17.bölüm/ Arkadaş mı?

2.5K 160 31
                                    

Uzuun bir aradan sonra MERHABA CANLARIM
Nasılsınız? Umarım çok iyisinizdir. Öncelikle bir açıklama yapmak istiyorum.

Canlarım ben bu hikayeyi canım sıkıldığı için yazdım. Bı an canım istedi bir hikaye yazım dedim. Ve yazdım. Hatta şöyle bir durum var ki gerçekten 14.bölümü yazmadan önce kitabı isteksiz bir şekilde ilerletiyordum. Baktım okunuyor bende devam ettirdim. 14.bölümü yazdım ondan sonra yazma isteği geldi gerçekten.

Okumak istemeyen, saçma bulan herkes hikayeyi bırakabilir oyları çekebilir. Okumaya devam edenlere ÇOK TEŞEKKÜRLER ❤️.

iyi okumalar 💜

____________________________________________

En sevdiğin şarkıyı mırıldanmadan, öyle uzaktan seviyorum seni.  ~Cemal SÜREYA~

“Ben seni her zaman beklerim. Yeterki hayır deme”

Barış bende nasıl bir etki bırakıyor bilmiyorum. Ama bana iyi gelmiyor orası bi gerçek.

Sınıfa girmiştik. Tabi yine gözler bizim üzerimizde. Sırama oturduktan sonra Burak'ın imâlı bakışlarını eş geçip sınıfı taradım. Zeynep gitmişti.

Yaptığı şey saçmaydı. Sonuçta durduk yere benle uğraşan oydu.

Tam kafamı sıraya gömecektim ki omuzuma dokunan bir el ile irkildim. Elin sahibine baktığımda bu Buraktı. Bana sırıtarak bakıyordu. “N'oldu Burak?”

Barış'ı gösterdi “ Teklifini kabul edeceksin değil mi?” Barış'a baktım. O zaten çoktan bana bakıyordu. Sonra tekrar Burak'a döndüm. “İlk defa böyle bir şey yaşıyorum Burak. Nasıl hissettiğimi bilmiyorum”

Bana tekrar sırıtarak baktı. Sonra omuzuma vurarak konuştu.“ Kabul et gitsin işte. Hem merak etme o da ilk defa aşık oluyor.” Nasıl? Barış bu zamana kadar aşık olmadı mı?

Kurcalamak istemedim. Vardır bi bildiği.

Kafamı tekrar sıraya koyacakken yine bir el omuzuma dokundu. Bu yine Buraktı. Allah'ım ben ne zaman kafamı sıraya gömecem?

Bu düşünceyle zil çalmıştı.

Yine Burak'a baktım bu sefer ifadesi ciddiydi. Ona ‘n'oldu’ dercesine kafamı salladım. Elini ağzına götürerek kulağıma yaklaştı.

“Bize küçükken arkadaş olduğunuzu, aynı lojmanda kaldığınızı, babanın Şehit olduğunu Barış söyledi.” ona şaşkınca baktım.

Anaaa doğru ya babamın mezarına giderken Burak bana “Başın sağ olsun” demişti.

Ben o gün babama odaklandığım için Burak'ın ne dediği ile ilgilenmemiştim. Çünkü babamı çok özlemiştim.

Sesini.

Ela gözlerini.

Kısacası kendisini çok özlemiştim.

Ben hâlâ şaşkınca Burak'a bakarken Burak tekrardan kulağıma eğilerek devam etti. “Sen okula ilk geldiğinde Barış'ın sana olan bakışları farklıydı. Biz de ona ‘onu tanıyor musun?’ diye sormuştuk. İlk başta söylemedi. Ama ben onu “valla gider kıza aşık olduğunu söylerim” diye tehdit edince herşeyi anlattı”

Aslında anlatmasın da bir sakınca görmüyordum. Kim çocukluk arkadaşı olduğunu yakın arkadaşlarına söylemez ki?

Yani sanırım benim yakın arkadaşlarım olsa ben söylerdim. Tabi önce yakın arkadaşa ihtiyacım olurdu.

Tek Yumruk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin