8.

20 1 1
                                    


Keyifli okumalar diliyorum bal böceklerim. Bana ara yorumlar bırakmayı unutmayın 🎈



Şu garip halimden bilen işveli nazlı

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?

Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm

Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?

Neredesin sen?

Radyoda kısık sesle çalan Neşet Ertaş parçasını dinlerken dolabın içerisindeki eşyalarımı valize yerleştiriyordum. Zaten küçücük dolap yüzünden birkaç parça eşyamı çıkartabilmiştim. Ne yalan söyleyeyim, Tunahan'ın bu işe burnunu sokmuş olması beni rahatsız etmemişti çünkü buna ihtiyacım vardı.

Nasıl bir ev arkadaşım olacağını bilmiyordum ama o beni kötü bir yere göndermezdi en azından onu biliyordum. Gerçi bu daracık kış günü bile böcek dolaşan odadan daha kötü olamayacağı kesindi.

Valiz tamamen dolduğunda üzerine oturup zorlaya zorlaya fermuarı kapattım. Derin bir huh çekip alnımdaki teri elimle silerken yatağa sırt üstü uzandım. Bu kaloriferin ayarını gerçekten bilmiyorlardı. Gözlerim tavanla buluştuğunda ne kadar yorgun olduğumu bir kez daha hissettim. Gözlerinden hala uyku akıyordu. Zaten şişmişlerdi. Yanaklarım yanıyordu ve muhtemelen hasta oluyordum. İçimde susturduğum korkunç duygulardan ise bahsetmiyordum.

Günün yoğunluğundan hala kendimi dinleyecek vaktim olmamıştı. Sık sık gözümün önüne gelen cesetler ve öğrencime doğrultulmuş o silah. Ya, Tunahan yetişemeseydi? Orada o kurşunu yiyen ben olacaktım. Belki de yerde uzanan cesetlerden biri olacaktım.

Haberlerde şehit öğretmen diye anılacaktım. Yılda bir kez belki o da belki unutulmazsam eğer beni anacak sonra herkes hayatına kaldığı yerden devam edecekti. Tıpkı babamda olduğu gibi. Kimseler onun eksikliğini hissetmezken ben bir ömür baba kokusundan, sevgisinden en önemlisi babaya güvenmek nedir bilmeden yaşamıştım.

Gerçi, ben babamın bana bıraktığı o güzel kitaplarında bile bulurdum onun güvenini orası ayrı. Hayatta olmadan bile beni yetiştirebilmeyi başarmış, kendini bana hep hissettirmişti. Kimi zaman bir cümleyle, ki mi zaman bir şiirin satırında. Hep vardı. Ruhu ruhumlaydı.

Çalan telefonumun sesi ile daldığım düşüncelerden arındım. Komodine uzanarak telefonumu aldım. Beklediğimin aksine Aytuğ arıyordu.

"Efendim?"

"Nasılsın?"diye sordu uykulu çıkan sesi ile yeni uyanmış gibiydi.

"İyiyim sayılır. Sen nasılsın? Hiç arayamadım. Kusura bakma."

Aytuğ beni sabahta aramıştı ancak dönememiştim. Gün içinde de yıkan temizlen toparlan biraz daha dinlen derken vakit geçmiş gitmişti. Merve'ye bile teşekkür edemeden evinden çıkmıştım.

"Önemli değil. Korkunç bir şey yaşadık. Eminim sarsılmışsındır."

"Tehlikeli bir yere geldiğimi biliyordum ama daha bir ay olmadan böyle bir şey yaşamayı beklemiyordum. Öğrencilerimize bir şey olabilirdi Aytuğ. Bunu kaldıramazdım."

"Bunları düşünme kimseye bir şey olmadı. Müdür bey'inde durumu iyiymiş. Yoğun bakımdan çıkmış."

Derin bir oh çektim. Kimseye zarar gelsin istemiyordum.

"Orada yaptığın, takdire şayandı Almila."

"Hangi yaptığım anlamadım."dedim sorgular gibi. Yattığım yerden tavanı seyrederek konuşuyordum.

ALMİLA | Saklı SırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin