Altın Kelebek| Yan Hikâye| Üçüncü Bölüm|

11 0 0
                                    

Altın Kelebek

|

Yan Hikâye

|

Üçüncü Bölüm

|

Camdan dışarı baktım, karanlık... Ama ay ışığı her yeri aydınlatıyordu. Uçsuz bucaksız topraklara baktım, bunların hepsi... Burada ki her şey, herkes... Ediz'e mi aitti? Ben, nasıl birden köleye dönüşmıştüm? Birden hayatım nasıl tepetaklak olmuştu? Ablamın dediği gibi, hayat gerçekten de çok kısaydı.

Ediz... Eski kulübümden tanıdığım basit biriydi benim için. Onunla hiç konuşmamıştım, selam bile vermezdik birbirimize ama şimdi... Ailesi? Nasıl olurda kabul etmişti? Soylu bir aileden geldiğini biliyordum...

"Ertan?" Dedi, Ediz arkamdan. Arkamı döndüm, üstünde bornozuyla bana bakan Ediz ile göz göze geldim. Yok artık! Üstünü bile ben mi giydirecektim!

Gözlerimi kaçırarak: "Aptal mısın nesin! Üstünü kendin giy!" Dedim. Güldü, üstüme doğru yürüdü. Kalorifere çarptım. Beni sıkıştırdırdı. Ona baktım, göz ucuyla. Bana bakıyordu yüzünde bir gülüşle.

Yani, sinirlenmemişti. Çaktırmadan  rahatlayarak derin bir nefes aldım.

Ablamla konuştuktan sonra, o gün aileme de her şeyi anlatmıştım. Annem ve babam, hiçbir şey dememiş sadece benim isteyip istemediğimi sormuştu. Onlara cevap verememiştim. Gerçekten ben, Edizle...

Daha buna cevap vermeden, buraya gelmiştim.

"Hey!" Dedi. Ellerini belime atıp: "Çok arsızsın efendine karşı..." Güldü, hemen başımı kaldırıp ona diklenerek: "Yeni mi fark ettin!" Dedim. Gülüşü daha da büyüdü. Gülüşüne baktım. Bir Altın Kelebeğe göre fazla sesli gülüyordu.

Benim bildiğim, duyduğum Altın Kelebekler çok soğuk olur... Ağızlarını pek açmadan kölelerinin onu anlamalarını isterlerdi. "Tamam," dedi ellerini benden çekerek: "Üstümü ben giyinirim." Dedi. Gardropa doğru yürüdü. Dayanamayarak: "Sen, Helin'i niye seçmedin?" Diye sordum.

Helin de aynı bizim kulüptendi. İkisinin bir ara dedikodusu çıkmıştı, biliyordum basit bir dedikoduydu ama... Ağzımdan çıkmıştı işte soru. Bana doğru dönerek önünde ki, ipi çözdü. Hemen arkamı döndüm.

" Dedikodu olduğunu biliyorsun." Dedi, sessiz kaldım. "Hem, sen hariç herkes biliyordu seni sevdiğimi... O kadar körsün ki..." Hemen önüme dönüp: "Sensin kör!" Dedim. Güldü. Bir dakika... O, beni sevdiğini mi söylemişti?

"Sen?" Dedim, sinirle. Başını sallayarak: "Evet, ben... Seni seviyorum." Dedi. Şaşırdım, ne cevap vermem gerektiğini bilemedim. Yeniden üstüme doğru yürüdü. "Seni, hep sevdim. Ama sen, herkesle o kadar çok kavga yapıyordun ki... Bazı insanların gözü, paradan kördür... Bazılarının aşktan... Seninse, kavgadan." Sakince konuşmaya devam ediyordu önüme geldi, yeniden belimden tutup çekti. Gülümseyerek:

"Benimle bile bir ara kavga yapmıştın... Kulübe ilk girdiğim de. Sırf sana yanlışlıkla çarptım diye..." Ne zaman? Hatırlamaya çalıştım. "Benim kim olduğumla bir işin yoktu. Beni, sıradan biri sanmıştın. Bir Altın Kelebeğe, diklenmiştin. Bana, annem bile kızmamıştı.

ALTIN KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin