〔Ep.21〕Tatlı Gülümsemenle Birlikte Beni Nasıl Kandırdığını Anlat

118 13 57
                                    

Selam bad bitchlerim sizi cok ozledim
Yorum ve oylarinizi unutmayinn

Bu bolum buyuk bir seyi ortaya cikaracagim

Yorum yapmaniz yazma istegimi etkiliyor bad bitchlerim yorum olmayinca kendi kendime yazip okuyormusum gibi hissediyorum da cunku

Bu bolumun noktalarina dikkat edin artik anlamazsaniz bidahakine bolum ne oldugunu soyleirm

Jimin - Lie




。・

『Tanrısal Bakış Açısı』

Felix'in yanından ayrılan Hyunjin, son süraat Jeongin'in evine doğru sürüyordu arabasını. Kafası oldukça karışmıştı, öfkeliydi ve kalbi kırıktı. Eve vardığında kapıyı kırarcasına çalıp defalarca kez zile bastı, böylece kapı bir hışımla açılmıştı.

"Ne var Hyunj-"

Jeongin'in konuşmasına müsaade etmeden onu iterek içeriye girdi ve sertçe kapıyı kapatıp kolundan tuttuğu gibi merdivenlere yöneldi. Odaya girdiğinde tuttuğu kolundan iterek, yatağa düşmesini sağladı ve ardından kapıyı kilitledi.

"Ne oluyor, ne bu hararet?!"

Hyunjin yüzünü buruşturdu, öyle bir durumda sesini duymaya bile tahammülü kalmamıştı. "Kes! Eğlendin mi benimle oynarken, söylesene?!"

"Ne diyorsun, açık ol, anlamıyorum."

"Saf ayaklarına yatma, hakkındaki her haltı öğrendim."

Jeongin, içindeki paniği bastırıp sakince yaklaştı ona. "Neyi öğrendin?"

Hyunjin histerik bir gülüş attı. "Sakladığın şeyler ne kadar çoksa, hangisi olduğunu bilemiyorsun. Ama ben sana söyleyeyim Yang.." Jeongin'in önünde durup ona tepeden baktı. "Doğduğun andan bu yana her şeyi." Parmaklar altındaki bedenin içinden bir titreme geçtiğini hissetti. Bu onun sahte bir şekilde dudaklarını büzmesine neden oldu. "Aww! Benim minik, yalancı sevgilim gerçekler oraya çıktığı için korkmuş mu?" Jeongin'i itip yatakta uzanır bir pozisyon almasını sağladı. "Bakayım.." Üzerindeki yerini aldığında ise ellerini başının yanına sabitledi. "Yoksa rol mü yapıyormuş?"

Jeongin gerçek anlamda şoktayken Hyunjin onu alaya almaya başlamıştı bile, sinirinden yapıyordu bunları.

"Anlat bana.." Yüzündeki alaycı ifade silinip yerini soğuk bir ifade aldığında  Jeongin'in üzerinden kalkıp kolundan sertçe çekerek yatakta oturmasını sağladı. "Tatlı gülümsemenle birlikte beni nasıl kandırdığını anlat." Parmakları Jeongin'in yüzünü hoyratça okşuyordu.

"Pekala.." dedi zorlukla. "Bir gün son bulacaktı zaten." Hyunjin'in üzerinde oluşturduğu fiziksel ve psikolojik baskı ile buna mecbur görüyordu kendini. "Her ne kadar doğru yoldan sapmak istemesemde artık çok geç, ben yanlış yolun kendisine dönüştüm." Kelimeleri çok soluktu. "Kaçmaya çalışsam bile bu şeyin bir sonu yok, bir yalana yakalandım, bu yalan her geçen gün beni daha fazla içine çekti, ne ara beni yuttuğunun farkında bile değildim." Hyunjin'in gözlerine baktı, hala o sevimsiz duygulara sahipti irisleri. Kalbini söküp alacakmış gibi bakıyordu. "Kendimden çok uzaklardaymışım gibi hissediyordum, her zaman yoluma çıkıyordun, o zamanlardan beri seviyordum seni."

"Bir yılan kadar hoş, ama aldatıcısın Yang."

"Sana olan sevgim, kendime dair gerçek ve iyi olan tek şeydi!"

"Biliyor musun, buna güvenim yok."

Hyunjin'in tok cümlesi Jeongin'in zihninde yankılandı bir süre. İçinde daha fazla tutabileceğini sanmıyordu. "Bu yalanın içinden kaçamam. Yaptığım her şeye rağmen hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorum, saklayarak devam ettiriyorum ve seni de içine çekiyorum. Ama mecburum."

"Neye mecbursun ha‽"

"Söylesem, seni kazanamadan kaybederdim. Şu an bana ne oluyor bilmiyorum ama kişiliklerim birbirine girmiş gibi, beyim ve kalbim zonkluyor. Hyunjin uzaklaşma benden. Yapamam sensiz. Öldürmeyi ben istemedim, engel olamıyorum Hyunjin. Istersen deli de, istersen kollarımı kes ama beni sensiz bırakma! Hyunjin seni seviyorum. Senden vazgeçemem Hyunjin. Çok daha kötü şeyler olur Hyunjin. "

Hyunjin'in gözleri bilmediği ayrıntıyla büyüdü. "Öldürmek?"

"Ah, bunu bilmiyor muydun?" Tireyen ellerini yatağa bastırdı Jeongin. Söylemeye dili varmıyor ve alacağı tepkiden çekiniyordu. "Yaptığım heykellerin hepsi cesetti."

Duyduğu dört kelime ile Hyunjin donakalmıştı. Bu çok fazlaydı, yalanlarını affederdi, seviyordu onu çünkü ama bu.. Gerçekten zihnini aşan bir durumdu. Sevgilim dediği kişi caninin tekiydi. Nasıl bu kadar kör olmuştu.

"Nasıl..?"

"Akıl hastanesi... Orada, orada başladı. Doktorlar, diğerleri bir şeyler yaptılar.. Anlamıyordum, ne ara böyle birine dönüştüm bilmiyorum ama her an yalvardım tanrıya, beni oradan kurtarması için, onlara benzememek için." İki kişiliğide aynı anda aktif olduğundan düzgün davranamıyordu;  dudakları yukarı kıvrık, gülümser bir vaziyetteyken gözlerinden yaşlar akıyor ve elleri titriyordu. Zihninde birbirine zıt iki ses vardı ve kalbi korkuyla yanıp tutuşuyordu. "Lütfen masum olan beni bul." Diyerek Hyunjin'e yaklaştığında omzundan tutularak durdurulmuştu.

"Uzak dur benden." Yüzüne bakmıyordu bile onun. Yine de yaklaştı iyice. "Lütfen gerçek gülümsememi bana geri ver Hyunjin, kurtar beni bu cehennemden. Sen olmadan bu ızdıraptan kaçamam. Lütfen beni cezalandıran kişiden, fazla benliklerimden kurtar. "

Hyunjin onun kollarını itti. "Avmış gibi davranma."

"Hyunjin.."

Jeongin'in ağlamaktan şişen suratına baktı, göz yaşlarının gerçekliğine bile inanamıyordu. "Çok değiştin, tanıdığım kişi değilsin sen."

"Ben hala aynıyım, her zaman olduğum gibiyim."

Hyunjin kafasını sağa sola salladı. Aynı değildi, çok değişmişti onun gözünde, tamamen bir yabancıya dönüşmüştü. Bir an Jeongin'in aylar önceki sözleri yankılandı zihninde: 'Sana, beni hiç Tanımamış olan sana...' O zamandan o da farkındaymış işte. Onu kandırdığını düşünüyordu, inancı tükenmişti artık. "Beni istiyorsun, kaybolmuş ve baştan çıkmış beni. Yalanlarına alet edeceksin, o kuyuya beni de çekeceksin."

"Yemin ederim böyle bir amacım yok, seni seviyorum!" Hala Hyunjin'e yaklaşmaya çalışıyordu.

Jeongin'in iki bileğini, bir eliyle sıkıca kavradı. "Uzatma! Beni sevmiyorsun, takıntı yapmışsın. Kim bilir, belki de bağımlı kişilik bozukluluğun da vardı, ya da sadece sadece sikimi emmek istiyordun?"

Hyunjin'in sürekli üzerine gelmesi onu yormuştu. "Çok ağır konuşuyorsun, seviyorum seni işte!"

Hyunjin tuttuğu bileklerden çekerek Jeongin'i kendine yaklaştırdı. "Yanlılıyorsun." Dedi nefesleri birbirine değerken. "Psikopatlar kimseyi sevemez."


Bölüm Sonu

Anlamadiginiz yer varsa sorun

Birde Jeongin'in konusmasundaki gariplikler kisilik karmasasi yuzundendi

Final yaklasiyor halledicez her seyi insallah

Gorusuruz bay bayyy

835 kelime

TASTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin