28. bölüm/ Demir parmaklıklar

897 40 44
                                    

Eveeet 2 aydan sonra merhabaaa sizi çok özledimm. Öncelikle özür dilerim. Sebebi ise b12 sağolsun ben bir kitabım olduğunu unutmuşum xjsjjx hatırladığımda ise wattpada giriş yapamıyordum. Yeni oturum istiyordu ve yapamıyordum. Ama oldu sorun çözüldü ve ben yine burdayım. Sizi de çok özledim

Bu bölüm diğer bölümlerin aksine uzun oldu. Bu da özür borcum olsun. İlk defa bu kadar uzun oluyo v sanırım son olmayacak ilk özeldir (fesat anlamayın bölümü diyom djskxk) ve son olmayacak yani bölümleri uzun tutmaya çalışacam

Hepinizden özür diliyorum ve hepinize teşekkür ediyorum çünkü yokluğumda kitap okunmaya devam etmiş. Çok teşekkürler 💜

O zamaaan iyi okumalaar 💜

____________________________________________

Yazardan...

Karşısında ki kızı görünce şaşırmak ile beraber vicdan azabı da hissetti Sinan. Neyin azabıydı bu? Hiç birşey yapmamış olmasına rağmen niye bu kızı görünce içinde anlam veremediği birşeyler oluyordu? Sude karşısındaki Sinan'a bakarken arkada ne olduğunu bile anlamayan kıza baktı. Neden Sinan'ın yanındaydı ki? Yani onunla ne konuşmuştu? Konuşmaya hakkı yoktu. O da her zaman yaptığı şeyi, susmayı tercih ederek arkasını dönüp uzaklaşmaya başladı. Sinan bir kere bile düşünmeden giden kızın peşinden gitti. Arkasında ise ne olduğunu bile anlamayan İnciyi bıraktı.

Sude, elinden geldiğince hızlı adımlarla yürüyordu. Ama bu Sinan'ın onunla konuşmasına engel değildi. Hâlâ hızlı adımlarla yürüyen kıza karşı bir büyük adım atarak tek de kolunu tuttu. Kendisine çevirirken nazik olmaya çalışıyordu. Kendisine döndürdüğü kız ile o da durdu. Sude, Sinan'ın yüzüne ‘ne var?’ der gibi bakınca Sinan dayanamayarak sordu.

“Ne işin vardı burda?” sesi sorgulamamak adına nazik çıkmıştı “Bizi mi dinliyorsun sen?” Sude içine bı 'of' çektiğinde “1.'si burada olabilirim bu seni hiç ilgilendirmez,” biraz sinirli olduğunu anlayınca sesini düzeltti ve devam etti. “2.'si..” durmuştu. Ne diyecekti? Evet buradaydım ama sizi dinlemedim filan mı diyecekti? Mantıksız olurdu çünkü zaten görmüştü. Sinan ise böyle bir şey olacağını tahmin ettiği için bozguna uğramamıştı. Biliyordu. Mantıklı bi cevabı olamazdı çünkü zaten onu çoktan dinlediğini fark etmişti Sinan.

Ama yine de bilmiyormuş gibi yapmaya devam etti. “2.'si?” ellerini göğsünde birleştirerek Sude'ye doğru bir adım attı. Aynı anda Sude'de geriledi. “Dinliyorum Sude,” dediğinde Sude şaşkınlıkla ona baktı. İsmini ilk defa bu kadar sevmişti. Ailesinin bile ağzına düzgün almadığı ismini Sinan çok güzel söylemişti. Sorgulayarak da değil, kibar ve nazikçe. Kendisine iki duygu arasında bakan kıza karşı yanlış birşey söylediğini sandı Sinan. İlk duyguyu anlamak zor olmamıştı. Şaşkınlıktı bu. Tamam peki diğer duygu? Öyle bir bakıyordu ki, diğer duyguyu bir türlü anlayamıyordu.

Ama bu duygunun iyi bir duygu olduğunu anladı.

Bunu fark ederek rahatladı Sinan çünkü yanlış birşey dediğini düşünmekten korktu. Ama rahatlayınca hâlâ kendisine bakan kıza karşı bir adım daha attı. Sude gerilemedi. Ellerini göğsünden indirip rahat bir pozisyon alınca konuştu Sinan “Bizi duydun değil mi?” onları duyduğunu zaten biliyordu. Ama Sude'nin bu kadar abartmasını anlamıyordu. 'Evet dinledim' dese kabul edecekti zaten. Sude ise herşeyden farklı bu kadar yakın olmalarına şaşırıyordu. Birazdan parmakları ile oynamaya başlardı. Kesin oynayacaktı. Çünkü Sude sadece aşırı heyecanlandığında parmakları ile oynardı.

Bunu kimse fark etmemişti.

Zaten bu hareketi kimse yokken yapar genelde. Herkes içinde yaparsa insanların boş boş konuşup laf atacağını bildiği için tek başına iken yapmayı tercih ediyordu. Bu zamana kadar da hep böyle yapmıştı.

Tek Yumruk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin