17

295 39 24
                                    

merhaba dostlarım, feci kaos var ;(

yorum yapsanıza amk, bol bol yb atıyorum ama siz yorum atmıyorsunuz hic

sinirlendim 😐😐😐

***

"jeongin tamam, lütfen sakin ol." jeongin elindeki kravatı makasla kesip parçalarını sinirle çöpe savurdu.

"bana nasıl böyle bir şey yapar, aklım almıyor hyung." koltuğa oturduğunda deli gibi titrediğini görmüştüm.

"hataydı.." diye sayıklamaya başladı. "bu kadar erken evlenmeye çalışmak-"

"jeongin, 8 yıldır çıkıyorsunuz siz. o senin çocukluk aşkın biliyorsun değil mi?"

"bence para konusu birbirine aşık iki insan için pek de önemli değil. felix evlilik sözleşmesi yapmayı reddetmesi gururuna dokundu anlıyorum ama böyle yapma. konuşarak halledilir balım."

"sana böyle saçma şeylerle yük olmaktan nefret ediyorum hyung." başını omzuma yasladığında ağladığını anlamıştım omzuma akan sıcak damlalardan, sesi titremişti.

bir süre omzumda ağlarken telefonu titredi ama açmak istememiş olacak ki, bakmadı bile. on saniye sonra da benimki çaldı. yavaşça ayağa kalkıp terasa çıktım ve açtım aramayı.

"efendim lixie?" telaşlı sesi ve sürekli burnunu çekmesinden dolayı ne dediğini pek anlamıyordum ama endişeyle seslendim. "felix, anlamıyorum."

"b-bir şey oluyor bana. a-abim telefonları açmıyor hyung." telaşımı bastırmaya çalıştım çünkü ben de panikliyordum.

"ne oldu felix'im, sakin ol lütfen. bak ben hemen çıkıyorum yola." terastan çıkıp ceketimi aldım elime. jeongin ayağa kalkmış, yaşlı gözleriyle dikiliyor ve olan biteni algılamaya çalışıyordu.

"kan- kan kustum sanırım. ölüyorum-" daha kötü ağlamaya başladı. "yalvarırım jeongin'i getir bana."

ellerim titrerken daireden çıkıp çoktan asansörün tuşuna basmıştık. "felix, sakin ol canım. çok sıkıntılı bir şey gibi görünmüyor, gelir gelmez bakacağım sana, iyi olacaksın."

"aramızda tam 10 dakika görünüyor, biraz sabret." onu hatta tutmak için oyalıyordum. jeongin yanımda ağlarken onu itekleyerek kiralık arabamıza bindirdim ve hemen binip çalıştırdım, son hız gaza bastım.

***

felix serumla hastane yatağında uzanırken jeongin onun sarı ve upuzun saçlarını alnından çekip parmaklarıyla tararken öpüyordu. ikisi de perişan olmuştu. felix uyanıktı ama konuşacak hali kalmamıştı pek. gözleri kıpkırmızı, dudakları da kupkuruydu. çok solgun ve zayıf görünüyordu.

chan felix'in elini avuç içinde tutmuş masaj yapıyor ve öpüyordu, anne ve babası dışarıdaydı. felix tehlikeyi atlatınca bizi gençler olarak yalnız bırakmışlardı, hastanenin dışında bekliyorlardı.

felix ve jeongin'in dairesi olması gereken yere vardığımızda felix kanlar içinde ağlıyordu. ben alışkındım fakat bu jeongin için korkunç bir görüntüydü ve maalesef görmesini engelleyemedim.

o yüzden çok korkmuştu. felix'i de kaybedecek diye. panikle titriyordu hala.

günün yoğunluğu ve dünün yaşanmışlıkları yüzünden dehşet yorgundum ama belli etmemeye çalışıyordum. rahat oturamıyordum bile zaten, her yerim yara bere içindeydi.

jeongin'in arabada düşürdüğü ve vermeyi unuttuğum telefonu cebimde titreyince dikkatim dağılmıştı. müsaade isteyerek kapıya çıktım çünkü jeongin telefona bakacak gibi değildi.

ekrandaki anne yazısını görünce alnımın ortasına büyük bir kurşun saplanmış gibi hissettim. telefonu açacak gücüm yoktu ama yanıtlama tuşuna basıp kulağıma götürdüm. annem olacak kadın hararetle bir şeyler anlatıyor ve taksi parası istiyor, burada kaybolduğundan bahsediyordu.

"n-ne sikim?" ağlayacak kadar kötü halde dudaklarımın arasından zayıf bir küfür savurdum.

"changbin?" on yıl sonra ağzından duyduğum ismime lanetler ettim.

"jeongin'i verir misin telefona oğlum? bana düğün yerini konum atacaktı-"

"düğün iptal oldu, siktir git."

omzumda bir el hissetmeden hemen önce yanımdaki mavi hastane duvarına tutundum dengemi kaybetmemek için.

"hyung.." jeongin'in sesini duyduğumda içimden bir şeyler koptu gitti.

"özür dilerim... sana önceden söylemeliydim." cevap vermek istemedim.

"hyung n'olur affet beni. sonuçta o bizim annemiz."

ona yüzümü dönmedim, çünkü gözlerimdeki hayal kırıklığını görmesini istemedim. o önüme geçip ellerime yapıştı ama yavaşça ellerimi geri çektim. çenem isteğim dışı kasılıp titrerken felix'in odasına doktorun girmesiyle zihnim dağıldı ve arkamı dönüp odaya girdim. jeongin de arkamdan geldi ve felix'in yanına oturdu hemen.

hiçbir şey olmamış gibi yaptık. tıpkı on sene önceki gibi.

doktor konuştuğunda dördümüz de dikkat kesilmiştik. "felix bey, öncelikle geçmiş olsun." felix silik bir sesle gülümsemeye çalışıp teşekkür etti. yorgunluğu azımsanamayacak haldeydi.

"bunu nasıl söylemem gerekiyor bilmiyorum çünkü siz bir erkeksiniz fakat, tam emin olmamakla birlikte riskli bir gebelik durumunda olduğunuzu görüyorum."

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
fbuddy ★ changchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin