Merhaba, sevgili okurlarım. Bölümlerle ilgili edit yapan olursa benimle paylaşabilir😉
Okunmamız fazla yok ama ben belli bir sınıra ulaşınca bölüm yüklemeye çalışıyorum. Keşke emeklerimin karşılığını alsam ama burası ilerlemenin zor olduğu bir yer. Umarım ben de TM için bir gün güzel haberler alır ve sizlere veririm🥲 O güne kadar lütfen bizi desteklemeye devam edin. Teşekkür ederim. Buyrun bölüme👇
16. BÖLÜM: GÖLGESİ GÜZEL ADAM
Sagopa Kajmer- Toz Taneleri
Sagopa Kajmer ft. Bergen- Sen Affetsen Ben Affetmem (Özellikle Alev’in sahnelerinde dinlemenizi öneriyorum)
Küsüb Gitti Yarim Menim
Ben hangi ara kendimden başkasını düşünmeye başlamıştım bilmiyordum ama şunu biliyordum ki hiçbir zaman kendimi düşünmemiştim. Kocam şimdi bu kapının ardında zihnimde canlanan nevi işkencelere uğruyordu belki de, dağ gibi adamı o hâlde görmekten korkuyordum, yüreğim nasıl dayanırdı buna.
İttirdiğim kapı tüyleri ürpertecek şekilde gıcırdayarak yavaşça geriye açıldığında dudağım titriyordu. Loş ışığın yandığı odada gözlerimin ilk gördüğü şey yerdeki kan izi oldu, midem aniden çalkalandı, gözlerimi yummamak için kendimi zor tuttum. Sonra yüreğimi titretecek kadar hayrete düşmüş bir sesin “Efnan...” dediğini duydum.
Bu oydu, kocamdı, sevdiğim adamdı.
Yaşlarla dolarak beni buğulu görüşe mahkûm eden irislerimi sesin geldiği yöne çevirdiğim an hıçkırıklarımı tutamadan ona doğru koştum. Hâlâ sağlam duran kocaman bedenine kollarımı sardığımda geriye sendeledi. Odaya doluşan hızlı adım seslerinden kızların da geldiğini anlamam zor olmadı. Gerçekliğine, canına bir zarar gelmediğine inanmak istercesine ellerimi sırtına bastırdığımda bu koca bedenin kasıldığını, hatta nefesini tuttuğunu hissettim. Usulca geri çekildiğimde bana doğru eğdiği yüzüyle bir nefes mesafesi uzaklıktaydım. O hiç doyana kadar dokunamadığım saçları terleyerek alnına dökülmüştü, kara gözlerinde şaşkınlık hüküm sürerken nefes alıp verişleri yorucu bir olayın ardından durmuşçasına hızlıydı.
Sıcak ellerini omuzlarıma koyup beni biraz kendinden uzaklaştırdığında korkunun verdiği can havliyle, “Şükürler olsun, sana bir şey olmamış...” diye fısıldadım.
Yüreğim o kadar korkunun elinde sünger gibi sıkılıyordu ki, göğsüm o kadar hararetli soluyordu ki havayı, dilimden kopanlar dişlerime vurarak yalnızca ikimizin duyabileceği şekilde fısıltılı çıkıyordu. Ona gösterdiğim yakınlığa ya da nasıl burada olduğuma şaşırıyordu, hayır; her ikisine de aynı anda şaşırıyordu.
“Sen...” diyerek varlığımın hayal ürünü olmadığını anlamak için parmakları kollarımda, omuzlarımda gezindi.
Neden sonra çok içten gelerek odaya dolan acılı inleme sesiyle hepimizin yüzü sesin kaynağına döndüğünde nutkum tutuldu. Kumaşı vahşetin kırmızısına boyanmış koltukta neredeyse baygınca yatan adamı gördüğümde bunun Sinan denen karaktersiz olduğunu sormadan anlamıştım. Yüzü gözü birbirine girmişti, kan her yerindeydi sanki, kan lekeleri ikinci bir deri gibi kaplamıştı suretini, kıyafetleri çekiştirildiğinden olsa gerek hırpalanmış duruyordu. Başında cellat misali dikilerek yaptıkları tüm bu işe ironice sırıtan Karan ile daha da şoka girerken tüylerim diken diken oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ MELODİ
Romance"Fakat Efnan..." sertçe yutkunduğumda yumru boğazıma oturdu, tekinsiz sesiyle devam etti. "Korkak gözlerinin bedenime her değdiği an bana bir yaratıkmışım gibi bakman...İşte bundan nefret ediyorum." Tuttuğu bileğimi daha da sıktı, mümkünmüş gibi dah...