Kayıp kalpler,
Acı çektirirler.Gözlerimi açmakta çok zorlansamda sonunda başarabildim. Sende gözlerini hep farklı bir yerde açıyorsun Hilal. Uyanır uyanmaz nerden çıktın sen? Bir yerden çıkmıyorum ki hep senin yanındayım. Bu arada olanları hatırlıyor musun özet geçeyim mi? Hayır, sus yeterli. Heryerim çok ağrıyordu ama aynı zamanda vücudumun uyuştuğunu hissediyordum. İlk başta gözlerim haricinde bir yerimi hareket ettiremedim. Daha sonra yavaş yavaş ellerimi hareket ettirdiğimde yanı başımda endişeli bir ses duydum. "Hilal, iyi misin?" Üzerinden ne kadar geçtiğini bilmediğim bir zaman diliminde onu sevdiğimi söylemiştim. Ya insan ölümle burun buruna gelince nasılda tutuşup itiraf ediyor her şeyi. Sadece duygularımı farketmem uzun sürdü. Tabi canım eminim öyledir. İnanmazsan inanma be, senle mi uğraşacağım? Kalbimi kırıyorsun Hilal. Kafamı iki yana sallayarak kendime gelmeye ve adı yardımcı Hilal'ler olan sesleri susturmaya çalıştım.
Karen tekrar seslenince güçlükle konuşmaya başladım. "İyiyim, merak etme." Zaman geçtikçe vücudum kendine gelmeye çalışıyordu. Uyuşukluk biraz gidince elimdeki elini farkettim. Gülümsedim. "Abin seni çok merak etti. Onu uyandırayım, iyi olduğunu senden duymaya ihtiyacı var." Ben odadan çıkmasını beklerken yatağın diğer tarafına gitti. Yan taraftaki koltukta uyuyordu abim. Karen'in seslenmesiyle hemen gözlerini açtı, uyanık olduğumu gördü ve abimi sevinç ile karışık heyecan duygusu sardı. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum. "Hilal'im uyanmışsın. Senin için çok korktum. İyisin değil mi?" diyerek bana sıkıca sarıldı. "İyiyim abiciğim, sakin ol."
"Seni bulamadığım her saat delirdim, seni öyle gördüğüm ilk an kalbim yerinden sökülseydi daha az acıyacağını farkettim. Yüzün kanlar içinde ve heryerin mordu, karnından oluk oluk kan akıyordu. Sen bu haldeyken nasıl sakin olabilirdim?" Abimi anlayabiliyordum, empati kurabiliyordum. Ne kadar konu kendim olunca rahat davransamda bunlar abimin başına gelmiş olsaydı... delirirdim, kontrolümü kaybederdim. "Kendine daha dikkat etmelisin Hilal'im. Biliyorum bunlar benim sorumsuzluğum yüzünden oldu. Senden ne kadar özür dilesemde bu hafifletmeyecek. Bunun için çok üzgünüm. En azından sen kendine dikkat et. Abin için çok değerlisin. Bu senin içinde böyle olsun." Olamaz, abim bu durumun kendi hatası olduğunu düşünüyor. Abim bu saraydaki en masum kişi. Her şeyi herkes için ince ayrıntısına kadar düşünür. Kimsenin üzülmemesi için omuzuna tonlarca yük yüklerdi. Bana çoğu şeyi anlatmadığını, abimin yükünün sandığımdan fazla olduğunu biliyorum. Birde kendi hatamı abime yük olarak eklemek istemiyorum.
"Abiciğim, bunların hiçbiri senin suçun değildi. Ben yola çıkmadan önce benim için endişelenmiştin. Beni uzun süre tek gitmemem için ikna etmeye çalışmıştın, sen her şey için elinden gelenin fazlasını yapıyorsun. Sadece ben kabul etmedim. Lütfen bunu kendi suçun olarak kabul etme, kabul ettiğin her dakika üzüleceğim abi." Abim elimi tutup öptü. Gözlerinde akmak üzere olan birikmiş hüzünleri görebiliyordum. Keşke abimi kötü hissettirecek şeyleri kendime alabilseydim. "Kardeşin sarılmaya doymamış Prens Aden." Diyerek uykudan dağılmış olan sarı saçlarını arkaya attım. Abim söylediğim şeyle gülerek kocaman sarıldı. Oturur vaziyete geçtiğim için bende ona sarılabildim. "O zaman abisi onu sıkıca sarar." Abim beni hep sıkıca sarsın. Böylelikle dışarıda ne kadar felaket olursa olsun kendimi hep güvende hissedebileyim.
Abimden ayrıldıktan sonra telaşla Aris odaya girdi. Sanırım senin için biraz endişelenmiş. Öyle görünüyor. Aris'in endişeli gözleri odayı taradı ve beni buldu. "Hilal iyi misin?" Yüzümde tebessüm belirdi. "Kardeşinin kötü olma ihtimali yok Aris'ciğim." Biraz durgunlaştı. "İlk geldiğine kötü görünüyordun." Şey biraz kötüydüm aslında. Biraz mı? Ölüyordun Hilal. Unuttuğunu düşünüyorum, Werther yüzünü bıçakla çizmişti. Elim anında yüzüme gitti. Bantlarla kapatılmıştı. O kadar dayak yememe rağmen her şeyi bir kenara atıp sadece yüzümü çizmemesi için yalvarmıştım. O yinede yüzümü çizmişti. "Biraz derin kesilmiş ama iyi bakarsan yaranın iyileşeceğini düşünüyorum." Başımı salladım. Odadaki herkes benim için endişelenmişti. Henüz annemgili görmedim. Aris'in de gözleri kırmızı, saçları dağınıktı. Uyuyamadığı her halinden anlaşılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasyİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.