29. Bölüm/ Tanıdık sima

222 11 10
                                    

Aylar sonra merhaba arkadaşlar.. beni özlediğinizi düşünüyoruummm ben sizi özledim çünküü. 💙

Ve herkes adına çok özür dilerim.. bölüm için bir türlü ilham gelmedi ama yine yokluğumda okunan bu kitap için sizlere sonsuzz teşekkürlerr 💙💙

Bu bölümü uzun tuttum sizin için ,özür borcum olsun..
Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın..

İyi okumalarrr

____________________________________________

Kapanan telefonun ardından, olduğumuz yerde kalakalmıştık. 2 şey var: 1.'si Burak ne bok yedi de yakalandı?, 2.'si bize ne olacak? Ha sorun sadece bu da değil. Üzerimden bi' tur da annem geçer. Peki lisans? Patladı gitti.

Kız biz boku yemişiz

Hem de en tazesinden

Bana 'ne yapacağız?' der gibi bakan Barış'ı es geçip yerde yatan çocuklara çevirdim bakışlarımı. Ne güzel bi'  taşla iki kuş- pardon 4 Kuş vurmuşlardı. Peki bu kuşlar kim? En başı Sinan, sonraki Ben, Barış ve nasıl yakalandığını bilemediğimiz bir adet Burak. Alın size 4 kuş. Aramızda tek sağlam olan Mert'di.

Ona da şükür diyorum yani.

Durumun vahim olduğuna kanaat getirdiğimde tekrardan bakışlarımı Barış'a çevirdim ve bu sefer ben ona 'ne yapacağız?' der gibi baktım. O da of'ladığında bir siren sesi duydum.

Aha sıçtık

Hem de nasıl

Barış ile göz göze geldiğimizde artık neyin olacağını biliyorduk. Bizi gözaltına tutabilirlerdi. Ama çocukların durumu vahim olduğu için tek duam bu olayın savcılığa kadar gitmemesiydi. Hâlâ uzaktan gelen siren sesi ile korkum daha da artıyordu. Tek korkum gözaltı değildi. Annemi de hesaba katınca korkum otomatik olarak ikiye katlanıyordu.

Zaten kaçma gibi niyetimiz olmadığı için bir kaç adım ilerleyip kaldırımda oturdum. Yorulmuştum. Sanki her gün karakollardan toplanıyormuşum gibi bana hayretle bakan Barış'a kafam ile  yanımı işaret ederek oturmasını söyledim. Saşkın bakışlarını bir kenara atarak uzaktan duyulan siren seslerin ardından buraya doğru adımlayarak yanıma oturdu.

Bana baktığını hissettiğimde ben de ona baktım. Sanırım bulunduğumuz durum komiğine gitmiş olacak ki gülmeye başladı. Bende eşlik ettiğimde beraber dövdüğümüz çocukların karşısında gülüyorduk.

“İyi vurdun” aniden söylediği ile tekrar ona döndüm. Sonra çocuklara baktım “Farkındayım,” diyerek gözüm ile işaret ettim. Sonra tekrar ona döndüm. “Sende fena değildin ama” kendi gücümün farkına vardıktan sonra topu ona atmıştım. Ama yalan yok iyi vurmuştu.

Hâlâ gelen siren sesi ile oturmuş beklemeye devam ediyorduk. Ayağımı uzattığımda beni taklit ederek Barış'da uzatmıştı. Of'ladığımda of'lamıştı. Ona baktığımda o da bana bakmıştı ve ben artık dayanamayıp gülmüştüm. O da güldüğünde omuzuna okkalı bir şekilde vurdum. “Yeter ama!” dedim ama hâlâ gülüyordum. O da gülmeyi bıraktığında önüme döndüm.

Sessizlik. Sadece sessizlik

Ve ben ile Barış

“Elini tutabilir miyim..?” Yine ona döndüğümde sorduğu soru ile tebessüm etmiştim. O da tebessüm ettiğinde “Tut,” dedim. “Yapmadık demeyiz” dediğimi ikimizde anladığımızda kısık ses ile güldük ve elini elime götürüp yavaş ama bi o kadar nazik bir şekilde tuttu. Arkamızda duvar olduğu için yavaşça kafamı geri atıp duvara yasladım. Barış'da aynısını yaparak kafasını omuzuma koydu ve sadece artık uzaklarda ama sanki yakınımızda gibi gelen siren sesi, karşımızdaki çocuklar ile, el ele duvara yaslanmış ve omuzuma kafasını koymuş Barış ile beraber sadece bekliyorduk.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tek Yumruk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin