Altın Kelebek| Yan Hikâye| Dördüncü Bölüm| Yan Hikâye Final Bölüm|

8 0 0
                                    

Altın Kelebek

|

Yan Hikâye

|

Dördüncü Bölüm

|

Yan Hikâye Final Bölüm

|

"Ertan," dedi Ediz. Gülümseyerek ona baktım. O, karşılaşmamızdan sonra... Ona, bu kez kendi isteğimle yenilmiştim. İkimiz de sanki o an, ilk kez birbirimizi görüyor olmuştuk. Öyle de yeniden tanışmıştık, geçen senelerimiz hakkında konuşmamıştık.

Birbirimizi kabul etmiş, sevmiştik. Ben, hiçbir şeye geç kalmadığımızı düşünüyordum.

Her şey, zamanında ve olması gerektiği gibi olmuştu. İkimiz de en başta bir insandık ve dediğim gibi... O zamanlar, çok gençtik. İkimiz de hayatın ne olduğunu bilmiyorduk. Kendimizi de... Birden efendi köle ilişkisine geçmek... Bizi, çok zorlar ve ikimizde de ciddi şekilde yaralar açardı.

Bu, iyiki de olmamıştı.

Yıllar sonra pek görülmese de, efendi ve kölenin birbiriyle evlenmesi... Evlenmiştik. Başta, herkes tarafından çok tepki çekse de bunu hiç dert etmemiştik çünkü biz iki kişilik kendi dünyamızla ilgilenmiştik.

Yeniden başımı omuzunun üstüne koydum: "Ben bir rüya gördüm, geçenlerde..." Dedi, Ediz. "Neymiş, o?" Dedim. Başımı kaldırıp, yüzüne baktım. Yüzü, durgundu. Burnunun ucuna düşen gözlüğünü parmağımla geri ittim. Burnunun ucuna dokundum. Gülümseyerek yüzüne baktım.

"Biz, ayrılıyorduk." Gülüşüm, dudaklarımdan silindi. Sessizce onu dinlemeye devam ettim: "Orası neresiydi, bilmiyorum... Ama, sanki bambaşka bir dünyaydı. Bunu hissettim birde, senden ayrıldığım için kalbim de ki acıyı." Elimi, kalbinin üstüne koydum: "Burdayım, sevgilim." Dedim, fısıldayarak.

Dudaklarıma baktı: "Yanında başka birini gördüm. Ona, sımsıkı sarılıyordun ve bana... Belki komik bulacaksın ama artık geç olduğunu, eve gitmem gerektiğini söylüyordun." Gülümsedim. Yüzümü ona yaklaştırdım.

Burun buruna, göz gözeydik. "Sana eve git dedim diye mi, -"

"Hayır!" Dedi hemen. "Onun yüzünden öyle düşünmüyorum. Sana, kendine iyi bakmanı söyledim. Ben, ben..." Sessizleşti. Ona sarıldım, sımsıkı. "Ben," dedim içinin rahatlaması için: "Ben bu dünyada da başka bir dünyada da... Neresi olursa olsun," dedim. Daha da sıkı sarılarak.

O da bana sarıldı. Kenetlendik birbirimize. "Bir sana böyle sımsıkı sarılacağım ve ayrılmayacağım." Dedim.

|

Uyuyan, onu izledim. Benden, söz istemişti. Ona, söz vermiştim. Kollarımın arasına alıp, onu uyumuştum şimdi. İşler anlaşılan iyiye gitmiyor o da bu yüzden sıkıntı yapıyordu. Alnını öptüm, geri çekildim. Ona daha da sıkı sarılarak gözlerimi kapadım.

Ona söylemesem bile bende geçenlerde ona benzer bir rüya görmüştüm ama... Ama onu görmemiştim. İçimde benim de ayrıldığımıza dair bir his vardı. Bunun üstünde çok durmamıştım.

Benimde aynı onun gibi kalbim de bir acı hissetmiştim, bu acı bambaşkaydı.

İnsan, yaş aldıkça büyür, olgunlaşırdı. Yirmilerimin başında ki ben, şimdiki halimi görse benimle kanlı bir kavga yapardı. Beni çok fena azarlardı. Güldüm kendime, önceden yaşadığım o gereksiz öfkemin hâlâ kime, neye olduğunu anlayamamıştım.

Ama, hayatım boyunca kavga yapmıştım. Neden? Kendimi birilerinden korumak için mi? Aklıma hiçbir şey gelmiyordu. Bazen, keşke diyordum. Keşke o zamanlar biraz da olsa durulup, etrafıma baksaydım. Ediz ile göz göze gelince biraz da olsa öfkem dinerdi belki.

Dinlenirdim.

Kavga için koşmazdım.

Yine de, bunları yaşamak... Beni çok iyi bir şekilde akılandırmıştı. Şimdi ki halime dönüşmemi sağlamıştı. Onu, daha iyi anlamıştım. Onun varlığına daha da sıkı bağlıydım.

"Bebeğim," dedi uykuluca Ediz. Başımı ona doğru kalırdım. "Ben acıktım." Dedi, güldüm. Nasıl oluyordu da uykusunu yarıda bırakıp, yemek yemek için kalkıyordu. "Hadi mutfağa gidelim." Dedim. Gülümseyerek başını salladı, uykulu bir şekilde yataktan kalktı.

Bende kalktım, el ele odadan birlikte çıktık.

|

ALTIN KELEBEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin