19. Bölüm: KARŞILAŞMA

75 60 6
                                    

Seçenekler...

Doğrular ve yanlışlar...

Doğrular insanı gerçeğe kavuşturur, yanlışlar ise bilinmezliğe sürükler.

Çıkmaz sokakta geriye bir adım atmak ilerlemektir.

Ama geriye bir adım atmak çıkmaz sokağın belki de bir çıkışı olduğunu fark etmemektir.

Çıkış her zaman bariz bir şekilde belli değildir. Bazen gizli bir geçit ya da gizli bir tünel olabilir. Önemli olan onu bulabilmektir. Çıkışın olmadığını düşünüp geriye dönmek yolu öğrenmemeye sebep olur.

Seçenekler de böyledir. Korkup geri adım atmak doğrulardan kaçmaktır.

Benim yaptığım şey ise tam olarak buydu. Korkaklığımın arkasına sığınıp gerçeklerden kaçıyordum. Ama bu artık böyle olmayacaktı. Çoğu şey değişecekti.

Ben de dahil olmak üzere.

Selim'in beni çağırmasından tam 24 saat geçmişti. Saate baktığımda 17.15 olduğunu gördüm.

Kalan süre : 3 saat 45 dakika

Gerçekleri görmeye son 3 saat 45 dakika.

Beni nereye çağırdığını bile bilmiyorken gitmek istemem belki anlamsız olurdu ancak artık daha fazla yorulmak, kabuslarımda onu görmek, kendi evimde izlenmek istemiyordum. Adımlarımı korkarak atıp, ensemde onun bezdiren nefesini hissetmek istemiyordum.

Gerginlikten bir yandan bacaklarımı sallıyor, bir yandan da dudaklarımı ısırıyordum. Odanın her köşesine itinayla baktım. Avize, lambader, şöminenin içi, kapının deliği...

Bakmadığım hiçbir yer kalmamıştı. Evin her yerini didik didik etmiştim ama hâlâ bulamamıştım. İrem gittiğinden beri tamı tamına 5 kez odayı turlamıştım ama yine de bir ize rastlanmamıştım. O kamera nerede, onu nasıl koydu, evime ne zaman girdi, hiç bir şey bilmiyordum.

Gözüm saate takıldı, 17.19

Kalan süre : 3 saat 41 dakika

Gerçekleri görmeye son 3 saat 41 dakika.

Nereye gideceğimi, orada ne olacağını hiçbir şeyi bilmiyorken nasıl ona güvenebilirdim ki? Hayatta ne olacağı belli değilken, hele onun gibi bir manyağın bana ne yapacağı asla belli değilken ben oraya gitmeyi kendi içimde kabul etmiştim. Her ne kadar geleceğimi ona söylemesem de.

Ellerimi titreyen bacaklarıma getirdim. İyice bastırarak titremeyi azaltmaya çalıştım. Vücudum delicesine titriyor ve ben buna engel olamıyordum. Ruhumda hissettiğim korku artmaya ve ruhuma sığmamaya devam ediyordu. O lanet kamera sayesinde beni gördüğünü biliyordum. Duyması için sinirle konuştum "Allah senin belanı versin Selim. Eğer bana, benim sevdiklerime en ufak bir zarar verirsen seni gebertirim!"

Beni sapık gibi 7/24 izlediğini biliyordum. Odaya koyduğu o lanet kameradan beni anbean izliyordu. İstesem başka odaya gidebilirdim ama bunu yapmıyordum. Çünkü başka bir odaya gidersem ve buraya hiç gelmezsem ondan korktuğumu düşünerek beni kuklası haline getirmeye çalışacaktı. Onun eline malzeme olamazdım.

Telefonuma gelen bildirimle beni sapık gibi izlediğine iyice emin oldum.

Selim Sancar: Aşk olsun insan sevgilisine öyle der mi hiç?

Selim Sancar : Son cümlen için söz veremem.

Neyden bahsediyordu bu aptal? Bana zarar verip vermemesi umurumda değildi. Ama sevdiklerime bir zarar verirse hiç görmediği tarafımla tanışmak zorunda kalacaktı.

BAHTIMIN BEYAZI (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin