Altın Kelebek [2] | Yan Hikâye| Birinci Bölüm|

3 0 0
                                    

Altın Kelebek

[2]

|

Yan Hikâye

|

Birinci Bölüm

|

Sırtıma örtülen bir şey hissettim. Gözlerimi, açtım. Bana gülümseyerek bakan onu gördüm. Taner, canım sevgilim. "Uykucu," dedi gülerek: "Uyandın sonunda." Dedi. Utandım, başımı salladım. Kalktım, ceketine biraz daha sıkı sarıldım.

Kokusu, her yerimdeydi. "Aç mısın?" Dedi. "Hayır." Diyebildim. Etrafa baktım, sınıf boştu. "Öğle arasına girdik." Dedi. Başını salladım. "Burak?" Dedi: "Efendim," dedim.

"Bugün benim... Evimde kalmak ister misin? Halam bugün eve gelmeyecek." Diye sordu, şaşırdım. "Annem..." Dedim. "O zaman, ben sizde kalayım?" Dedi heyecanla. Başımı salladım, muhtemelen annem bugün gece vardiyasındaydı ama... Belli de olmuyordu.

Başını, omuzumun üstüne koyup: "Biliyor musun?" Dedi. "Ben koskocaman bir ev istiyorum. Ve, ailem olarak da yanımda seni... Başka hiçbir şey istemiyorum." Dedi, gülerek. Utandım. Sessiz kaldım, başını birden kaldırıp, yüzüme doğru yaklaştı: "Sen?" Dedi. Ben mi? Bende sadece onu, istiyordum. Başımı salladım.

"Bende, seni istiyorum." Dedim. Kızarık yanaklarımı saklamak için başımı eğdim, gülerek çenemin ucundan tutup kaldırdı: "O zaman," dedi. "Bu gece, alabilirsin." Dedi. Nefesim kesildi, hemen: "Öyle değil, ben de sen-"

"Nasıl peki?" Diye sordu. Biraz daha yüzüme yaklaşarak, dudaklarıma baktı. Beni, öpecek miydi?

"Nasıl?" Diye sordu fısıldayarak. Sessizce, gözlerimi kapadım heyecanla. Kalbimi duyuyor muydu? Sadece onun için böyle attığını, biliyor muydu?

Biraz daha dudaklarıma yaklaştı ve beni öptü.

|

Annem, bugün evde yoktu. Vardiyaya kalmıştı. İkimiz de sessiz bir hâlde mutfağa geçmiştik. O, sandalyeye oturup beni izlerken elim ayağım birbirine giriyordu. "Ne yemek istersin?" Diye sordum. "Seni." Dedi. Şaşırarak yüzüne baktım, halime güldü.

"Aslında," dedi ayağa kalkarak. Bana doğru yürümeye başladı. Elimi tuttu, kaldırıp... Parmaklarımın üstünü öpmeye başladı. Çok heyecanlı ve gergindim. "Ben, çok açım..." Dedi. Ne demek istediğini anlayınca, nefesim kesildi.

"T-tamam," dedim kekeleyerek. "Ne? Yapmalıyım?" Diye sordum zorlayarak kendimi. Beni birden kendine çekti, onun göğüsüne çarptım. Belimden tuttu, sıkıca: "Asıl," dedi gözlerimin içine bakarak: "Ben... Ne yapmalıyım?" Diye sordu. Anlayamadım ne demek istediğini...

"Sen," dedi alnını alnıma bastırarak. "Hep böyle yanımda olsan... Yeter." Dedi. Beni birden kucağına aldı, dudaklarımı öperken odama doğru yürümeye başladı.

|

Nefes nefese, kendini geri çekti. Altında titriyordum, kendini yanıma atıp bana arkamdan sıkıca sarıldı. Ona doğru döndüm. Ona baktım, o... İyi hissediyordu değil mi? Bende öyle, çok iyi ve çok aşık hissediyordum.

"Sen," dedi... "Beni deli ediyorsun." Güldüm dediklerine. Ona daha çok sıkı sarıldım, ikimiz de sessizce birbirimize sarıldık. "Burak?" Dedi. "Efendim?" Dedim. "Benim bir Altın Kelebek, olduğumu biliyorsun değil mi?"

"Evet," dedim. "Ve seni de..." Sessiz kaldı. "Evet biliyorum ve bunu istiyorum." Dedim hemen. Alnımı öptü: "Bir arkadaşımın kölesi onu istemiyor. Ediz'in ki yani... Ama sen de öyle olursun diye çok korktum. Çünkü arkadaşım, o köle için deli gibi..."

Çenesinin ucunu öptüm. Onu nasıl istemezdim ki? Her şeyini istiyordum. Bana vermesini... Benim olmasını... Çok istiyordum.

"Seni seviyorum, ben." Dedim. "Bazen, sevgi her şeyden önce gelir..." Diye devam ettim sözüme. "O zaman, ben gidince de... Sevgimiz, her şeyden önce gelir değil mi?" Bir cevap veremedim. O da bir şey diyemedi...

"Evet," dedim ona. "Öyle olmak zorunda..." Diye de, kendime dedim.

|

ALTIN KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin