TENEBRİS TEORİSİ
♪ Chase Atlantic, Consume
2. AVCI VE AV
"Verilen hiçbir söz, sonsuza dek tutulmaz."
➛ Atilla Midas,
Midaslar Topluluğu☙
Bir taşla iki kuş vurmak böyle bir şey olsa gerek.
Korkmam yersizdi.
Neticede Hera uyuşturucuyu elime tutuşturduğunda ve Artur denen herife teslim etmem gerektiğini söylediğinde, yapacağım tek şeyin onun talimatlarını yerine getirip herhangi bir diyaloğa girmeden gerisin geri yukarı çıkmam olduğunu açıkça belirtmişti.
Fakat karşımdaki kızıl kahvesi gözler beni radarına aldığı ilk saniyeden itibaren olduğum yere çivilenmiş, avuçlarım arasındaki varlığını bile unuttuğum maddeyle birlikte öylece önümde beliren gölgeye bakakalmıştım.
Ama o durmadı. Aramızdaki beş adımlık mesafeyi usulca kapatarak, görebildiğim tek net şey artık yalnızca kızıl kahvesi gözleri olmayana dek bana yaklaştı. Kendimi istemsizce birkaç adım gerilerken buldum. Ayağımdaki çizmeler her hareketimle birlikte mermer zeminde tok bir ses bırakıyordu ancak o andan itibaren odaklanabildiğim tek şey O'ydu.
Üzerinde simsiyah bir takım elbise vardı. Belki de gölgelerin arasına böylesi kolayca saklanabilmesinin nedeni buydu çünkü elimdeki telefonun flash'ı ona vurana dek ne giydiğini asla seçememiştim. Kravat ya da papyon takmıyordu. Hatta gömleğinin dağılan yakasıyla birlikte ilk birkaç düğmesi de çözülerek serbest bırakılmıştı.
Açık mavi olan gözlerimin, onu izlediğim her saniye tuhaf bir şekilde koyulaşarak laciverte döndüğünü hissediyordum. Bakışlarım vücudundan kayıp da usulca suratına çıktığında, sert ve kaslı çehresiyle birlikte alnına dökülen açık kumral saçları da çok geçmeden görüş açıma girmişti.
O kızıl kahvesi gözlerin bana bir tedarikçiden çok ağına aldığı bir avmışım gibi bakması ensemi ürpertti.
"Sen..." diye fısıldadım saniyeler sonra ağzımı açabilecek güce kavuştuğumda. Boğazım kurumuştu. Dakikalar önce sarf ettiği sözcükler aklıma dolduğu her saniye kanım kaynıyordu. Şuna bak. Bir taşla iki kuş vurmak böyle bir şey olsa gerek. "Artur?"
Sorarcasına yönelttiğim tabirin ardından beni şaşırtacak başka bir şey oldu ve dudakları, bugüne dek gördüğüm en ipsiz sırıtışla birlikte aydınlanarak etraftaki gergin atmosferi yuttu. Bir kolunu duvara monte edilmiş yangın tüpünün kafasına dayayıp başparmağını alt dudağına yerleştirdiğinde bile ifadesini bozmamıştı. "Dün gece gördüğüm o tatlı kahvelikleri mavi bir lensle örtmeyi tercih ettiysen eğer sen de Hera'sın."
Duraksadım.
Bu ne demek oluyordu? Hera onunla buluşmuş muydu? Bundan öte... Bakışlarındaki tuhaf açlığı ve içinde gezinen haylaz parıltıları gördüğüm an nefesim kesildi. O noktada belki de yerin yarılmasını ve yedi katı dibine girmiş olmayı bile dilemiş olabilirdim çünkü üzerime diktiği kahveliklerindeki ifade kesinlikle normal değildi. Hayır, diye geçirdim içimden çaresizce. Onunla yatmamış ol, Hera. Lütfen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TENEBRİS TEORİSİ
Novela Juvenil☙ Uğruna verdiğim savaş sükunetken, hayatım acımasızlık üzerine kurulu koca bir avutmadan ibaretti. Belki de bu yüzden alacağım ilk darbenin zemini her zaman öz babama aitti. İstediğim tek şey güç. Kontrolü seviyorum. Yöneteceğimi biliyorum. Çü...