VERA KARACA
"Üzerinde koordinatların yazılı olduğu bir kağıt parçası var. Şu an olduğun yerde ve onu bulmalısın."
Aynadaki yansımama bakarak kremi iyice boynuma yedirdim. Tepemde, dağınıkça topladığım saçlarım önüme düşmesin diye kulağımın arkasına iyice sıkıştırırken bir saniyeliğine sadece gözlerime baktım.
"Ya Kuzgun? O da arıyor mu?" diye sormuştum, kesinlikle istediğim cevabı alamamıştım. Kremin kapağını kapatıp ellerimi yıkadım.
"Güven körü körüne olacak bir şey değildir, Tilki. birbirinizin arkasını kollarken senin göğsüne dayalı silahı tutanın kim olduğunu bilemezsin."
İstediğim cevap tam olarak neydi?
Birkaç dakika sonra ranzada yatıp tavanı izliyordum. Boynumdaki kremi almasın diye saçlarımı toplamıştım.
Gözlerimi kapattım. Karanlığı bekledim. Tek gördüğüm geçmişteki renkler oldu. Canımı karanlıktan başka bir şey bu denli acıtamaz diye düşünürken daha kötüsüyle yüzleşiyordum. Bu en sona gelene dek artmaya devam edecekti. Bundan emindim.
Kapım çaldığında yataktan doğrulup gelene baktım. Aralıktan sarı saçları içeri doğru uzandığında yatağa gireli birkaç saat oluyor olmalıydı.
"Gelebilir miyim?"
Başımı salladım. "Evet, elbette." üzerimdeki sis kokan yorganı attım. Ona baktım.
"Ben, Açelya." kendini tanıtırken gözüme sevecen, sıradan bir insan gibi geldi. "Yalın bu konularda biraz şeydir..." doğru kelimeyi ararken göz devirdim.
"Kaba."
Güldü. "Evet, sanırım." yatağın yanına doğru yürüyüp yavaşça oturdu. Ona baktım. Yuvarlak suratı, tatlı elmacık kemikleri omuz hizasında biten sarı saçları vardı.
"Vera."
"Güzel isim." omuz silktim, sadece. Yetimhane köşelerinde arkadaş edinmeye çalışan öksüz gibi hissediyordum. "Yanlış anlamazsan bir soru sorabilir miyim?"
"Tabii," kaşlarımı kaldırıp onu bekledim. Omuzlarını düşürdü.
"Burada ne işin var? İzmir'den geldiğinizi biliyorum ama Yalın konuşmayı sevmez."
"Benim de sorularım var, inan bana." boynuma baktı.
"Evet, anlaması çok zor değil." gülümsedi. "Kendimi bildim bileli bu işlerin içindeyim. Burası hepimizin kendi sorunlarından kaçtığı bir sığınak. Üst katı eşsiz bir garaj ve şenlik için mükemmel yolları olan bir yer. Tabii, kim gizlenmek isteyip şenlik düzenler ki?"
"Aradığı şeyin kalabalıkta olduğunu düşünen biri." saçımı kulağımın arkasına atıp boş duvarlara baktım. "Kalabalıkta saklanmak her zaman daha kolay olmuştur."
"Bu işlerde yeni gibi konuşuyorsun." kıkırdadım.
"Öyle de diyebilirsin."
"Hadi gel," uzun sürmeyen sessizliğin ardından ayaklandı. "Sana kahve yapayım, oturup kafa dağıtırız." ellerini açtı ve başını salladı. "Uzun süre buradayız, anlaşılan."
Başımı sallayıp ayaklandım. Onunla oturmak, sessizlikte kalmaktan daha iyi olabilirdi.
"Saçların çok güzel," mırıldanışını duyduğumda ona içtenlikle gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuzgun ve Tilki
Jugendliteratur• "Bir varmış bir yokmuş, bir gün kuzgun ve tilki aynı karanlık çukura düşmüş. Ya ikisi ölecekmiş, ya da çukurdan beraber çıkacaklarmış..." (Gerilim müziğiiii)