Zarfın üzerinde yazan notu okuduğumda ayaklarım yere kenetlenmiş, bir adım dahi atmama izin vermiyordu. Sanki akrep ile yelkovan durmuş zamanın akmasına engel oluyordu. İçimden tekrar ettim yazıyı "Gerçeklerden kaçan ürkek palyaço'ya".
Selim'in aptal numaralarından biri olduğunu biliyordum fakat bu seferki beni gerçekten beni korkutmaya yetmişti . Hemen aceleci adımlarla elimdeki gül buketi ile eve girdim ve kapımı kilitledim. Zarfı açtığımda içinde bir usb bellek ve bir notla karşılaştım.
"Palyaço maskeni takıp bana inanmıyormuş numarası yapma. Çünkü ben bu tiyatronun sonunu çok iyi biliyorum. Herkesten kaçan Juliet, en sonunda Romeo'suna yakalanacak. Eğer palyaço maskenden kurtulup gerçeklerle yüzleşmek istiyorsan o usb'yi izle. Ve bu senaryonun sonunu gör Işıl Sedef Güneş."
~Selim Sancar
Okuduğum not ile ellerim titremeye başladı. Vücudum beynimden bağımsız hareket ediyordu. Selim bu işin üstüne bu kadar düşüyorsa önemli bir şey olmalıydı. Fakat ben bu gerçeklerle yüzleşmeye hazır değildim. İçimdeki merak duygusu ağır bassa da henüz gerçekleri öğrenmeye hazır değildim.
Bu düşüncemle usb ve notu zarfına yerleştirip çekmeceme koydum. Hayatım zaten yeterince saçmayken başka bir saçmalığa daha tahammülüm yoktu.
İstemsizce betim benzim solmuştu bunu düzene sokmak adına kendime bir kahve yapsam iyi olurdu. Bir espresso benim beynimi açardı bence.
Kahve makinesine espresso kapsülünü attım, kahvemi hazırladım. Ozan'ın aldığı gülleri bir vazoya koydum, hepsi müthiş görünüyordu. Beynimi bir nebze de olsa toparlaması için kahvemi alarak balkona geçtim. Burası bana küçüklüğümden beri huzur veriyordu.
Kahvemi balkondaki sehpaya koyup gökyüzündeki yıldızları izlemeye başladım. Küçükken her gece babamla burada oturup yıldızları seyrederdik. O yıldız senin bu yıldız benim dilek tutardık öyle.
Yıldızları kayan yarışmayı kazanırdı. Babam hep kayacak yıldızları önceden bilirdi. En güzel yıldızları o seçerdi.
"Yaa baba, nasıl en güzel yıldızları seçebiliyorsun?"
"Ben yıllar önce hayatımın en güzel yıldızını, anneni buldum kızım."
Öyle güzel aşkları vardı işte benim ailemin.
Geçmiş anılarım aklıma gelince gülümsedim. Kahvemi yudumlarken gelen telefon sesiyle yüzümdeki gülümsemem çoğalmıştı. Ozan arıyordu. Açtığımda hiçbir şey söylememişti, kulağıma gelen gitar tınısıyla ben de susmam gerektiğini anlamıştım.
"Dünyanın en güzel kızı
Hem kalpsiz hem kalp hırsızı
Göremezsem o güzel yüzünü ölüce'm
Eteğinde kırmızı çiçekler
Göğsünde açan kelebekler
Sen beni öptüğünde hayata dönüce'm"O söyledi ben dinledim.
O sustu, ben suskunluğuna bile aşık oldum.Ardından neşe dolu bir sesle konuştu. "Umarım serenatımı beğenmişsinizdir Işıl Hanım. Dünyanın en güzel kızına armağan olsun istedim"
Sözleri aptal gibi sırıtmama neden oldu. Zaten onunla tanıştığımdan beri yüzümdeki bu gülümseme eksik olmuyor. "Sen gitar çalmayı biliyor muydun?"
Telefonun ucundan gelen sesle içimi huzur kapladı. Onun sesi bile beni huzura kavuşturuyordu. "Aslında bilmiyordum ama sana açılmadan önce belki bir gün sana şarkı söylerim diye öğrenmiştim. Sen mutlu ol diye"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHTIMIN BEYAZI (ASKIDA)
Fiksi Remaja"Çünkü aşk gelmeyeceğini bile bile aynı limanda aynı gemiyi beklemektir." BAHTIMIN BEYAZI adıyla yazılan ilk hikayedir. 06.01.2024 Kitaptaki tüm ögeler hayal üründür, gerçek kurum ve kuruluşlarla kesinlikle ilgisi yoktur.