26.bölüm/ O kız

1.2K 68 27
                                    

Hellooooo naber?

İyisiniz iyisiniz
O zaman iyi okumalar 💜

____________________________________________

Pazartesi günü..

Sabah yine şu lanet olası alarm sesi ile uyandım. Alarmı takmayarak uyumaya devam etmeye çalıştım ama yok! Bu alarm beni uyandırmaya yemin etmiş gibi ötmeye devam ediyordu.

Homurdanarak elimi yastığın altına attım. Telefonu yüzümün üstüne gelecek şekilde tuttum ve bulanık gören gözlerimi açmaya çalıştım. Görüşüm netleşince alarmı sola kaydırarak telefonu rastgele bir yere attım.

Biraz daha lütfen

Annemin sesi kulağıma gelmeye başlamıştı. Yine homurdanak yavaş yavaş uzandığım yerden doğruldum. Annem de söylene söylene odaya giriş yapmıştı. “Kız sen inat mısın?” bana doğru yaklaştı. Sağ ayağını yatağın üstüne koyarak elini alnıma koydu. “Hasta falan mı oldun?” bir süre eli alnımda kaldı. Sonra elini çekip beni alnımdan öptü. “Yok. Ateşin de yok” yataktan kalkıp önümde dikildi. Ben de hâlâ ona uykulu gözlerle bakıyordum.

“Hadi kalk” deyip odadan çıktı.

Odadan çıktıktan sonra bir süre arkasından baktım. Sonra gözlerim ağır ağır yatağa kaydı. Resmen bana ‘beni bırakma’ der gibi bakıyordu. Kıyamazdım ki. Onu kırmayarak geri yattım.

Olmuyordu. Gözlerim geri kapanmıyordu. İçimden bir sabır çekerek en sonunda kalktım. Regl döneminin dördüncü günündeydim. Bunun hissi ile bir sabır daha çekerek banyoya doğru ilerledim. Önce aynadan kendime baktım. Uykumu almış görünüyordum ama yorgundum. Artık okulda uyurum diye düşünerek musluğu açtım ve buz gibi suyu yüzüme çarparak kendime geldim. Birkaç gerekli işlerimi de hallettikten sonra banyodan çıktım. Gardrobuma doğru ilerledim ve içinden kıyafetleri çıkardım.

Uykulu bir biçimde üstümü değiştirdikten sonra annemin yanına mutfağa gittim ve kahvaltımı yapmaya başladım.

***

Annem yine yüksek sesle açtığı müziği dinlerken ben uyumaya çalışıyordum. Sadece çalışıyordum çünkü uyumak mümkün değildi. Yarı uykulu gözlerimi açtığımda okula vardığımızı fark ettim. İçimden bir şükür diyerek duran arabadan indim. Tam ilerlerken kafama dank edenle arkamı döndüm ve bunu bekleyen anneme gülümseyerek baktım. “Görüşürüz” ona elimi salladığımda o da karşılık verdi.

İyi ki varsın be annem..

Annemin gidişini izledim. O gittikten sonra nedensiz yere düşündüm. Annem olmasaydı ne olurdu acaba? Benim için çabalayan birini kaybetmek? Düşünmek bile istemiyorum. O benim herşeyim. Eski okulumda insanlar bana duygusuz derdi ama benim de duygularım var. Birini kaybetmekten çok korkabilirim, sevdiğim biri giderse çok üzülebilirim hatta ağlayabilirim.

Duygusuz insan yoktur ki. Peki neden bana sanki ben insan değilmişim gibi davranıyorlar? Benim de bir kalbim var ve ben o kalpte çok duygu barındırıyorum. Sevgi, nefret, öfke, aşk...

Bunları düşünürken biri omuzumu dürttü. Kendime geldiğimde beni dürten kişinin Burak olduğunu fark ettim. Ona ‘n'oldu’ dercesine kafamı salladım. Kendisini düzeltip karşıma geçti. Boğazını temizledi ve bana baktı. “Öyle içli içli ananın gidişini izliyordun. İyi misin diyorum” ona karşılık olarak sadece başımı salladım. “Evet” dedim “İyiyim”

İnanmadığını belirterek göz devirdi. Ben de onu gülerek izledim. Gülerken gözüm Barış'a takıldı. Bana endişe ile bakıyordu. Burak'ı yavaşça kenara çekip karşıma geçti. “Gerçekten iyi misin?”

Tek Yumruk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin