17

107 13 29
                                    

İşten çıktığımda Hyunjin'in evinin önüne geldim. Hyunjin'in inmiş olması lazım. Birkaç dakika sonra Hyunjin inmişti aşağı. O arabaya binince yanağından öptüm.

"Nasılsın?"

Diye sordu.

"İyiyim. Sen?"

"İyi ama Seungmin ile dünden dolayı kavgalı olmak moralimi bozuyor."

"Ne diyor ki?"

"Adamla yeni konuşmaya başladım seninki beynine zarar veriyor diyor. Saygısı yok mu hiç diyor. Hoşlantımı geçtim bu adam bizim hocamız nasıl yüzüne bakacağız diyor. Barlarda gezmesi Chan'in suçu muydu diyor. Sevgiline sahip çık ısırıyor diyor. İt gelmiş it gidecek diyor."

Savunduğu adamın ne bok olduğunu keşke bilseydi Seungmin. Hyunjin tek nefeste tüm bu sözleri saydıktan sonra derin bir nefes aldı.

"Sen ne dedin peki?"

"Haklısın ama keşke o kadar sert vurmasaydı gözüne Chan hoca dedim."

"Bu kadar mı?"

"Fazla bile dedim. Benden habersiz bara gittin unutmadıysan."

"Bara gidip de kız kesmedim! Bir içki içip çıkacaktım!"

"O zaman haber vermeliydin!"

Ofladım.

"Özür diledim ya!"

"O yüzden bir şey demiyorum."

"Demediğin için teşekkürler."

Ve arabayı çalıştırdım. Restorana doğru sürdüm arabayı. Yol boyu konuşmadık. Restoranın önüne geldiğimizde Hyunjin gülümsedi.

Arabadan inip Hyunjin'in kapısını açtım. Hyunjin arabadan inince arabayı valeye bıraktım. Hyunjin gözleri ışıldayarak bakıyordu restorana.

"Sevdin galiba?"

"Hı hı."

Hyunjin ile beraber restorana giriş yapınca her şey olması gerektiği gibiydi. Ceketlerimiz alındı, rezerve ettiğim masaya yönlendirildik ve masaya oturduğumuz gibi menüler verildi.

İkimiz de menüleri açmadan önce Hyunjin konuştu.

"Küçükken böyle bir yere geldiğimi hatırlıyorum. Bana şeften özel olarak vanilyalı dondurma verilmişti."

Ve sonra menüsünü açtı.

"Vanilyalı dondurma sever misin?"

"Nefret ederim."

Ben de menümü açtım. Garson menülerimize baktığımızı görünce başımızda dikildi. İkimiz de siparişimizi verince ben konuşmaya devam ettim.

"En sevdiğin tatlı ne?"

"Cheesecake. Senin?"

"Puding."

"Biliyor musun? Tam da puding sevecek bir tip var sende."

Güldüm.

"Bu ne demek oluyor?"

Hyunjin omuzlarını silkti.

"Bugün naptın işte?"

"Aslında, bugün değil ama dün garip bir gündü."

"Anlatsana."

Ve dünü anlatmaya başladım. Ben dünü anlatırken başlangıç olarak sipariş ettiğimiz çorbalar da gelmişti.

"Ben de soyadımız aynı olan biriyle evlensin dedim. O  da düşüneceğim dedi."

"Madem bu kadar çok istiyor, yaparız bir çocuk."

Darbeli Matkap || hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin