Cumartesi keşfinden dönen Hongjoong ve Jeno şanslıydı.
Birkaç kutu ağrı kesici ve antibiyotik bulmuşlardı.
Jeno, çantadan çıkardığı kutuları ortaya döküp son kullanma tarihlerini kontrol ederken Hongjoong sırt çantasını göğsüne yasladı ve fermuarını açıp içinden
çıkardığı giysileri biraz ileri de oturan yuta'nın üzerine attı.
"Sana çok yakışacaklarına eminim."
Boş çantayı yere bırakmadan önce göz kırpmayı unutmadı.Yuta kumaş parçalarına bakındı ve bir tanesini eline aldı. Saf beyaz bir pantolondu. Yazlık gibi görünüyordu.
Sonra ki sarı renk şorta bakarken somurttu. Uylukları bile gizlemeyecek kadar küçük görünüyordu. Birkaç işe yarar tişörtün yanı sıra Hongjoong'un favorisi olan, bilerek getirdiği çamaşırlar ve gecelik.Yuta küçük geceliği kaldırdı, kumaş ipekti. Kısa eteğinin birkaç santimi ise dantel ile süslenmişti. Askıları incecikti. Kaşları çatılı bir halde alfaya döndü.
Hongjoong onun somurtkan sevimli suratına bakarken yere, dizleri üzerine çöktü ve tamamen dantelden oluşan seksi iç çamaşırını kaldırdı. Arkasına dönüp odada ki diğer adamlara gösterirken epey eğleniyor gibi görünüyordu.
"Sizce de Yuta'ya çok yakışmaz mı? Jeno ne düşünüyorsun?"Jeno cevap veremeden Yuta alfanın elinde ki çamaşırı aldı ve diğer parçalarla birlikte kucağına topladı. "Teşekkür ederim."
Johnny ona her şey konusunda güvenirlik vaadi vermış olsa da Yuta kendini hiç güvende hissetmiyordu. Bunun asıl sebebi kendi alfası olmayan, tanımadığı beş adamla bir ortamda kalıyor olması da olabilirdi.Hongjoong sahte bir üzüntü sesi çıkardı.
"Ne? Bize göstermeyecek misin? Senin için bunları aldım ve oldukça riskliydi."Jeno boş çantayla birlikte Yuta'nın yanına oturup yeni giysilerini çantaya doldururken konuşmaya başladı.
"Tamamen tehlikeden yoksun, ölülerden arınmış bir mağazadaydık. Ben yiyecek ve ilaç bakarken Hongjoong'un tek yapması gereken Yuta için giyecek bir şeyler almaktı."İşini bitirdiğinde çantayı Yuta'ya verdi ve hongjoonga döndü.
"Gerçekten mi hyung? O kadar giysi içinde bunları mı seçtin? İki üç ay sonra kış gelecek."Hongjoong omuz silkti.
"Yuta'yı onların içinde görmek istiyorum.""Hadi ama Hongjoong, omegayı rahat bırak."
Johnny söylendi ve küçük bir bıçakla kazıyarak silah haline getirmeye çalıştığı tahta parçasını yere bıraktı.Yuta başını çevirip en yaşlı alfaya minnettar bir bakış attıktan sonra dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı. Jungkook'u o kadar özlüyordu ki.. Onun güven verici güçlü kollarını, rahatlatıcı kokusunu, iri bedeninin yakın olan varlığını. Her şeyini.
Güzel gözleri dolarken çantayı kenara bırakıp oturduğu yerden kalktı. Hızlı birkaç adımda Johnny'nin yanına varmıştı. Alfanın kucağına yerleşip sıska kollarını da büyük vücuduna doladı. Kısa bir an başını kaldırıp sulu gözleriyle adama baktı. Titreyen dolgun dudakları birbirine sıkıca kenetlenmişti. Çok geçmeden yanağını adamın geniş göğsüne yasladı.
Tıpkı alıştığı gibi güçlü ve büyük kollar küçük bedenine dolandığında ağlamaya başladı.Johnny dikkatlice, ufak ve narin bedeni tutarken onun ağlayıp rahatlamasına izin verdi. Oğlanın hıçkırıkları ve iç çekişleri kesilmiyordu. "Hey.. sorun yok güzelim."
Yuta yabancı sesi duyduğunda başını kaldırıp yeniden alfanın yüzüne baktı. İri oyuncak bebek gözleriyle adamın kalbini eriteyordu.
"Sorun değil, ağlayabilirsin. Her şey senin için çok yeni."
Ellerinden birini kaldırıp oğlanın yanağında ki göz yaşını baş parmağıyla sildi.
"İyisin?"Yuta bir şey demeden yanağını yeniden sert göğüse yasladı.
Uzun zamandır ilk kez kendini gerçekten de güvende ve iyi hissediyordu.Odada ki diğer alfalar pekte şaşırmış gibi değillerdi. Oğlan geldiğinden beri çok çekingen ve diken üstünde görünüyordu.
Tüm stresi bu şekilde ağlayarak atması normaldi.Jeno sinirle hongjoonga baktı.
"Hyung çok kabasın."Hongjoong iç çekti ve kollarını göğsünde birleştirdi.
"Ne? Ama gerçekten de çok yakışırdı."
Aldığı geceliği ve çamaşırları düşünürken yeniden iç çekti.Yuta
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Direniş' 🔞
Fiksi PenggemarYuta, tüm dünyayı kıyamete sürükleyen bir salgının ardından, Alfaların ipleri ele aldığı, adaletsiz dünya da tek başına bir omega olarak hayatta kalmak zorundadır. Üstelik omegalar.. onlar neredeyse tükenmişti. Bir omega bulmak, yemek bulmaktan bile...