*1 Yıl Sonra*
Chan öldükten sonra kendimizi zor toparlamıştık, tek sorun bizi morga almamış ve hatta külleri verilmemişti?
Cenazesini özenle yapmıştık.
Her ne kadar zor atlatsakta atlatmıştık, seungmin psikologa gitmişti. Chandan hoşlanıyormuş...
İlk iki hafta hepimiz depresyondaydık. Changbin ve Jeongin 6 ay sonra sevgili olmuştu. Felix ve Hyunjin ise 3 ay sonra sevgili olmuştu.
Minho ile çok yakındık, her ne kadar o günden sonra gülmeye çalışsakta pek olmuyordu.
Jeongin bile her kötü olaydan sonra bizi güldürmeye çalışsada artık başarısız olduğunu fark edip yapmamaya karar vermişti.
O olaydan bir ay sonra Chanın mezarına gidip ona bir söz vermiştim ve şimdi o sözü tutma zamanıydı.
*Flashback*
*11 ay önce*Chanın mezarının önünde oturup ağlarken Minho kolumdan tutup beni kaldırmıştı.
"Sana söz veriyorum hyung... İntikamını alacağım, her ne kadar onu senin yanına getirmek istemesemde intikamımı en güzel şekilde alacağım."
Diğerleri sessizce birbirlerine sarılmış ağlarken Hannahın mezar taşına sarılmış bir şekilde uyuduğunu görünce gülümsedim.
Abisine çok bağlıydı.
Hannahın yanına gidip onu kucağıma alarak arabaya doğru götürmüştüm.
*Flashback End*
Planımız baskın yaparak Taehyun'u kaçırmak daha sonra işkence yaparak öldürmekti.
Ondan sonra Beomgyu kendi ayağı ile bize gelecekti.
(Sorgulamayın yanlışlıkla beomgyu baskın olan taraf yaptım, uykuluydum yazarken...)
Silahı arka cebime yerleştirerek odamdan çıkıp Hyunjin'in yanına gittim.
"Adamlar hazır mı?"
"Hazır."
"Peki, sen karşıdaki binanın terasına çık. Sana güveniyorum. Birşey olduğunda planı umursamadan öldür onları."
Başıyla onaylayınca Chan hyungun çerçevelettiğimiz fotoğrafına bakıp gülümsedim.
"Gidelim."
Minho yanıma gelip konuştuğunda onaylayarak yola çıktık.
Changbin şirkette seungmin avukatlık bürosunda Felix ise Seungminin yanındaydı.
Hızlıca arabaya binmiş ve Beomgyunun Taehyun için koydurtduğu birsürü korumalı evin önüne gelmiştik.
Arkamızdan birsürü araba gelmişti. Hızla inerek susturucu olan silahımı çıkarıp girişteki adamları vurmuştum.
Zar zor olsada içeri girmeyi başarmıştık, Taehyunun odasına çıkarak odasına girmiştik.
Şaşkınlıkla bize döndüğünde ona bir yumruk geçirip yakalarını tuttum.
"Hepsi senin yüzünden! Chan senin o aptal korkun yüzünden öldü!"
Sinirle Taehyuna vurup hıncımı çıkarıyordum, bayıldığında ise Minho yanıma gelip kolumdan tutarak odadan çıkarmıştı. Jeongin zorla Taehyunu taşıyıp getiriyordu.
Arabaya bindiğimizde ise hızla Hyunjin yanımıza gelip binmişti.
Minho son sürat eve sürerken sinirle dışarıyı izliyordum. Bir anda duyduğum şeyler ile duraksadım.
"Chan ölmedi..."
Taehyun bunu mırıldanıp susmuştu, hepimiz şaşkınlıkla ona dönerken Minho bir anda araba kullanmayı unutmuş gibiydi.
Tam ağaca çarpacağımız sırada direksiyonu çevirip kaza yapmamızı engelledim.
"Sikeyim, dikkatli sür şunu!"
Minhoyu azarlerken bir yandan arabayı sürüşünü izliyordum. Neyseki adam gibi sürmeyi başarabilmişti.
"Eminim, Chanın nabzına baktım. Atmıyordu... Bizi kandırmaya çalışıyor bence."
Derin bir nefes alarak geriye yaslandım.
"Mezarlığa sür."
"Ne?"
"Duydun işte sür mezarlığa!"
Beni onaylayarak Chanın olduğu mezarlığa sürmeye başladı. Seungmini arayarak kürek ve ona benzer aletler getirmesini söyledim.
Her zamanki gibi yasal olmayan şeyler yapacaktık.
O mezarı kazıp yıkacak ve gömdüğümüz kişinin Chan olduğuna emin olacaktım.
Mezarın önünde durduğumuzda hızla arabadan inip bize bakan Seunglix ikilisine baktım. Seungminin elindeki küreğin birisi Minho'ya uzatıp diğerini kendim aldım ve Jeongin'e sevgilisini aramasını söyledim.
Zorlada olsa mezarı kazıyorduk.
Yorulduğumuzda biraz dinlenmiştik, Changbin geldiğinde ise anlamsızca bize bakıyordu.
Felix peçete uzattığında alarak terlerimi silmiş daha sonra başka bir peçete isteyerek Minhonun terlerini silmiştim.
"Mezar kazmak ne!? Siz delirdiniz mi!?"
"Changbin, çocuk yaşıyor dedi. Yaşıyorsa mezar boştur yada başka birisi vardır içinde. Biliyorsun zaten külleri bize verilmedi. Ama illahaki Chan olduğunu belli eden birşey vardır."
"Şurada bir polis geçse varya hepimiz biteriz, cidden! Siz delirmişsiniz! O aptalın lafına uyup zaman mı kaybedeceğiz!?"
"En azından deneyip görecekler sevgilim, sen sinirlenme. İstersen şirketine gidelim, hm?"
Changbin başıyla onaylayarak Jeongin ile kendi arabasına binip gitmişti, o sırada ise biz kazmaya devam etmiştik.
Sürekli yer değiştirip kazıyorduk mezarı, en sonunda siyah poşete(?) ulaştığımızda Minhoyu tutmuştum.
Poşeti zar zor çıkarıp yavaşca yere yatırmıştı.
"Kim açma ister..?"
Minhonun sorusu ile seungmin el kaldırmıştı, Minho yanıma gelerek Seungmine yer açmıştı.
Seungmin Chanın cesedinin yanına giderek yavaşca fermuarı açmıştı.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All İn |Minsung
Fiksi PenggemarLee Minho, Suikastçı Han Jisung'u kaçırarak onunla anlaşma yapacağını sanar ve öylede yapar. Fakat Jisung onu kandırır ve bir kaç görüntü ile görüntüleri polise teslim ederek Lee Minho'dan şikayetçi olur. Lee Minho kolayca olaydan sıyrılmış ardından...