Altın Kelebek| Beşinci Bölüm|

30 3 0
                                    

Altın Kelebek

|

Beşinci Bölüm

|

"Seni,evine bırakacağım..."

Hiçbir tepki vermedim, ağzımı açıp bir şey diyemedim. Kalakaldım öylece, daha saatler önce... Bana hakaretler savurarak, evimin olmadığını söylüyordu... Şimdi ise, beni evime bırakacağını...

Ne? Özgürlük? Özgür olacağım anlamına mı geliyordu? Ben... Benim gibi bir köle... Öyle... Gerçekten de, özgür olabilir miydi?

"Ben, Almanya'ya gideceğim. Annem de benimle gelecek... Ve, ve... Orada... Tedavi olacağım. Bunu, anneme daha anlatmadım çünkü, eğer ben istersem benimle birlikte gelir. Tedavi olacağımı da söylersem eğer... Kabul eder, hemen. Biliyorsun, eğitimim için zaten gitmek zorundaydım şimdi tabii..." Sessizleşti. Sandviçten bir ısırık alarak:

"Sana en güzel doğum günü hediyesi bu olur diye düşündüm. Seni özgür bırakmam... Senin, hediyen... Evine geri dönmek." Gülümsedi. Sandviçi sessizce yemeye devam ederken: "Olmaz..." Diyebildim.

"Ben, ben seni-" sözümü kesti: "Artık değilsin. Artık, sende kendin için yaşamalısın. Düzgün ilişkiler kurup, evine gitmelisin." Yüzüme baktı, elime yeniden uzandı. "Beni boğazlaman için, s-"

"Saçmalık!" Diyerek elimi çektim. Evim, evim? İnanamıyordum. Benim eve dönmeme izin veriyordu değil mi? Ben, benim gibi bir kölenin evi... Yok! Yoktu! O, çok doğru söylemişti... Ben,  evsizdim şimdi başıboş sokak köpeği gibi... Kalacak mıydım?

"Sen benim..." Dedim, zorlanarak. "Efendimsin! Öylesin! Ben, ben neyi yanlış yaptım! Eğer, sandviç... Ya da, sana çok mu kötü davrandım... Hayır hayır ben, ben sana zevk..." Ayağa kalkıp bana sıkıca sarıldı, birden. Saçlarımda ki elini hissettim.

"Sen, hiçbir şey yapmadın bana... Sen... Görevini çok iyi yerine getirdin. Ertan, ben... Ben..." Kendini geri çekti. Yüzüme ellerini koyarak, başımı kaldırdı. Onun yüzüne baktım. "Ben, senin için iyileşmek istiyorum. Ben, bana yaptığın her şeye karşılık... İyileşmek istiyorum." Yüzüme gülümsedi.

"Biliyorum, şoka uğradın ama kendimi de seni de bu hâle... Bugünkü o halimize, sokmak istemiyorum. Bunu hiç istemiyorum, Ertan. O yüzden, iyileşmek istiyorum. Ve, seni daha fazla üzmek istemiyorum... Seni, evinden uzak tutmak istemiyorum... Ailenden, arkadaşlarından... O, yerden.

Beni," sessizleşti. Biraz yüzünü eğip konuşmaya devam etti. Ben, sessizce gözlerinin içine bakıp... Onu dinliyordum. Anlamak istiyordum onu.

"Beni affeder misin bilmiyorum, ama ben... İyi biri, olmak istiyorum. Senin gibi, saf ve iyi biri. Çok geç kaldığımı biliyorum, Ertan ama... Özür dilerim." Alnını alnıma dayadı, gözlerini kapadı. Mırıldanarak bu kez: "Çok, özür dilerim." Dedi.

|

Her şey bir anda gerçekleşmişti. Keşke, ucundan tutabilseydim... Ediz, birden benden özür dilemiş, iyileşmek için... Komik ama, yurtdışına gitmişti. Benden özür dilemişti... İnsan, bir efendi... Patron, özür diler miydi hiç kölesinden?

ALTIN KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin