Yazardan
Saraydaki herkes uyumuştu onlar hariç. Çocukluk yıllarından beri arkadaşlardı. Ama kader onları ayırmıştı ve Karen'i Aris'in kardeşine getirmişti. Karen'in abisi Leo, Kaltan ailesine çalışıyordu. Daha doğrusu aile olarak onlara çalışıyorlardı, Karen hariç. Aris'in Leo ile de arası iyiydi. Sarayda tek arkadaşı oydu.
İkili düşüncelere dalmış aralarında sessizlik akıyordu. İlk sessizliği Karen bozdu. "Hala nefretle mi dolular?" Aris kimden bahsettiğini çok iyi biliyordu. Yıllardır süren nefreti iyi tanıyordu. "Sence içlerindeki nefret biter mi? Oğullarını öldürmüşler."
"Bir planları var mı?" Aris bilse de bunu söyleyemezdi. En büyük plan Aris'ken o plandan bahsedemezdi. "Bilmem." Karen bu kelimenin doğruluğundan emin olamamış gibi
"Bilmediğine emin misin?" dedi. "Eminim. Artık onların işlerine karışmak istemiyorum." Karen'in aklına bir şey daha takılmıştı. Aris'i tanıyorsa o bu saraya gelmezdi. Ama gelmişti.
"Peki sen buraya neden geldin." Aris sustu ve Karen üstelemedi. Ardından yutkundu ve kalbini derinden etkileyen bir soru sordu.
"O nasıl?" O kelimesi çok şeydi aslında. Ne kadar inkar etsede Karen'in her şeyiydi. Yıllardır yüzünü görmesede aklında o vardı.
"İyi, ona bir şans veremez misin? Gerçekten iyi birisi her geçen gün bunun için çabalıyor. Ayrıca bende o saraydaydım. Gerçekten Karen, o çok iyi birisi sadece senin kadar cesaretli değil. O senin arkandan seni çok aramış ama bulamamış. Burada iyi olduğunu duyunca böylesi seni mutlu eder diye karışmamış.""Sadece beni bulamadığı için suçlamıyorum. Ayrıca o sarayda isteğiyle kaldı, ona bir şans tanımıştım. Orada kalmayı seçtiyse onun için yokum ben. Benim içinde o yok." Aris kocaman bir iç çekti. "Durumunuz çok can sıkıcı."
Karen bir kahkaha attı. Acıların şerefine...
"Sen kendi durumuna bak. Abinle ve kardeşinle yeni tanıştın." Dedi ve kahkasına Aris'de katıldı. "Haklısın sanırım." Ardından Karen ciddileşti. "Aris, Hilal ve Aden'in hiçbir suçu yok. Beni bulan kişi zaten Aden'di, beni asla yalnız bırakmayan kişide Hilal. Onlardan bir zarar gelmez. Ne olursa olsun onları koruyacağını düşünüyorum. Ayrıca bence seni gayet sevdiler.""Şimdi de sen mi bana kardeşlerimi anlatıyorsun? Sanırım çok ters oldu bu." Daha sonra gözlerini göğe kaldırdı. "Daha tanımıyorum onları, benden onların iyi olduğuna inanmamı bekleme." Aris insanlara güvenmekte zorluk çekiyordu. İnsanlara kolay kolay güvenmemeyi en yakınlarından öğrenmişti. Karen başını salladı. "Hilal seni daha önce uykudayken görmüş. Ona destek oluyormuşsun. O yüzden takıktı sana."
Aris buna şaşırdı. Yüzünü nasıl uykusunda gördü? "Gerçekten mi? Gerçekte bir olamadık rüyadamı olduk? Komik.""Kesinlikle." Aris uyku ile esnedi. "Uykun gelmedi mi senin?"
"Geldi, bence girelim artık."
Beraber kalktılar ve odalarına yöneldiler. Aris onlara güvenip güvenmeme konusunda karar vermeye çok zorlanıyordu. Bugün ki hareketlerine bakılırsa iyi birilerdi ama sadece birkere iyi davrandılar diye onlara inanamazdı. Aris'in yapısı buydu. Yine de içinde her an akacak olan güvenme duygusu vardı. Odasında öylece dururken kendinden bağımsız gibi hareket etti. Odasından çıktı ve Hilal'in odasına yöneldi.Kapıyı açtığında uykusu derin bir Hilal gördü. Yanına gidip diz çöktü ve bir süre inceledi. Artık büyük bir çoğunluğu Hilal'e ve abisine şans vermekten yanaydı. Nasıl bir anda böyle oldu hiçbir fikri yoktu ama kalbi ona böyle olmasını söylüyordu.
Acaba kardeşinin olması nasıl bir duyguydu. "Kahretsin onlara güvenmeme konusunda kararlıydım. Aklımı karıştırıyorsun Hilal. Senden önce kardeşim olsa nasıl olurdu diye bile düşünmedim. İlk defa sende derin duygu hissederken sana nasıl kıyacağım? Bu duygu nereden geliyor, bana çok yabancı." Diye fısıldadı. Aris ve Hilal o an küçüldü sanki. Küçüldü ve çocuk oldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasiİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.