Bölüm 4

41 8 0
                                    


Şu motor ne kadar güzel şey..

VERA KARACA

Hiçbir zaman hayatım tam anlamıyla yolunda olmamıştı. Kimsenin olamazdı. Mükemmellik diye bir şey yoktu. Öyle bir kavram yaratılmasaydı herkes şükretmeyi öğrenirdi. Bir nevi iyilik ve kötülük gibi.

Tabii nereden bakıyorsanız değişir.

Ben, hiçbir zaman mükemmelin hayalini kurmamıştım. Hayalimde bile canım yanardı. Ben her şeye rağmen gülümseyebilmenin hayalini kurardım.

Şimdi hayal kurmak bile omuzlarımdaki matem gölgesi yüzünden kendimi suçlu hissettiriyordu. Belki de hiç geçmeyecekti.

Ama alışacaktım. Bunun farkındaydım.

İçinde olduğum duruma bile.

Kafamı biraz daha eğip bahsettiği adamın elindeki yüzüğü görmeye çalıştım. Düşünceler, sorular, belirsiz hisler zihnimde dört dönüyordu. Ama yapmam gerektiğini biliyordum.

Gözlerimi telefonuma çevirip hızla mesajına yanıt verdim.

Nasıl?

Düşündüğümün aksine cevabı gecikmedi.

İki dakika sonra merdivenlere yönelecek. Birkaç basamakta başı dönmeye başlayacak ve sonunda bayılacak.

Kaşlarım çatıldı.

Ne?

Tekrar mesajını beklerken gözlerim her yerde dolanıyordu. Fark edilirsem ne olurdu?

Uzun süredir gaz soluyorlar. Adam harekete ğeçtiğinde kan akışı hızlanacak ve çok geçmeden bilinci kapanacak.

Bakışlarım odanın içindeki havalandırmaya döndü. Gözlüklü adamın hareketlendiğini fark ettiğimde merdivenlere ilerleyip yavaş adımlarla çıkmaya başladım. Hemen köşedeki duvara sırtımı verip beklerken sadece otuz saniye sonra adım sesleri duyuldu.

Ellerim titriyordu. Dudaklarımın kuruduğunu hissediyordum.

Seslerden, adımlarının aksadığı belli olan adam son derece yavaş şekilde sonunda kata çıktığında arkası bana dönüktü. Sessizce yutkundum. Kendimi savunabileceğim hiçbir şey yoktu. Eğer Bilinmeyen yalan söylüyorsa cidden boku yemiştim.

Ama aklıma gelen bin bir türlü berbat senaryoların hiçbiri gerçekleşmedi. Adam gürültüyle yere yığıldığında olanı kavramak için kendime fırsat vermeden elinden düz halka yüzüğü çekip aldım ve arkama bakmadan merdivenleri indim.

Siktir. Siktir. Siktir. Siktir.

Nefes almaya başladığımda evden çıkmıştım ve geldiğim yoldan geriye koşuyordum. Elimdeki telefonu öyle sıkı kavramıştım ki bir an adrenalinin verdiği kuvvetle kırmaktan korkup cebime attım.

Şimdi ne yapacaktım?

Bir sokağı dönüp iki katlı binaya sırtımı yaslayıp ciğerlerimi dolu nefeslerle ödüllendirdim.

O adamlara ne olacaktı?

Alyansa benzeyen yüzüğü boynumdaki kolyenin zincirine geçirip dinlenmeye devam ederken etrafa baktım.

Kuzgun ve TilkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin