Geçmiş Ve Gelecak Arasındaki Köprü

8 3 0
                                    


Hükümdarların sadece sekiz kere geçmişe müdahale etme hakkı vardı. Ve hangi tarihe gideceğimizi Dört Büyük Büyücü seçiyordu. Onların insafına kalmıştım.

Laneti yaptığım anda Dört Büyük Büyücü'nün sığınağına ışınlanmıştım. Yedi hakkımıda asırlar önce kullanmıştım. O yüzden tek hakkım kalmıştı. Rena'nın öldüğü güne gidip ölmesini engelleyecektim.

"Aklımdan geçenleri okuyabildiğimi biliyorsun."

"Hayatta olmaz, lanetlinin korkup aktardığı görevi senin yüzünden batıran kızı tekrar dirilebileceğim mi zannettin zaten?"

"Hem onu sen öldürdün, sonuçlarına katlanacaksın."

"Başka bir tarih seç."

Dördüde teker teker konuşup birbirlerini tamamlamıştı. Yaşadığım hayal kırıklığının maddi hesabı yoktu. Derin bir nefer alarak "Balo gecesi..." dedim. "...beni o Gine götürme şansınız var mı?"

Akıllarına yatmış olmalıydı ki dördüde aynı anda "Tamam." dedi. Sabitler içinde kendimi balı gecesinde buldum.

🌬

Derince nefes aldım. Bunu yapmak zorundaydım. Geçmişe girmek için tek bir şansım vardı. Tüm haklarımı asırlar önce kullanmıştım. Eğer bugün o balo partisinin olduğu güne gidemezsem buraya geldiğimde kendimi lanetleyerek kendimi öldürecektim.

Zelena için yaşamayı göze alabilecek olsamda boş bir ruhla boş bir hayatı onsuz yaşamak istemiyordum. Zelana annesini öldüren ellerin şefkatiyle büyümemeliydi.

Herkes dans etmek için kalktığında beş para etmeyen "arkadaşlarım" kalkıp gitmeye başladılar. Rena Isadora'nın yerine oturarak masada duran tatlıyı yemeye başladı.

Oradaydı işte. Yanımda. Birkaç adım uzağımda. İki hafta önce olanlar olmamış gibiydi. Gerçi ili hafta önce olanlar burada olmamıştı.

"Dans." diyerek Rena'nın yapılası yüzün Erdoğdu yaklaştım. "Geldiysem katlanmak zorundayım." diye yanıtladı gülümseyerek onu dans pistine çıkardım.

Katlanmak dediğimden yüzü değişik bir şekle girdi ardından beni dans pistine götürerek bir elini sağ elime diğerini belimin çukuruna yerleştirdi.

"Hayatlarımız çok anlamsız değil mi?"

"Nası yani?"

"Amaçsızız. Nereye gidersek aynısı olacak. Birileriyle tanışacağız. Sonra başkalarıyla hep aynı şeyleri yaşayacağız."

"Beni dansa kaldırırken bunu mu düşünüyordun?"

"Ne? Hayır."

"Benim bir amacım var sonunda ne olur bilmiyorum, sorun orada."

"Gidelim mi? Buradan? Bu evrenden işler düzeltmeyeceğiz raddeye gelmeden."

"Daha biz bir raddeye değiliz."

"Amacını  anlatmak ister misin?" Belki bir şeyleri anlatmaya teşvik ederim diye üstüne yürüyordum.

"Sanırım hayır."

"En azından salondan çıkalım mı?"

"Dürüst olalım mı birbirimize?"

Telefonu elinden bıraktığında sona doğru odaklandım. Duvara yaslanarak bir sigara yaktı. Onu izlemeye koyuldum bende. Gözlerim arada bir doluyordu.

"Ne konuda?"

İzleniyormuş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum fakat şu anda bu önemli değildi. Önemli olan Rena'yı ikna etmeyi başarabilmekti.

Gelecekteki Hovan'ın benimle konuşmaya geldiği günü hatırlıyordum. O gün ne olduğunu anlayamayanda şu anda her şey netti. Ben Rena'ya aittim.

"Kim olduğunu biliyorum, Rena. gerçek duygularını. Lütfen benden kaçma. Bir arkadaşın söyledi. Ve çok sarhoşum. Yarın kim olduğunu bana hatırlat."

Gardını indirerek geri çekildim. Balo gecesinde öğrenseydim olanlar şu anda bu durumda olmazdık.

"Neden böyle bir şey yapayım?"

"Sana aşığım. Dün de aşıktım bugünde aşığım yarın da aşık olacağım. Tek sana. İlk ve son. Hayatımız tek birbirine bağlansın ve hiç son bulmasın."

"Daha yeni tanıştık?" Onu tanıd

"Kolyen nerde?"

Konuyu değiştirmişti anında. Gelecekteki Hovan bana gitmeden kelebekli kolyeyi bırakmış. "Umarım ihtiyacın olmaz diye uyarmıştı. Başka bir gerçeklik yaratabileceğine yine de inanıyordum. Cebimden kolyeyi çıkarıp boynuna taktım. Kolye gümüştendi ve ucunda gümüşten bir kelebek vardı.

"Lütfen Rena'm geleceğimiz için."

"İşler geç olmadan tekrar bana bunu hatırlatırsan yarın ilişkimizi rahatça yaşananın yolunu bulurum. İnan daha sonra olanları düzeltmeye çalıştım ama ben beceriksizim tekiyim."

Dudaklarıma yapışarak beni öpmeye başladı. Aniden nefesim kesildi. Ne yapacağımı bilmez hale geldim. İlk öpücüğümü almış gibi hissetmiştim. Rena'nın beni öptüğünü fark ederek ona karşılık verdim.

Yumuşak dudakları benim dudaklarımla buluştuğunda hırsla onu öpmeye başldım. Rena'ya güveniyordum. O yarın geçmişteki Hovan'a söyleyecekti ve bu saçma geleceğimizi yok edip Zelana'yı birlikte büyütecektik.

Biz derince öpüşürken bir ses "Benim küçük kızım korumak için görevlendirildiği hükümdarı öpmemeli." diye bağırdı.

Rena, beni ittirip yere düşürmeye çalıştı. Bunu fark edince yanlışlıkla yere düşmüşüm gibi yaptım. Judas yanımıza yaklaşırken Rena çoktan role
"Beni öpmeye çalışma bir daha, sen benim patronumsun. Bu hiç uygun değil. Beni rahatsız etti bu. Ayrıca size ayıp olmasın diye karşılık verim lütfen yanlış düşüncelere kapılabilirdim!"

Judas, Rena'nın rolüne inanmamış gibi bakıyordu göz devirip konuştu "On dakika boyunca dudaklarını sömürende bendim öyleyse."

Rena başını gökyüzüne doğru kaldırdı. "Öyle olmalı..." diye mırıldandı. Artık gitmeme gerekti bir saat dolmadan  gitmeliydim. Hızla Rena ve Judas'ı baş başa bırakarak oradan sıvıştım.

Rena'ya güveniyordum. Bana söyleyecekti. Yarın gözlerimi farklı bir geleceğe açacaktım.

🌬

Son Element Oyunu -Gökyüzüyle Dans-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin