16.bölüm

9K 261 43
                                    

Duyduklarımın gerçek olup olmadığını anlayamıyordum.Ne diyordu bu polisler? Kocamın yani Yavuz'un beni kaçırdığını mı söylüyorlardı? Böyle birşey nasıl gerçek olabilirdi. Yavuz da böyle bir şey beklemediği için sinirle bağırdı.

"Ne diyorsun lan sen?"

"Kelimelerinizi seçerek konuşun karşınızda devlet memuru duruyor"

Yavuz daha da sinirlenmişti. Boynunda belirgin bir şekilde atan damardan bunu anlayabiliyordum. Yavuz'un önündeki polis beni gördüğünde hem içeriye girmek için adımladı. Bir yandan da konuşmaya başladı.

"Efsun hanım sizi kurtarmaya geldik"

Yavuz anında polisi tutup geriye doğru itti. Celallenen polis hemen arkasındaki polislere işaret ederek Yavuz'u gösterdi. Polisler Yavuz'a doğru ilerlerken hemen koşarak Yavuz'un önünde geçtim. Yaptığım şey sonrasında önümdeki polis kaşlarını çatarak bana baktı. Bu sefer sinirli bir şekilde konuşan bendim.

"Sizin ne söylediğinizi kulağınız duyuyor mu? Beni kaçırdığını söylediğiniz kişi benim kocam"

Polis bir an afallasa da sonradan hemen kendini toparladı ve tekrar konuşmaya başladı.

"Efs-"

Yavuz'un beni arkasına alıp polise bağırmasıyla polisin söylediği kelime yarıda kaldı.

"Karımın adını ağzına alma,bana ahkâm kesiyorsun ama benim kim olduğumu biliyor musun?"

"Kimsin serseri falan mı?

Polis halen daha küstah küstah konuşuyordu.

"Üsteğmen Yavuz KARASOY"

...

Şu anda mutfakta Yavuz ve bana kahvaltı hazırlıyordum.Bir yandan domatesleri doğrarken bir yandan da düşünüyordum.Polisler gelmeseydi tamamıyla Yavuz'un olacaktım. Bu düşünce bnei hem çok mutlu ederken hemde korkutuyordu. Dün bir anda gelen cesaretle Yavuz'a senin olmak istiyorum demiştim. Bir daha o cesareti nasıl bulacağımı bilmiyordum. Bir yandan da Yavuz'a haksızlık ettiğimi düşünüyordum. Sonuçta yaşını başını almış bir adamdı tabikide karısıyla birşeyler yaşamak isterdi. Birde çocuk mevsuzu vardı; Yavuz 27 yaşında bir adamdı tabikide baba olmak isterdi ama ben daha bu konuda kendimi hazır hissetmiyordum. 18 yaşındaydım ve bu beni her konuda korkutuyordu. Bu korkularıma rağmen içimde büyük bir huzur vardı. Bu huzurun şüphesiz ki kaynağı Yavuzdu,biricik kocam, aşık olduğum adamdı. Yavuz bana o kadar destek oluyor,o kadar yardım ediyordu ki ona karşı içimde oluşan ucu bucağı olmayan sevgim ve minnet duygum asla bitmeyecekti. En başta daha küçüğüm acaba Yavuz'a olan sevgim biterde onu hayal kırıklığına uğratırım diye korkuyordum. Zamanla bu korkunun boşuna olduğunu anladım. Yavuz olmadan bir hayat yaşamak korkunçtu. Ona birşey olacak korkusu bana çok fazla acı veriyordu. Birde beni bırakır diye büyük bir korku vardı içimde bu korku hiçbir zaman geçmeyecekti. Her zaman yüreğimde bunun korkusunu taşıyacaktım.

Doğradığım domatesleri kavrulmuş biberlerin üzerine bırakırken düşüncelerimden de sıyrılmıştım. Domatesli ve biberleri karıştırırken bugün kü olayı anımsadım.Yavuz ismini söyledikten sonra beni içeriye yollamış ve halledeceğini söylemişti. Dediği gibi de olmuş yaklaşık bi 10 dakika sonra yanıma gelmişti. Bu konu hakkında sorduğum soruları yanıtsız bırakmıştı. Sonra da kahvaltı hazırlama bahanesiyle mutfağa kaçmıştım. Halen daha kahvaltı hazırlıyordum.

...

Kahvaltı hazır olduğunda çalışma odasında olan Yavuz'un yanına gittim. kapıyı çalmadan içeriye girdiğimde masada oturmuş elindeki kağıda bakarken telefonla konuştuğunu gördüm. Girerken çıkardığım sesle kafasını kağıttan kaldırıp benimle göz göze geldi. Öyle içten bakıyordu ki kalbim hızla çarpmaya başladı. Ona doğru yürümeye başladığımda üzerimde gene gecelik vardı. Ben ona yaklaşırken beni süzmeye başladı. Bir yandan da telefondaki kişiyle konuşuyordu.

ASKERİN KÜÇÜĞÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin