İlk bölüm, umarım beğenirsiniz. Eğer hatalarımı farkederseniz takılmayın ilerki bölümlerde düzeltmeye çalışmış bir Ceylin göreceksiniz. Şuan 16. Bölümü yazıyorum eski bölümlere düzenleler getirmek için geldim. Umarım düzeltebilmişimdir. Keyifli okumalar dilerim. Lütfen ilk bölümden sonra okumayı bırakmayın asıl olaylar sonraki bölümlerde başlıyor...
"Abiciğim beni anlamak mı istemiyorsun? Sen matematik yapıyorsun, tamam ama bu benim de yapacağım anlamına gelmiyor ki." Olmuyor, anlatamıyorum abime, ben sözelciyim. Sayılarla ilişki kuramıyorum. Ayrıca bilinmeyeni bulmak bizim işimiz değil ki. Ama abim bıkmadan bana hayatımda işe yarar diye matematik çalıştırıyordu.
Tamam puanı ciddi derecede yükseltiyor ama 4 saattir ders çalıştırmak nedir ya, az insaf be "Ya Hilal, kafana alman lazım bak bunlar çok işine yarayacak, azıcık abi sözü dinlesen." Hala diretiyor imdat! "Abi ama bugün yeterince çalışmadık mı? Gerçekten anladım ben. Öğrendim herşeyi bitirelim artık çalışmayı." Umarım tamam der çünkü gerçekten yoruldum. Bir dakika, ciddi anlamda beynimin uyuştuğunu hissediyorum. "Tamam ama dediklerimi kafanda hatırlat kendine. Her dersin bir formülü vardır ezberle onu gerizekalı" O kadar çalıştırmanın üstüne hakarette yedik iyi mi? "Tamam ya artık rahat bırak beni. Çık odamdan ve kapıyı kapat, biraz dinleneceğim. Matematik hastası Aras bey."
Abimin lisedeki matematik notları çok düşüktü fakat sonradan yükseltti ve şimdi benimkileri yükseltmeye çalışıyor. Ama sanırım oda beni çalıştırmaktan yavaş yavaş vazgeçiyor. Abimin de kendi hayatı var bütün gününü bana ders çalıştırarak geçiremez. Bencede geçirmesin matematik çalışınca beynim yanıyor resmen.
"Beni kovuyor musun? Kardeşe bak be nankör. Sen gel o kadar çalıştır seni kovsun, nereye gidiyor bu gençlik" Abim son sözlerini söyleyerek kapıyı kapattı ve odamdan çıktı. Abimden başka kardeşim yok ve onu gerçekten seviyorum. Abimin olması bana yetiyor ama bir de ablamın olmasını isterdim. Bana benzeyen, sırdaşım olacak bir abla. Tabi ki söylemek istediklerimi abimle rahat bir şekilde paylaşabiliyorum. Ama yine de ablamın olması farklı olurdu.
Telefonumdan müzik açtım ve düşünüyordum. Sorguluyordum bazı şeyleri, beynimin içindeki sesler susmamak için direniyordu. Bense seslerin içinde kaybolup gidiyordum, özellikle şarkı dinlerken. Kapım açıldı ve içeri annem girdi. Siyah saçları her zaman ki gibi dalgalıydı. Orta bir fiziği ve çok tatlı yüzü vardı. Annemin ismi Nilay. Kendisi gibi güzel bir ismi var.
Bana gülümsedi. "Sana sıcak çikolata ve pasta yaptım. Hadi gel beraber yiyelim." Annemin yaptığı pastaların hepsi birbirinden harika olurdu. Anneme kocaman gülümsedim.
"Tamam anneciğim iki dakikaya gelirim. Bu arada babam işten döndü mü?""Hayır tatlım daha dönmedi ama birazdan gelirmiş." Bugün tatil olduğu için okula gitmemiştim. Tatil derken ismi tatil yani çalışmaya devam ediyoruz maalesef. Annemi yanıtsız bırakmamak için "Tamam anne" dedim. Bende odadan çıktım ve mutfağa yöneldim. Mutfaktan mis gibi kokular geliyordu. Pastamı yedim ve sıcak çikolatamı içtim. Daha sonra babam işten döndü ve biraz sohbet ettik. O sırada annem yemekleri hazırlamış, sofrayı kurmuştu. Hep beraber yemeğe geçtik. Babamın orta boyda siyah saçları vardı ve yana doğru taramıştı. Elaya yakın gözleri vardı. "Diyorum ki haftaya güzel bir tatile çıksak. Biraz kafamızı dinleriz, eminim şuan hepimizin bir tatile ihtiyacı var. Ne dersiniz?" Dedi. "Bizi nereye götüreceksin Haris"
"Fikir benden çıktı nereye gideceğimize de siz karar verin." Abim gidilecek birkaç yer söyledi ve içlerinden Antalya'yı seçtik. Buraya fazla uzak değildi. Ayrıca kısa bir tatilin bize daha iyi hissettireceğini düşünüyorum.
Yemeklerimizi yedikten sonra sofrayı topladık. Babam otel bakma işine koyuldu ve benim erkenden uykum geldiği için odama çıktım. Tamam çok fazla uykucu olabilirim ama ne zararı var ki değil mi? Ayrıca böylesi daha iyi, uykum olduğu zaman heryerde her şekilde uyuyabilirim. Uykumdan bölünmez. Biraz telefonda oyalandıktan sonra gözlerimi kapattım ve uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasyİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.