BİZ YİNE GELDİKKK 💃🏻Bu bölüm texting düz yazı karışık ama texting bayağı bir yoğunlukta. Texting diye kızmayın çükü bazı düz yazı bölümlerden bile uzun olduu 💙
Buraya kadar gelenler, beni yalnız bırakmadığınız için çooook teşekkür ederimmm 💙
Hepinizi asıl hesabımdaki kitaplarıma da davet ediyorum. Azıcık da orada kaynaşsak fena mı olur yanii sjdkajxjak 🥹
Asıl hesabım: esaturk
Bu arada Aksel dün akşam beni aradı diyor ki az yorum gelirse Yağmur'u öpmezmiş ve böyle tatlış hareketler yapmazmış. Ben onun yalancısıyım sıxjsjcjajxjkska
Buyursunlar bölüme 💙
***
Sokak lambalarının aydınlattığı karanlık ve soğuk sokaklarda adım adım ilerlerken sitemli sesim yankı yaptı. "Abi neden anlatmıyorsun? Anlat işte ya! Merak ediyorum!"
"Ya neyini anlatayım kızım Allah Allah! Gittim, indi kapıya. Konuştuk işte."
"Tamam da ne konuştunuz? Nasıl davrandı?"
"Ağladı, Yağmur. Zaten üzülüyorum ağladı diye. Gelme üzerime." Abim başını savururken kaşlarının ortası kalkmıştı.
"Yaa!" dedim hüzünle. "Bu kadar kısa sürede bu kadar gelişme kaydetmesi garip ama." dedim akabinde.
Derin bir nefes aldı. "Ben de kısa sürede büyük gelişmeler kaydettiğimi düşünüyorum." deyip yan yan bakmaya başladı. "Saat neredeyse on bir. Ve seni bir saat önce Taksim'den aldım." derken kaşları kalkmıştı. "Yani Pınar da bu kadar kısa sürede böyle bir gelişme kaydetmiş olabilir." derken önüne döndü.
Abimin, Pınar'la bazı şeyleri tecrübe ettikten sonra bir şeyler için çabalamak istediğinin farkındaydım. Ancak yine de bu kadar istekli ve istikrarlı olmasını beklememiştim, en azından bir süre için. Ayrıca bu kadar hızlı ilerleme kaydedeceğini de düşünmemiştim. Bu gelişim beni hayrete düşüyordu. Fakat itiraz edecek değildim.
"Kaybetme korkusu insanı gerçekten değiştiriyor. Derlerdi de inanmazdım." diye mırıldandı düşünceli bir şekilde.
Bu cümle kaşlarımı çattı. "Pınar'ın seni gerçekten kaybedeceğinden korktuğu için değiştiğini anlıyorum. Da, sen ne alaka?" Gözleri yüzüme kaydı. Merakla ancak tebessümle bakıyordum. "Sen de mi beni kaybedeceğinden korktun yoksa?" diyerek gülümsedim.
Tebessümle önüne döndü. Adımlarını izliyordu. Bir şeyler söylemek ister gibi dudaklarını araladı ancak sustu. Bu aksiyonu, söylediğimi tasdikliyordu. Oysa ben o cümleyi, biraz bile inanarak kurmamıştım. Ciddi falan değildim.
"Yok artık!" dedim hayretle. "Üzerimde baskı kurman, beni kaybetmene nasıl sebep olabilir ki?"
Dudaklarını ıslatırken başını kaldırdı. "Ne bileyim kızım işte. Evlenir gidersin falan sandım. Kaçarsın sandım."
"Ne alaka?"
"Bunalıyordun Yağmur." Teessüf ederek yüzüme baktı. Bunu açıklamasının bile anlamsız olduğunu düşünüyordu. "Kaçmak için yanlış kararlar vermeni istemedim. Çocuk da değiliz artık. Ne bileyim, bir şeyler dank etti işte."
"Ya abi!" Gülümseyerek koluna sarıldım. Abartılı bir neşe vardı sesimde. "Ya sen ben kaçarım giderim diye mi korktun?! Ya minnoş musun?!"
Gülümsemeye başladı ancak onu dizginlemeye çalışıyordu. Sarıldığım sol kolunu çekerek omzuma attı. Beni kendine çekip başıma bir öpücük kondururken sokağa giriyorduk.