlü tatlı biri ve christen biraz daha uzun, ona benzeyen bir adam vardı holde. chris'le göz göze gelmemek için başımı eğdim önüme. elimdeki beyaz gülleri bayan lee'ye uzattım. bayan lee bana sarıldığında ben de ona karşılık vermiş, sonra da iyice eğilerek saygıyla selamımı vermiştim.

"hoş geldiniz oğlum." dedi bayan lee. geçen giden yıllara rağmen, bence elli vardır, oldukça güzel bir kadındı.

chris de "hoş geldiniz!" dedi neşeli sesiyle. ardından diğer adamdan ötürü soğuk bir ses yayıldı odaya. "merhaba." kıvırcık saçlı olan hiç konuşmadan sadece gülümsüyordu.

fbuddy ★ changchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin