15-yalnız beta

148 21 9
                                    

günün ikinci bölümü, öncekini atlamayın.
🧡

Hongjoong güçlükle nefes alabiliyordu ve karnına bastırdığı eli gittikçe yapış yapış ve ıslak bir şeye dönüşüyordu, ağaca tutunup binaya baktığında kendi kendine bunu yapabileceğini söyledi. Sadece biraz daha daha yürüyecek ve iyi olacaktı. Yarası o kadar da ciddi olamazdı. Öyle olsaydı buraya kadar yürüyebileceğini sanmıyordu. Grubunun üyeleri onu arayamak için orada olacaktı. Ona yardım edebilirlerdi.

Bulanık görüntü ve seslerin arasında yürüdü. Gece olduğu için karanlıktı. Düşüp bayılsa onu sabaha kadar kimse fark etmezdi ve kan kaybından ölürdü. Acıdan nefesi kesildi.

Bir ayağını diğerinin önüne getirmek bile çok zordu. Kaşlarındaki ter damlaları buz gibi olup gözlerinin önünde parlak beyaz ışıklar belirene kadar, sadece altı adım daha yürüyebildi. Bu hiç iyi değildi.

Dizleri titremeye başlarken yol gözünde iyice büyüdü. Yüzüstü düşmeden önce kendine hâkim olmayı başardı ama sonra kolu titremeye başladı ve henüz ne olduğunu anlayamadan kendini yerde buldu.

Onca çabası boşa gitmişti.
Biri onu bulmalıydı. Er ya da geç bulunacaktı.
Belki biraz kestirebilirdi.
Zihninin derinliklerinden bir ses bunun ne kadar kötü bir fikir olduğunu söyledi ama çok yorgundu ve toprak aniden şaşırtıcı derecede rahat görünmeye başlamıştı. Etrafta zombi de görünmüyordu.

~~~~~

"Dışarıdayken ayrılmanızın iyi bir fikir olduğunu düşünsem zaten ikinizi göndermezdim öyle değil mi!"
Johnny bağırdı. Tüm oda onun yoğun feromonları ile dolmuştu. Gözleri kırmızıydı, Jaehyun'u boyun eğmeye zorluyordu.

Yuta titreyen bacaklarını birbirine bastırıp birkaç adım uzağında duran Jeno'nun yanına gitti ve ona sarıldı. Johnny'yi daha önce hiç böyle görmemişti. O nazik bir alfaydı.

Jeno güçlü kollarını Yuta'nın etrafına dolayıp oğlanı göğsüne bastırdı ve kendi başını eğdi. Johnny'ye doğrudan bakacak cesareti yoktu.

Jaehyun iki yanında tuttuğu yumruklarını sıkarken başı öne eğik halde bekledi. Söyleyecek bir şeyi yoktu. Johnny haklıydı.

"Gece dışarı çıkmanıza izin veremem." Hongjoong'un başı belada ise tek başına hayatta kalamayacağından da emindi.

"Ben gideceğim."
Hiçbiri bir şey demedi. İstediği zaman kurt formuna geçebilen, bunu kolayca kontrol edebilen tek alfa Johnny'ydi. Gece onun dışarı da güvende olacağı büyük olasılıktı. Odada ki diğer alfaların aksine.

Yuta sızlandı ve yaslandığı yerden Johnny'ye baktı ama bir şey söylemeye korkuyordu. Sadece baktı.

~~~~~~

Hongjoong uyanırken inledi. En son hatırladığı bir alfa ile dövüştüğüydü. Sonra bir ses duydu. Bu sesi tanımıyordu.
Gözlerini kırptı ya da kırptığını sandı.

Ve gözlerini açtığında gerçekten ölmüş olabileceğini düşündü. Her ne kadar kulağa banal gelse de gözleri tepesinde ki kişiye odaklandığında bir meleğin yüzüne bakıyordu.

Hongjoong'dan pek büyük olamazdı ya da kahverengi kabarık saçları genç görünmesine yol açıyordu. Koyu gözlerine baktığında, saçının tonuyla uyumlu kaşlarından birini havaya kaldırdı.  Geniş elmacık kemikleri, şirin bir çenesi ve güzel dudakları vardı. Yüzüne hafif bir gülümseme yayıldı.

“Yaşıyor.”

O ses. Vay canına. Çok seksiydi.
Hongjoong gözünü kırpmadan güzel yüz ve sesin sahibine bakıyordu.

Direniş' 🔞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin