Direniş' 🔞

39-ikizler

"Johnny biraz yemek ye, belki iyi gelir."
Yeosang getirdiği konserveyi ve kaşığı Johnny'nin önüne koyarken söyledi.

Yuta'nın odasını temizlemişlerdi. Alfaların odasından getirdikleri bir bir tanesiyle yatağını da değiştirmişlerdi.
Omega hala baygındı. Johnny de iyi değildi ama hiç değilse Yuta'dan iyiydi.

"Johnny, tam olarak orada ne yapıyordun?"
Yeosang merakla sordu.
"Daha önce böyle bir şey görmemiştim."

"Bilmiyorum ama Yuta'nın duyduğu acıyı ve stresi hissettim. Çok zayıf hissediyorum, sanırım o da benim gücümü aldı."
Sırtını duvara yaslamıştı ve yerde uzanıyordu.

Mingi yumruğunu sıkarken dişlerini birbirine bastırdı. "Hepsi sizin yüzünüzden. Yuta'yı hamile bırakmasaydınız başına böyle bir şey gelmeyecekti."

Johnny bakışlarını Mingi'ye çevirdi ama bir şey demedi çünkü haklıydı.

"Yuta uyanacak, nefes alıp verişi kalp atışları hepsi normal."
Mingi'ye değil de Johnny'ye bakarken söyledi. O alfadan hala nefret ediyordu. Buraya geldiği gün ölseydi Yeosang daha iyi hissederdi.
Yuta'nın Mingi'ye değer  verdiğini ve stresli olduğunu bildiği için Mingi hakkında bir şey söylemiyordu günlerdir. Onun burada kalmasına sessiz kalıyordu.

O sırada diğerleri alfaların odasında bebeklerleydi. İkiz erkek bebeklerden biri sadece uyuyordu, kardeşi ise sürekli ağlıyordu. Jeno uyuyan bebeği kucaklayıp odadan uzaklaştırmıştı çünkü kardeşini uyandırmasını istemezdi.

Yerde ki katlanmış battaniyenin üzerinde ki bebeğin etrafında Mingyu, Hongjoong, Jaehyun ve Joshua duruyordu. Sanki bir film izliyorlarmıs gibi kimse konuşmuyordu.

"Yani bilmiyorum ama... neden saçı yok. Normalde de böyle mi oluyorlar? Üstelik çok küçük!"
Hongjoong konuşan ilk kişiydi.
O kadar uzun süredir çocuk bile görmüyordu. Üstelik yeni doğmuş bebekleri içeren bir anısı da yoktu.
Bu kadar minik olduklarını bile bilmiyordu. Birkaç saat önce bebeklerden birini kucağına aldığında büyülenmişlik hissi bütün bedenini sarmıştı. Bu ufaklıklar ve Yuta onun ailesiydi.

Jaehyun, Hongjoongun ensesine bir şaplak attıktan sonra cevap verdi.
"O daha bir günlük bile değil seni aptal."
Jaehyun ise bebeklerden birini kucakladığı ilk anda  ve oğlunun minik elini tuttuğunda minicik parmak­lar alfanın tek bir parmağı etrafına kapanmıştı.
Üzerinden birkaç saat geçmiş olmasına rağmen o parmağı sanki hala karıncalanıyordu.

"Çok tatlı."
Joshua sızlanarak söyledi.

"Hey, uyandı!"
Hongjoong hemen atıldı bebeğin sevimli suratına bakarken güldü.
"Tanrım! Çok güzel. Gözlerine bakın tıpkı Yuta'nınkiler gibi kocaman."

Mingi uzanıp işaret parmağıyla bebeğin burnuna dokundu. Ardından yanağına bastırdı.
Yeosang bebeği temizlemeyi bitirip onu bir battaniye­ye sarıp tutabilmesi için kendisine uzattığında dış  dünya ile tüm iletişimi kesilmiş gibi hissetmişti.
"Çok güzel."

"Hey! Kocaman ellerinle dokunma ona canını yakacaksın." Hongjoong şikayet etti.

Daha sonra bebek birkaç belirsiz ses çıkardı ve yüzünü burusturdu. Hemen ardından ağlamaya başladı.

"Sana demiştim!"
Hongjoong Mingyu'yu azarladı.
"Şimdi ne yapacağız?"

Jaehyun, Hongjoong ve Mingyu sözlü bir şekilde kavga ederken Joshua göz devirdi ve uzanıp bebeği dikkatlice kucağına aldı.
"Susar mısınız? Tıpkı çocuklar gibisiniz. Birde baba olacaksınız."
Bebek Joshua'nın kucağında ağlamayı bıraktı.

O sırada diğer ufaklığı sakinleştiremeyen Jeno Yuta'nın odasının önündeydi. Derin bir nefes aldı ve içeriye girdi.
"Üzgünüm, rahatsız etmek istemiyordum ama şey.. Bebek sakinleşmiyor ve Yuta'yı istediğini düşündüm."

Yeosang oturduğu yerden kalktı ve bebeği kucağına aldı. Yeniden yere oturduğunda onu dikkatlice Yuta'nın koluyla bedeni arasına yerleştirdi.
Bebek başta ağlamaya devam etti.
Kısa süre sonra ağlaması iç çekişlere dönüştü ve ardından sustu.

"Vay canına."
Konuşan Jeno'ydu.

Johnny bebeğe bakarken gülümsedi. Biraz önce yaygara kopararak ağlayan o değilmiş gibi şimdi meraklı gözlerle etrafına bakıyordu. Çok geçmeden de uykuya daldı.

Yuta

Arkadaşlar sizce bebeklerin babası kim? Ya da kimin olmasını isterdiniz?
Bütün alfalar kendisinin sanıyor ama orası ayrı mesele.