Gözlerimi açtığımda farklı bir yerdeydim. Ah burada yine neler dönüyor. Gözümü iyi odakladığımda başımda endişe ile bekleyen annemi gördüm. Odada elleri arkasında bekleyen yeni muhafızım Karen, abim ve sağlıkçılar vardı. "Ne oldu yine, her gözümü açtığımda farklı yerde olmaktan bırktım."
Sağlıkçılardan birinin güldüğünü duydum. "Endişelenecek birşey yok kraliçem, hafif üşütmüş olabilir. Vereceğim ilaçlar sayesinde kısa sürede kendine gelir." Annem başını salladı. "Tamam teşekkür ederiz, sen çıkabilirsin. Kızım prensesim, daha iyi misin?""Ben iyiyimde bana ne olduğunu hala bilmiyorum."
"Uyudun mu diye bakmak için yanına geldiğimde ateşinin çıktığını hissettim ve sağlıkçıları çağırdım. Onlarda sağlık odasına getirdiler. Odanda olmamanın
sebebi bu." Kocaman bir iç çektim. "Anladım, odama çıkabilir miyim?" Annem beni onayladı. Yattığım yerden kalmaya çalıştım. Aslında bugün sarayda kalmak istemiyorum. "Anne Kayla ile dışarı çıkmak istiyorum. Hep sarayın içinde kaldım, biraz buraları görmek istiyorum. Gidebilir miyim?" Annem elimi tuttu. "Gidebilirsin. Hilal'im seni kısıtlamak istemem ama güvenli olduğuna emin olmam lazım. Bu yüzden o da senle gelsin kızım." diyerek ayakta tepkisizce bekleyen Karen'i gösterdi. Başımı sallayarak odama çıktım.Üzerime yeşil elbise giydim. Saçıma yeşil yapraklarla yapılmış yuvarlak tacı takıp saçımı açıkta bıraktım. Hazırlanmam bittiğinde odama Mavişim Kayla geldi. Yine mavilere bürünmüştü, ona çok yakışıyordu. "Mavişim hoş geldin." Bana "Hoş bulduk kızıl güzel. Sana kırmızı ve yeşil çok yakışıyor ama ikisine aynı anda isim bulamıyorum." diyerek kahkaha attı. Onun kahkahasına katıldım, onunla çok mutlu olduğumu daha önce söylemiş miydim?
Önden biz ve arkadan Karen öylece yürüyorduk. Yürüyüş huzur vericiydi ama arkamda birinin takip etmesi pek hoş değil ve çok suratsız. "Burada alışveriş yapılacak bir yer var mı?" Kayla hemen başını salladı. "Var ama yerini bilmiyorum Karen biliyordur mutlaka." Arkamı döndüm soran gözlerle baktım. Gözlerimden anlamıştı. "Var ama biraz uzakta gitmek için araca binmeliyiz."
"Peki bir aracımız var mı?" Yüzünde hafif gülümseme olacakken tekrar ciddileşti. Kayla söylediğime kahkaha attı. "Şey, sizin bir sarayınız var, hatırlatmam gerek diye düşündüm." dedi gülücüklerinin arasından.
Karen sürücüleri çağırmıştı ve yola koyulmuştuk. Araç durduğunda geldiğimizi anladım ve aşağı indik. "Burası gerçekten muhteşem bir yer.""Evet, öyle" Heryer düzen ve uyum içindeydi ve bu uyum burayı daha da güzel yapıyordu. "Hadi yürüyelim." Kayla ile yürümeye başladık. Etrafa bakıp tanımaya çalıştım. Gördüğüm bir kişiyle duraksadım. Onun burada ne işi var? Durduğum için olmalı Kayla bana birşey söyledi ama ona odaklanamadım. Bu daha önce uykumdayken gördüğüm sarışın kızdı. Neden bilmiyorum ama kendimden bağımsızca Karen'e döndüm. Oda kıza odaklanmıştı, onu tanıyor muydu? Tanıdığını düşünüyorum. "Hey, onu tanıyor musun?" Ona baktığımı farkedince bana döndü. "Gidelim." dedi. Gideceği an kolunu tutup durdurdum. "Sana bir soru sordum cevabını almadan gitmeyeceğim." Derin bir nefes aldı ve tek bir adımla kolunu tutan elimden kurtuldu. "Hayır tanımıyorum, Hilal." İsmimi söyledi galiba. "Yalan söylüyorsun." "Lütfen gidelim Hilal." Evet evet ismimi söylemiş. "Gitmeyeceğim." Mırıldanarak "Ah, çok inatçı." dedi. "Söylediklerini duyabiliyorum." Üstüne basa basa "Lütfen gidelim prenses, size zor kullanmak istemiyorum."dedi. Aynı şekilde "Gitmiyorum." dedim. O inatçıysa ben daha inatçıyım. Bir an kolumu tuttu tam arkasından sürükleyecekken zihnimde bir anı belirdi.
"Karen, hadi gel oralara gidelim."
"Bir yerinde durur musun? Ayrıca ora tehlikeli."
"Ya hadi, lütfen gidelim." Hilal kocaman tatlı gözlerle ona bakıyordu. O ise tek arkadaşının tehlikede olmasını istemiyordu. Henüz 9 yaşındaydı ama bu küçük yaşıyla Hilal'i her türlü beladan korumaya çalışıyordu. Hilal çok yaramaz birisiydi. Karen'i çok severdi, Hilal'in birsürü arkadaşı vardı ama o Karen'i unutmazdı. Karen ona bakan gözlere daha fazla dayanamadı. "Tamam ama arkamda dur, sakın yanımdan ayrılma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasyİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.