Üç Madde

4 3 0
                                    

🌬

MYRAN

Kod yanıma gelerek içki ikram etmiş, birkaç kişiyle dans etmiştim. Pek fena olmamıştı yani. Kod'un bana verdiği içkide bir tuhaflık vardı. Hep içtiğimden başka bir tarif dendiğini söylemişti.

Balodan erken ayrılıp yürüyerek krallığa dönmeye karar vermiştim. Nefret ediyordum. Kim olduğumu bilmememekten. Toplumun bildiği kişi olmak istemiyordum. Kanadında şeytanların genlerini taşıyordum. Nefret ettiğim bir boynuzum lanet olası kanatlarım vardı.

Yürürken ayaklarımın birbirine takılmasıyla içkiyi çok kaçırdığımı fark ettim. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.

🌬

Uyandığımda krallığın revir bölümündeydim. Neler olduğunu anlamaya çalışırken annemin başımda olduğunu fark ettim. Koyu yeşil elbisesinin içinde mükemmel görünüyordu. Ama yüzü soluktu. Her zannedince göre daha fazla.

"Myran, hayatım. Biri seni zehirli büyülemiş beş gün içinde öleceksin." dediği şeyle Derince yutkundum. Daha yapmak istediğim onlarca şey vardı. Bu olmamalıydı. Annem beni kucaklayarak odama çıkardı. "Dinlemen gerek." diye tembihledi.

"Zaten öleceğim dinlenince iyileşmeyeceğim. Ölümsüz değilmişiz bak. Sadece istedikleri olmadan ölmek istemiyordum."

Annem bir defter çıkarıp yapılacaklar diye başlık attı. "Söyle ne istediğini gerçekleştireyim." biraz düşündüm. Kimdim ki ben Myran nelerden hoşlanırdı?

Uzun bir düşünmenin ardından "Havda uçarken yarış yapmak, aşık olmak, Kanlı gölde yüzmek. İşte bu kadar diye sıraladım. Başını sallayarak deftere yazdı. Yazarken gözlerimden bir göz yaşı düştü. Şeytanında duyguları vardı.

1. Madde: Gökyüzünde yarış yapmak.
2. Madde: Aşık olmak.
3. Madde: Kanlı gölde yüzmek

Hayallerim sadece üç maddeye sığıyordu. Bu üç maddeyi gerçekleştirmek içinse sadece beş günüm kalmıştı. Başka hayaller kuramazdım. Buna vaktim yetmezdi.

Gülümsemeye çalışarak ellerimi tuttu "ilk hangisini yapmak istersin." sanki çok seçenek varmış gibi düşündüm. "Sanırım baştan başlarsak iyi olur."

Beni başıyla onaylamayarak göz pınarlarından yeni düşen yaşları elleriyle sildi. Beni ıssız sadece bir gurup kişinin bulunduğu ıssız bir yere ışınladı. Buraya daha önce gelmemiştim. Çok ilginç değildi, yine de etrafa bakındım.

Bir gurup kişi uçarak soğuktan donmuş dağlara çıkıp geri iniyorlardı. Yarışma yapıyor gibiydiler. Aralarından biri bizi fark edince gülümsedi. "Myran olmalısın. Tobias'la yarışacaksın." şaşkınlıkla anneme döndüm. Hangi sürede bunları hazırlamıştı?

Bana bakıp elleriyle gitmemi işaret etti. Hızla benimle konuşan meleğin yanına giderek ne yapmamı söylemesini bekledim. Yanında olan bir diğer meleğe bakarak "Bu dağa en hızlı ulaşıp gizlediniz nesneyi bulan kazanmış olacak." yanındaki melek Tobias diye bahsettiği kişi olmalıydı.

"Hazır mısınız?" Başımı sallayarak hazır olduğumu belli ettim. Beyazla çizilmiş başlangıç çizgisine bizi yerleştirip üçten geriye saymaya başladı. "Üç...iki...bir!"

Bir diye bağırdıktan sonra hızla kanatlarımın beni kaldırması için havalandım. Ayaklarım yeterince edersen yükseldiğinde hızla uçmaya başladım. Bu sürede hızla beni geçmişti.

Bu konuda ondan daha iyi olduğuma emindim bu evreni büyük büyük büyük anneannem yönetiyordu. Ki ona bunu dememe kızardı. Güçleri diğerlerine göre kat ve kat daha fazlaydı, ben ise onun genlerini taşıyordum.

Son Element Oyunu -Gökyüzüyle Dans-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin