Bölüm 2

62 9 0
                                    

OF ÇOK HEYECANLIYIMMM

VERA KARACA

Kimsin?

Yazıp gönderdiğim sorudan sonra bir süre beklemiştim. Cevap gelmediğinde bilgisayarı kapatıp bacaklarımı kendime çekerek karşımda kalan duvarla bakışmaya başlamıştım.

Ne kadar güzel bir duvar böyle.

Gözlerim etrafı incelerken olduğum yerin farkında olmaya çalıştım. Bazen hiçbir şey gerçek gibi gelmiyordu. Sorgulamam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Burada değilmişim gibi.

Burada olmamam gerekiyordu sanki.

Masanın üzerinde kalan telefonum titremeye başladığında kim olduğuna bakma gereği bile duymadan elimi uzatıp kapattım. Hiç kimseyle konuşmak istemiyordum.

Sessizlik güzeldi.

Gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldı.

Telefonun titredi.

Kapattım.

Tekrar çalmaya başladığında sinirle elime alıp arayana baktım.

Ateş'ti. Kaşlarım çatıldı. Hemen sonra kapı çaldığında bakışlarım odanın çıkışına yöneldi. Hızlı adımlarla kapının önüne geldim ve hiç seslenmeden birkaç saniye durdum. Saat gece yarısını geçmiş olmalıydı.

"Vera," nefesim kesildi. "Aç lütfen. Sadece yanında olmak istiyoruz." daha önce gelmişler miydi? Öyle olmalıydı. İçip dağıttığım zamanlardan hiçbir şey hatırlamıyordum. Şu an da iyi olduğum söylenemezdi. Kalan son birkaç romla bakışmamak için çöpe atmıştım.

Gelen, Melike'ydi. Yanında kim olduğunu bilmiyordum ama uzun süredir duymadığım sesi tanımıştım.

Boğazımı temizledim. Ufak evimin olduğum yerden görünen kısımlarına baktım. O kadar da kötü görünmüyordu. Yeni havalandırmıştım. Yutkundum.

Açmak istemiyordum.

Kapı tekrar çaldı. Telefonun titreşimini duydum.

"Vera, lütfen. Sadece iyi olduğunu görsek bile yeter."

Elim kapı koluna gitti. Ağlamak istemiyordum. Ağlayabileceğimi de düşünmüyordum ama üzerimdeki o hissi de atamıyordum.

Dişlerimi sıkarak kapıyı araladım. Tam arkasını dönüp merdivenlere ilerleyecek iki beden anında bana döndü. Daha ne olduğunu anlayamadan üzerime atlayan ince beden Melike'ydi.

Hemen arkasında bana bakan kişi Kadir'den başkası değildi.

Gülümsedi. Karşılık verdim.

Yüzüme konan sayısız öpücükle az önce hissettiğim her şey uçup gitti sanki. Melike nefes almadan yanaklarımı öperken elimde olmadan gülmeye başladığımın farkında değildim. "Sonunda be kızım." Kıvırcık saçlarını tepesinde dağınık bir topuz yapmıştı. Üzerinde salaş, gözleriyle uyumlu bal rengi bir kazak vardı. "İyisin değil mi?" geriye çekilip dirseklerimi kavradı. Kocaman olmuş gözleriyle beni inceledi. "Tabii ki değilsin! Kaç kilo verdin? Allah'ım şuna bak, ne yaptın sen kendine? Hortlamış gibi duruyorsun, ki düşün bu beyaz tenle her zaman öyle görünüyordun ama şimdi.."

Kadir, arkasından yaklaşıp omzuna elini koyarak çok konuşan arkadaşımı susturdu. "Melo, yeter."

Başını iki yana salladı. "Yetmez." kolumu kaldırıp çok tuhaf bir şey inceliyormuş gibi baktı. "Şuna bak. Sadece iskeletten ibaret!"

Kuzgun ve TilkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin