8.Bölüm : DEVA

161 119 12
                                    

Gece yarısı ısrarla çalan telefonumun sesine uyandım. Annem arıyordu kendisi bana akşam saatlerinde aramamamı söylemişti lakin şuan kendisi arıyordu. Hemen telefonu açtım.

"Alo anne" dedim. "Alo kızım ben sana bir şey söylemek istiyorum" dedi bir hal hatır sormadan.

"Tabiki anne, söyle dinliyorum."

"Kızım artık ben seninle bir müddet görüşemeyeceğim." duyduklarım karşında şok oldum.

"Neden anne niye görüşmüyoruz biz neler oluyor?" dedim sorularımı arka arkaya sıkıştırarak.

"Kızım lütfen soru sorma, gerçekten cevaplayacak durumda değilim. Uzun bir süre görüşemeyeceğiz,ben yine senin hesabına para atmaya devam edeceğim merak etme olur mu bir tanem" gözlerimden bir damla yaş geldi.

"Anne bana bir sebep söyle nolursun" dedim yaşlı gözlerimle.

"Yapma kızım yapma işleri ikimiz içinde zorlaştırma bu saatten sonra hayatımız düzene girecek merak etme" dedi.

"Anne ne düzeni? Zaten bizim hayatımız düzenli bir annem var, bir babam var. Hem babam demişken babamla da konuşmak istiyorum telefonu ona verir misin?" sozlerim üstüne annemde bir sessizlik oluştu.

"Işıl baban şuan uyuyor, biliyorsun o uykusunun bölünmesini hiç sevmez o yüzden konuşamazsınız." anneme ne zaman babamı sorsam sürekli uyuduğunu söyleyip beni geçiştiriyordu.

"Anne sen bana yalan söylemiyorsun değil mi?" sözlerim onu telaşlandırdı ve telaşlı bir ifadeyle;

"Saçmalama kızım ne yalanı? Ben sana hiç yalan söyler miyim?" umarım söylemezsin anne. Konuşmasına devam etti:
"Işıl ben şimdi kapatıyorum dikkat et kendine, Allah'a emanet ol güzel kızım. Öpüyorum seni." diyerek son sözlerini söyledi ve telefonu kapattı.

Ve ben gözyaşlarımla yapayalnız kaldım. Yıllardır olduğu gibi.

Eskiden dizim kanasa bile hayattaki en kötü senaryo olmuş gibi endişelenenen annem şuan beni düşmanıymışım gibi kendisinden uzaklaştırıyordu. Gözlerimin yaşları arasında eskiye gitti aklım.

Haziran 2010

"Anneciğim bisiklet sürelim nolur nolur" diye seslendi minik Işıl annesine. Annesi endişeleniyordu çünkü kızı henüz 4 yaşındaydı. Başına bir zarar gelmesinden, düşüp yaralanmasından korkuyordu. "Hayır miniğim, senin daha yaşın küçük biraz büyü öyle süreriz" çocuk annesinin bu sözlerine de ikna olmadı. "Hayır annecim lütfen sürelim lütfen lütfen" diye tatlı tatlı ısrar etti minik Işıl. Annesi karşısındaki bu sevimli miniğin ısrarlarına daha fazla kayıtsız kalamadı. "Peki tatlım o zaman sadece 10 dakika anlaştık mı?" annesinin bu sözleri üzerine minik Işıl heyecanla kafasını sallayarak "Tamam annecim sadece 10 dakika" diyerek onayladı.

Annesi hemen evlerinin deposundaki dört tekerlekli bisikleti alarak bahçeye koydu. Minik Işıl'ı bisiklet koltuğunun üzerine oturttu, ilk başta bir yere kadar annesi kollarını kızının üzerine koyarak onu düşmemesi için tuttu, bir yerden sonra kızı tek başına sürmek istediğini söyledi ve annesi onu sarmalayan kollarını üzerinden çekti. Işıl bahçenin bir köşesinden diğer köşesine sürmeyi başarmıştı. Heyecanla bisikletiyle geriye dönerken dengesini kaybederek yere düştü. Annesi telaşla kızının yanına koştu. Minik Işıl "Anneciğim dizim çok acıyor" diyerek ağlıyordu, dizleri kanıyordu annesi hemen eve giderek biraz tentürdiyot ve pamuk alarak geri döndü. Işıl tentürdiyottan korkuyordu ve onun vücuduna değmesini kesinlikle istemiyordu. Annesi de onun yarasını iyileştirmek için pembe yalanlar söylüyordu. "Canım kızım bu tentürdiyot değil, peri kızlarının en sevdiği renkmiş ve bunu da sadece tatlı ve güzel peri kızları kullanabilirmiş" dedi annesi kızına.
Işıl'ın gözlerindeki telaşlı ifade kaybolmaya başlamıştı, annesinin bu sözü onu mest etmişti.

BAHTIMIN BEYAZI (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin