Biz geldikkkk 🌸Nasılsınızzzz 💙 Ben idare ediyorumm
Bölüm atmayalı uzun süre oldu. Ama geldikkk 🫠 Finale geldik arkadaşlar. Yani geldik derken finalin eşiğine ahsjajakahsha sonraki bölüm final 😭💙
Kitabımız bitiyor, yorumlara biraz daha el atmanızı rica edeceğim 🌸
KEYİFLİ OKUMALARR 💙
***
Aksel: Geldik evdeyiz
Yağmur: Nasıl oldu
Aksel: Biraz daha iyi gibi
Aksel: Serum biraz toparladı gibi ama hala pek iyi değil
Yağmur: Çok yoruldun sen de iki gündür
Aksel: :(
Aksel: Yapacak bir şey yok
Yağmur: Müsait misin arayayım mı
Ben Aksel'in cevap yazmasını beklerken o beni saniyeler içinde geri aradı. Yeşil ikona dokunup çağrıyı yanıtladım. "Bebeğim," derken fısıltılı sesi fazlasıyla yorgun geliyordu. Hatta o kadar yorgundu ki, zil zurna sarhoş olmuş gibi yuvarladı kelimeyi.
"Aksel, nasıl oldu Arda?"
Uzun bir nefes çekti. "Uyuyor. Oturuyorum başında. Ateşi var hala biraz." dedi sıkıntıyla.
Ben de sıkıntılı bir nefes verdim. "Serum iyi geldi dedin ama." Saat biraz geç olduğu için sesimi minimumda tutmaya çalışıyordum. Oysa ev ahalisinin halen ayakta olduğunu biliyordum.
"Biraz toparladı işte. Tamamen iyileştirmedi ya. Eve geri gelene kadar uyudu tekrar. Araba her kasisten geçtiğinde uyandı ama şimdi yine uyuyor işte."
"İlaçlarını düzenli veriyor musun? Sirkeli su falan yapsaydın çocuğa." dedim telaşla. Bu esnada odamın kapısı tıklatıldı. Gözlerim kapıya kayarken, "Ne bileyim bi' soğuk suya falan soksaydın, iyi gelirdi." dedim.
Annem bu esnada kafasını içeri uzatmıştı. Muhtemelen basit bir şey söyleyecek ya da soracaktı fakat kurduğum cümle onu meraklandırmış olsa gerek, kaşlarını merakla çattı ve yüz mimikleriyle telefondakinin kim olduğunu sordu.
Dudaklarımı oynatarak sessizce Aksel'in adını verirken Aksel söze girmişti. "Yaptım zaten, yapmaz mıyım? Aslında Arda hiç böyle ağır geçirmezdi hastalığı. Fena kapmış bu sefer."
Annem yatağa oturup sessizce konuşmayı dinlemeye başladı. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Sesimi çıkarmadan dinlemesine müsaade ettim.
"Sen iki gündür hiç uyudun mu?" diye sordum merakla. Çünkü Aksel'le gün içinde ne zaman konuşsam uykusuz olduğunu biliyordum. Bu durumda uykusunu hep yarım yamalak almış olmalıydı. Ya da hiç uyumamış olmalıydı. Bunu ilk kez sorduğum için kendime içten içe kızıyordum.
"Eh işte." dedi fısıltıyla. "Parça parça uyudum Arda'nın başında beklerken. Sürekli kabus görüyor. Sürekli uykusunda bir şeyler mırıldanıyor. Ben de tetikteyim sürekli, uyanıyorum tabii. Zaten bir gözüm açık uyuyorum neredeyse."
"Yüksek ateş kabus gördürür ya!" dedim yakararak. "Ah canım ya! Kim bilir nasıl kabuslar görüyor!" Sitemli sesim halen kısıktı. "Bi' çorba falan yapsaydın. Yapacağım demiştin."
"Yaptım."
"Ne yaptın?" Nereden bildiğimi tam olarak hatırlamıyordum ama Aksel'in çorba yapmayı beceremediğini biliyordum. Bu sebeple sorum biraz kuşkuluydu.