Günün Birinde

16 6 0
                                    


Hazırlıklar neredeyse bitmişti. Bizim sirenlerin eğitimi ağırlaşmıştı. Tüm gün orduma güç katıyorduk. Ve bana. Grimm yüzünden eğitime başlasamda gün geçtikçe hoşuma gitmeye başlamıştı. Hem savunma hem de saldırı hakkında Arel'in öğrettiğinin kat ve katını öğrenip gücüme güç katmıştım. Grimm'e ısındığına bile söyleyebilirdim.

Ne varki planda bir aksilik olmuştu. Üç haftadır buradaydım. Judas'a ne olur olmaz şüphelenmemeleri ve orayı dizginlemesi için orda kalmasını söylemiştim. Yani Judas burada değildi. Rat'la iletişim halindeydik. Arkadaş olduğumuzu sandığını biliyordum. Ama bu özel ajanımla ilgilenmekten başka bir şey değildi. Kats diye bir kabile liderliyle tanışmıştım. Toplantıda pek dikkat etmediğimi söylemeliyim ama Grimm'i hak etmiyor. Özgürlüğüne kavuşmayı hak edecek derecede kibardı.

"Bakıyorum oldukça çalışıyorsun." duyduğum sesle irkildim. Grimm arkamdan seslenip karşımda durmuştu. Parlak gözleriyle bana dik dik bakıyordu. Üzerinde siyah bir elbise vardı. Kıyıya çıktığından kuyruğu yok olmuştu. Şifacı genlerine sahip olan sirenler karaya çıkabiliyorlardı sadece. Diğerleri kuyrukları ve solunum sıkıntısı dolayısıyla hiç kıyıya çıkamıyordu.

"Toplantı ayarlamalıyız." kesinlikle verebileceğimiz en mantıklı karar buydu. Üç haftadır erteliyorduk ve ne zaman gideceğimiz halkında kimsenin fikiri yoktu. Krallıktan getirdiğim şifacılarımda burada eğitim görmeye başlamıştı. Oradakiler anlamasın diye turnuva düzenlediğimizde ilgile bir yalan uydurmuştuk. Babamda kanmıştı. Ateş Krallığındakiler ise b planı yapmakla meşgullerdi. Gerginlik hakimdi okyanusta ve denizde.

Grimm dudaklarını büzerek "Neden?" dedi. Görmezden gelmesinden ve ukalalık taslamasından nefret ediyordum. Hükümdarı olacaktım. Bana böyle davranmamalıydı. En azından kendi iyiliği için.

"Sanki nedenini bilmiyorsun. Saldırı tarihini sürekli erteleyip durduk. Artık kesin bir karar varmamız gerek." dedim ve kollarımı birleştirerek ona medyadan okuyan bakışlarımdan gönderdim.

"O aptalları toplamama gerek yok." kendini önemli bir yere koyduğu aşikardı. Onun aşırı parlak gözlerine nefretle baktım. O benim vezirimdi. Savaş ben ölürsem biterdi. Onun ölmesi bir şey ifade etmiyordu. Bunu bilmesinin rağmen bana çocukluk taslıyordu. Hayatı boyunca sahip olamadığı ve olamayacağı güce sahiptim. Aptallık eden oydu. Ben ölürsem o da ölürdü. Ben ne istersem o olacaksa diğer liderlerin de toplantıya katılmasını emredecekim.

"Bu ne demek?" bilmezden gelmek değildi bu. Öyle bir tonlama kullanmamıştım. Kurallarımı aştığını belli etmiştim. "Onları ben yönetiyorum zaten seslerini çıkartmazlar demek." meydan mı okuyordun küçük fare? Yiyeceğin benim elimdeyken?

"Saçmalık. Onlar olmadan sen bir hiçsin." düşüncemi ifade etmemle afalladı. Sanırım az önce dediklerimin hiçbirinin farkımda değildi. "Pardon?"

"Denmek istediğim onları küçümseme biz bir ekibiz. Ben iyisi bir toplantı hazırlayayım."

Gözlerinin kısıp yüzüne ufak bir sırıtış yerleştirdi. "Neden acelecisin Rena?" gözlerimi devirdim.
"Yirmi yıldır bunu bekliyorum. Babam bana ait olanı aldı. İstediğim gibi yaşayamadım. Hep azınlık gibiydim. Bana ait olanda nefret edildim. Günün birinde bende yok olacaktım belkide. Belkide bu bugün olacak yine de bugün olacaksa bu intikamımı almadan gerçekleşemez. Hiçbiri laf etmemiş. Kimse beni kurtarmamış. Evet daha iyi bir aile buldum ama aynı değil işte."

Grimm gittiğinde yanıma doğru birinin yaklaştığını fark ettim. O yaklaştıkça yüzü daha seçilebilir olmaya başlamamıştı. Yüzünde dostça bir tebessüm, mavi gözlerinde kararlılığa dair işaretler ve kolumda Osara Kabilesine ait olduğunu belli eden bir işleme vardı. Bu işlemeyi herkese yapmıyorlardı. Sadece üst üyelerde vardı. Deriyle işelendiğinden herkesin kaldırabileceği bir şey değildi. "Onu takma yine boş konuşmuştur eminim." kaşlarım çatıldı dediğiyle
"Sen kimsin?" nereden geldiğini az da olsa çözdüğümü fark ettiğine emindim.

Son Element Oyunu -Gökyüzüyle Dans-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin