◇◇◇
"Elzem! Gel şu sepeti konağa götür!" Annem sinirle söylendiğinde çorbayı elimden bıraktım ve babamın çorba bulaşmış ağzını sildim. Bana acıyla bakan babama gülümsedim.
"Baba, ben birazdan geleceğim. Tamam mı?" Diyerek ayağa kalktım. Babamın saçlarından öperek ayağa kalktım. Babam gözümün kenarındaki morluğa içi giderek baktığında gözlerimi kaçırdım.
Odadan çıkarak bana mutfağın kapısının başında sinirle bakan anneme baktım.
"Git şu sepeti konağa götür. Kimseyle de göz göze gelme." Diyerek arkasını döndü ve mutfağa girdi. Elimi ovaladım.
Mutfağın başında duran sepeti koluma takarak evden dışarıya çıktım. Korumalar ile göz göze gelmemek için başımı önüme eğdim.
Korumaların içinde bana dik dik bakan abimi gördüğümde gözlerimi kaçırdım.
Bugün yapılan hazırlıklar yüzünden yemek bile yiyememiştim. Bu yüzden az bir şey başım dönüyordu.
Topuz yaptığım saçlarımdan çıkan tutamlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.
Daha hızlı adımlar atarak büyük konağın mutfak kapısından içeriye girdim. Beni görenler gülümsediğinde nezaketen karşılık verdim.
"Günaydın Elzem." Dedi Hatice teyze. Bu evin yemekleri ondan sorulurdu. Hafif tombul ama tatlı yüzüne bakarak gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELZEM
ChickLit"Çünkü çok güzelsin. Sana bakınca iç acıtacak kadar güzel bir manzara görüyorum." Sıcak eller hissettim elimde. Elimi tutarak dudaklarına götürerek öptü. Zorlukla yutkundum. "Parmak uçlarındaki, bana dokunduğun anda uçup giden acılarım bile senin ha...