Son derece stres ile buradaki tek hatırladığım şeyin gelmesini bekliyordum. Birşeyler hatırlamak güzeldi. Özelliklede o geldiğinde onu unuttuğumu düşünürse oda çok üzülecekti ve hatırladığım kadarıyla onu çok seviyorum asla üzülmesini istemem çünkü hala seviyorum. Artık heyecandan bacağımı sallamaya başladığım sıra bir bağırık sesi duydum. Mavi elbisesiyle "Hilal'im" diye bağıran kişiyi görünce ayağa kalkıp koşmaya başladım. Oda benim gibi koştu. En son buluştuğumuzda dönerek sarılmaya başladım. "Ah, senin için ne kadar endişelendim, ne kadar üzüldüğümü bilemezsin. Duyduğumda hemen gelmek istedim ve seninle konuşacak çok şeyimiz var. Bu arada sağlıkçılar hafıza kaybı yaşayabileceğini söylemişlerdi, beni unutmamışsın." Ona gülümsedim. "Olur seninle her zaman konuşabilirim. Ayrıca hatırladığım tek şey sensin. Seni unutmam mümkün değil. Hadi gel kamelyaya gidelim." Beraber kamelyaya doğru yürüdük. Babamla abim yüzümdeki mutluluğu görünce buruk tebessüm ettiler. Onları hatırlamamıştım ama Kayla'yı hatırlamıştım. Elimde değil keşke onlarıda hatırlayabilsem. "Kızım, seni mutlu görmek ne güzel. Ben saraya gidiyorum siz doyasıya sohbet edin. Aden benimle gelebilir misin?" Bir dakika abime Aden mi demişti? İsmi Aras'tı. Yoksa değil mi, onuda mı yanlış biliyorum? "Bir dakika baba. Abime neden Aden dedin?" Babam bana tuhaf tuhaf baktı. "Çünkü onun ismi o." "Abimin ismi Aras değil miydi?""Hayır, kardeşim. Sanırım isimleride unuttun sana kısaca anlatıp gideyim. Annemin ismi Pamela, babamın ismi Talya, benim ismimi zaten duydun, arkadaşlarından da en sıkı oldukların Mavi ve Pamira. Ha, birde kaçarken çarptığın muhafızın ismi de Karen." Açıkçası şaşırmıştım. Uykumda herkesin ismini değişik görmüştüm ama benimki aynıydı. Karen, güzel isimmiş. Kayla büyük ihtimal duyduğu şeyin şoku ile bağırarak "Kaçmak derken?" Diye sordu. "Tamam uyandıktan sonra ne olduğunu anlatacağım." diyerek kamelyaya oturdum, abimgil o sırada gitmişti.
"Ben gözlerimi açınca nerede olduğumu sorguladım ve annemgili hatırlayamadım. Hoş, hala hatırlamıyorum. Yadırgadım ve neler olduğunu sordum onlara. Kendime gelince herşeyi anlatacaklarını söylediler. Tabi bende öğrenmeden duramadım ve hemen anlatmazlarsa arkama bakmadan gideceğimi söyledim. O sırada abim beni ikna etmeye çalışırken sözünü yarıda bıraktım ve koşarak kaçtım. Tam o sırada bahçeye çıktım ve burası uykumdayken gördüğüm rüyadan daha farklı geldiği için ana kapıldım ve yanlışlıkla az önce isminin Karen olduğunu öğrendiğim muhafıza çarptım." Kayla ağzı açık beni dinliyordu. Bu kız her haliyle çok tatlı böyle tam şu şaşırmış hali alıp yanaklarını sıkmak istiyorsun. Neyse şuan ciddiyiz bunu sonraya bırakacağım. "Ne yaşamışsın kızım sen. Peki uykudayken neler gördün hatırlıyorsan biraz bahsetsene." Ona rüyamda gördüğüm şeyleri eksiksiz anlattım çünkü hepsini hatırlıyordum. "Bir şey söyleyeceğim. Uykunda gördüğün şeyler gerçek hayatına ne kadar benziyor farkettin mi? Mesela Irmak adlı kişi sana ihanet etmiş ve Lana ne kadar tehlikeli olduğunu bildiği halde sana güçlerini kullandı. Ordada iki tane erkek arkadaşın varmış burdada öyle. Peki şu sarışın kız. Onu hayatından biriyle bağdaştıramıyorum ne kadar tuhaf değil mi? Birisi seni koruyor ama seni daha yeni gördü. Sence bu konuda geleceği görmüş olabilir misin? Çünkü geçmişinle bağdaşmıyor." Dediklerini biraz düşündüm. Olabilir miydi? Yok ya, nereden olacak öylesine tahmin yürüttü. "Sanmam, öylesine görmüşümdür. Sıradan birisi, bama yapılanlara dayanamamıştır."
"Oda olabilir ama peki elindeki kanıtlar?" Burayı bende düşünmemiştim elindeki kanıtlar neydi cidden. Yine de pek ihtimal vermiyordum. "Öylesine ya rüya işte bişeyler olacak sonuçta." Karnım guruldadı. Gerçekten çok acıkmıştım. "Acıktım ben ya, hadi mutfağa gidelim" Beraber mutlu mutlu mutfağa gittik. Orda birsürü aşçı vardı. Birisi "Prensesimiz, bir arzunuz mu var?"Dedi. "Ben acıktım acaba ne yiyebilirim?"
"Neyi dilerseniz yiyebilirsiniz. Sizin için hazırlarım." Biraz düşündükten sonra karar verebildim. Ben dedikten sonra aşçı yemeği yapmaya koyuldu. "Hadi gel yemek odasına gidelim. Orada yeriz." Sanırım yemek odasını unuttum ama sadece sanıyorum yani. "Şey, yemek odası neredeydi?" Benim halime güldü. "Şapşal kız, ben biliyorum, hadi gidelim."
"Uyandıktan sonra gezmiştim ama unuttum."
"Unutulmayacak gibi değil. Burası bizim sarayımızdan daha büyük. Burada en öndegelen ailelerden birisiniz, olacak o kadar." İyice kafam karışmıştı burda kaç aile daha yaşıyor ve her topluluk aile aile mi? "Öndegelen derken?" Kayla anlatmaya başladı. "Bak şimdi burada 20'ye yakın aile var. Bunu bir basamak gibi düşünebilirsin içlerinden en büyük saray olanları ve en çok tanınanları arasında sizde yer alıyorsunuz. Burada sizi tanımayacak kişi yok neredeyse. Sizin gibi olan birkaç tane daha aile var mesela Kaltan ailesi, onlarda sizin gibi güçlü. Ailelerden birtanesi de Sellian ailesi onlarda sizin gibi güçlü. Önceden bu üçlü arasında bir savaş çıktığını ama sonra aralarında anlaşıldığı söyleniyor. Ama ben bu konuda pek emin olamıyorum."
"Nasıl yani bizle bu iki aile arasında savaş mı çıkmış?" İyi de neden? "Evet, hatta önceden siz ile Kaltan ailesinin arası çok iyi olduğu ama savaştan sonra aralarında bir şey çıktığı için düşman oldukları söyleniyor. Savaşta Kaltan ailesinin tek evladı oğlu ölmüş. Yazık olmuş ona da, daha küçük ve hiçbirşeyde suçu yokmuş." Öğrendiklerim karşısında ufak çaplı bir şok geçirdim. Öğrendiklerim kadar şok geçirdim. Ne savaşı ya nerenize yetmiyor bu alan? Anlamıyorum illa bir sorun çıkıcak. Oturun oturduğunuz yerde. "Peki oğulları neden ölmüş?"
"Bunu çoğu kişi bilmiyor." O sırada yemeklerimiz geldi. Çok acıktığım için daha fazla soru yöneltmeden yemek yedim. "Dur boğulacaksın."
"Bir şey olmaz, en azından açlıktan ölmemiş olurum." Kayla halime güldü ve oda yemeğini yedi.
Bir süre sonra doyduğumu hissettim. Gerçekten fazla kaçırmıştım. Aman neyse sonuçta uzun zaman yemeğin tadını alamadım. Bu sırada hava kararmıştı. Kayla gidecekti ama ben gitmesini istemiyordum. "Kayla, bu gece bizde kalsan olmaz mı?" Çok istediğimi farkedince babam "Babana ben haber ederim." Dedi. "Tamam, bugün kalabilirim."
"Senin için hemen oda hazırlatayım."
"Baba bu gece benim odamda kalsın. Yatağım çok geniş zaten olmaz mı?"
"İstersen odana yatak ekleriz." Sevincimizden Kayla ile yerimizde zıpladık. Babam adamlardan birine odama yatak çıkarmasını söyledi ve herşey tamamlandı. Odama geçtik ve Kayla ile biraz daha sohbet ettik. Daha sonra uykumuz geldi ve uyuduk.
+1 bölüm daha. Şimdi atabildiğim kadar bölüm atıyorum çünkü tatilim bitince bu kadar çok atamayacağım sanırım ama aklımda harika bölümler var onları mutlaka yazacağım sadece biraz gecikmeler olabilir.
Kayla'nın Hilal'in uykudayken gördüğü rüyaları gerçek hayatıyla bağdaştırması tuhaftı değil mi? Peki o sarışın kız hakkında düşünceleriniz nedir?
Bana destek olabilmek için bölümleri beğenmeyi ve bölüm araları bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Bu arada yazım yanlışları noktalama işareti ile hatalar olduysa özür dilerim hala alışamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevginin Küle Dönüşü
Fantasyİntikam ve sevgi ateşi savaştı. Sevgi intikama yenik düştü ve kül oldu. O kül, ateş olduğu zamanlar herkesi yaktı. Bazıları bilerek yandı, bazıları bilmeden. Bazıları doğrularıyla, bazıları yanlışlarıyla.