12. Bölüm : YÜZYÜZE

138 114 1
                                    

Hayat, bazı şeyleri isterken hiç istemediğimiz şeylerle karşılaşmaktan ibarettir. Tıpkı benim şuan yaşadığım olay gibi.

Ozan ile tanışmayı beklerken kendimi anlamsız bir şekilde bilinmeyenin teklifini kabul ederken bulmuştum.

Kafenin sol köşesinde oturan ve benim hayatım hakkında belli başlı bilgilere sahip olan birisi vardı.

Selim.

Onu gördüğüm gibi buz kestim. İliklerime kadar hissetmiştim o nefreti. Benimle yeniden deneyebilmek için oyun mu kurmuştu?

Donmuş bir ifadeyle ona bakarken o da bir gülümsemeyle bana bakıyordu. O iğrenç yüzünü yeniden görmek bir mide bulantısına sebep olsa da yanına gitmek zorundaydım. Yanına giderek sinirli bir ifadeyle konuşmaya başladım. "Sen ne yüzle gelebiliyorsun hâlâ karşıma?" pişkin pişkin yüzüme bakarak "Son görüştüğümüz günden beri sinirin hiç geçmemiş sanırım" nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?

"Bana bak kafanda saçmasapan bir plan kurmuşsun ve bunu bahane ederek benimle konuşmaya çalışıyorsun ama hiç boşuna uğraşma o gemi bu limandan çoktan geçti." dedim net bir şekilde. Söylediklerim üzerine yüzündeki aptal sırıtış daha da yayıldı. "Benim amacım bu değil ben senin gerçekleri görmeni istiyor-
sözlerini bölen şey yanımıza gelen garsonun sesi oldu. "Bir şeyler içmek ister misiniz?" Bir dakika bu ses tanıdık geliyordu.

Yüzümü garsona çevirdiğimde bu kişinin Barış olduğunu gördüm. Ama o beni görmedi çünkü elindeki not defteriyle ilgileniyordu. Başını defterden kaldırdığında gözlerimiz buluştu. Yüzünde şaşkınlık ifadesi oluştu. Gözleri adeta alev almıştı sebebini anlayamadım.

"Aa Barış sen burada mı çalışıyorsun?" dedim ama beni asla umursamadı sadece başını sallamakla yetindi. Selim ise bir su istediğini söyleyerek Barışı yanımızdan yolladı.
Tavırlarına anlam veremedim. Hâlâ neden burada olduğumu sorgulayarak
"Senin söyleyecegin hiç bir şeye inanmayacağım sadece beni rahat bırak diye buraya geldim. Ve bir daha sakın benim karşıma çıkma bu sana son uyarım eğer bir daha seni karşımda görürsem bu kadar sakin davranmam." diyerek gitmek için ayağa kalktım gitmeme engel olan şey kolumdaki elleri oldu

"Buraya kadar geldikten sonra gitmene izin veremem, şuraya otur adam gibi konuşalım" dedi sandalyeyi işaret ederek. "Seninle konuşacak hiçbir şeyim yok, kolumu bırak" desem de kolumu bırakmamakta ısrarcıydı.

"Ya bıraksana kolumu manyak mısın" hâlâ kolumu ondan çekmeye çalışıyordum ama nafile o kadar sıkı tutuyordu ki asla geri adım atamıyordum. "Hiçbir yere gitmiyorsun otur şuraya" yüzündeki lakayıt tavır silinmiş, sinir hakim olmuştu.

"Ya istemiyorum bırak beni" dediğim anda yüzüne inen yumruğu gördüm Barış ona yumruk atmıştı ve hâlâ atmaya devam ediyordu

"Bu kıza dokunamayacaksın anladın mı lan eğer bir kez daha seni bu kızın yanında görürsem gebertirim duydun mu lan" dedi ben onları ayırmaya çalışırken çevredeki herkes bu olayı izlemekle meşguldü. "Barış dur nolur lütfen" dediğim anda Selim'in yüzündeki elleri durmuştu sakinleşmiş gibiydi.

Selim'i yakasından tutup yere fırlatarak lavaboya gitti. Selim ise ayağa kalkarak arkasından bağırıyordu "Bu iş burada bitmeyecek lan sen bittin"

Barışın yanına gitmek istedim ancak beni tutan el buna engel oldu.
"Eski sevgilini dövmüş bir adamın yanına mı gideceksin gerçekten?" nasıl hâlâ bu kadar yüzsüz olabilir?

"Sen benim hiçbir şeyim değilsin" diyerek lavaboya gittim. Tuvaletler kadın - erkek olarak ayrı olsa da lavabolar ortaktı o yüzden rahatlıkla gidebiliyordum. Lavabonun kapısını açtığımda elindeki kanı temizlemeye çalışan Barış'ı gördüm kafasını bana çevirmeye gerek görmemişti bile.
Hiçbir şey söylemeden bir peçete alarak elini temizlemeye çalıştım, anında elini çekti. "İstemez" dedi buzdan daha soğuk bir sesle.

BAHTIMIN BEYAZI (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin