Burnum kanıyordu ve kanama durmuyordu, hastaneye gidelim diye ısrar etselerde izin vermemiştim.
Kaç tane peçete harcadım onu bile bilmiyorum!
Bir elimle burun kemerimi tutmuş diğer elimle ise gelen kanları silmiştim.
Başımı geriye atıp kanın durmasını bekliyordum, Minhoda yerleri paspaslıyordu.
Hyunjin gülmemek için o kıçını zor tutuyor gibiydi, burnumun kanaması bir dursun net bitti o.
Chan hyung peçeteleri toplayıp çöpe atıyordu, bendede ne kan varmış amk bir bitmedi.
Kan azar azar gelmeye başlayınca derin bir oh çekip burun kemerimi sıkmayı bıraktım.
Bir süre sonra tamamen kan durduğunda lavaboya gidip elimi yüzümü yıkamıştım, her yerim kan olmuştu resmen!
Lavabodan çıkarak Minhonun yanına gitmiş ve elindeki paspası almıştım.
"Hyunjin yüzünden bu durumdaydım, o temizleyecek!"
"Hayda! Ben mi dedim kapının önünde dur diye!?"
"Banane, temizleyeceksin!"
Hyunjin oflaya oflaya yanıma gelmiş ve elimdeki paspası almıştı, o yerleri güzelce(?) temizlerken bizde salona gitmiştik.
Felix hastanedeydi, yanında kimler vardı hiç bir fikrim yok.
"Felix'in yanında olmamız gerekmez mi? Neden gitmiyoruz?"
"Şimdilik yanında Changbin, Seungmin ve Hyunjin'i istedi ama malûm hyunjin burada."
"Yerleri temizleyeyim gideceğim yanına!"
Hyunjin'in taa oradan sohbetimize katılması ile gülmüştüm, salak çocuk.
Chan kahvaltı hazırlarken bende yardıma gitmiştim, Minhoda arkamdan gelmişti.
"Hyunjin'i tek göndermeyin, konuşa konuşa çocuğu öldürür bak."
Chan'ın nasihatı ile güldüm.
"Merak etme arkasından bizde gideceğiz, sen ne yapacaksın?"
"Bende geleceğim tabiki ama... Oradakiler ile konuşmalıyım."
"Kimler ile?"
Minhonun sorusu üzerine Chan arkasını dönerek tezgaha yaslandı.
"Onlar senin arkadaşların, farkındaysan şuan onlarla değil bizimle takılıyorsun. Bu nedenle aranız bozulabilir. Jeongin cidden onlarla iyi anlaşabildiyse bizimlede anlaşabilirler. 8 kişi olabiliriz bence..."
Chan hyung bayağı haklıydı, Minho bizle takılınca onlar üzülebilirdi.
"Peki Chan sen ne diyorsan öyle yap."
Diyip Chanı onaylamıştı.
"Yardım edilecek birşey var mı?"
Direkt konuşmaya atladığımda Chan onayladı.
"Masayı kursanız yeter."
Onu başımla onayladım ve Minhoyla birlikte masayı kurmaya başladık.
---
Chan hyungla Minho diğer arkadaşları ile konuşuyorlardı, Hyunjin ise benim mükemmel salaklıklarımı Felixle konuşup gülüyordu.
"Gülmeyin be! Hem ne güzel cilve yapmıştım, kabul etmemesi onun suçu."
"Adamın kocasının babası mafya çıkıp sonra seni kaçırması peki? Tanrım... Bize video gönderdiklerinde üzülüp ağlamamız gerekirken gülüyorduk. 'Sen nasıl damadıma yanaşırsın lan!' "
Diyerek adamı taklit etmişti, ama iyi dayak yemiştim he.
"Ondan sonra ise Jisung'a bir yumruk geçirdi uff! Öyle böyle değil, sülük gibi yapıştı yere!"
"Kim yapışmış yere bakalım?"
Minho hastane odasına girmiş arkasındanda Chan girmişti.
"Minhocum şimdi bu sincap tipli bi ara sokak arasında dayak yicekti, sonra işte adama cilve yapmış. Sonra bu adamın kocasının babası mafya çıkmış, o yanındaki adamlarda karısının babasının adamları işte tabi adamlarda bunu kocasına yetiştirmiş daha sonrasında babası kaçırdı bunu biz tabi ağlıyoruz falan. Bize Jisungtan video geldi açtık izliyoz, adam buna 'Sen nasıl damadıma yavşarsın lan!' diye vurdu. Jisungta löp diye düştü yere."
"Nefes alsaydın huncin?"
Jeonginde gülerek odaya girmişti.
"Devamını ben anlatıyım, tabi bu yere çakılınca Hyunjin gülme krizine girdi. Tabi Chan hyung sinirlendi falan işte gitti adamı aradı dediki 'Sen hayırdır lan!? Benim oğluma nasıl el kaldırırsın!?' dedi."
"Lan onu Chan mı dedi?"
"Evet Jisung hyung, neyse. Sonra adam dediki 'Senin o oğlunu alıp öyle bir s- hayatı kararır' dedi Sonra tabi olaya ben dahil oldum aldım Chanın elinden telefonu kız sesi çıkarıp konuştum. 'Lütfen oğluma zarar vermeyin, lütfen...' diye yalvardım sonra adam U dönüşü yaptı. Orasını eve gidince anlatcam. Neyse sonra adamın kocası içeri girdi bizde bunu telefondan duyuyoruz. Şey dedi; 'Lan puşt Jisung senin ne işin var?' dedi Jisungtan ses yok."
"Ne yapıyım amk senin o çıkardığın sese gülmemeye çalışıyordum."
"Ondan sonra biraz bekledik Jisung konuştu. 'Lan senin kocan olacak adamı sikiyim!' dedi orda telefon kapandı. Aradan bir gün geçti Jisunga pansuman yapmışlar falan eve getirmişler."
"Yeonjunun aq, puşt ya. Beni dövdürtmeye çalışmasaydı o zaman dayak yemicektim! Soobin'in de aq, babasına dediki; 'Hak etmiş bir iki tane daha çak.' yuh ama!"
Diyerek mızmızlanmıştım, Jeongin bana nasıl hâlâ bu kadar yakın davranıyordu?
"Jeongin sen bana aşık değil miydin?"
"Hyung, ben o şeyin heves olduğuna inandım. Hepinize küçük bir sır vereyim, başka birisine aşık oldum."
"Ekmeğimiz aşık olmuş?"
"Rhino hyung!"
Rhino ve Lino bizim eskiden kullandığımız bir lakaptı, iki lakabıda ben bulmuştum.
"Şu hastaneden bir kurtulalım, hepinize browni yapacağım."
"Okula getirdiğin brownileri sen mi yapıyordun lan?"
"Tabii, üstüne ise çikolata sosu ile 'Lee Felix' yazıyordum. Ordandamı anlamadın Jis?"
"Yio, abin sana özel yapıp üzerine yazıyordur sandım."
"Bende güzel yaparım da Felix'inki kadar mükemmel yapamam."
Aramızda minik bir sessizlik oluştuğunda odaya mükemmel bir şekilde giriş yapan Changbine güldük.
"Biri Lee Felix'in browni yapacağından mı bahsetti? Hani nerde!?"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All İn |Minsung
FanficLee Minho, Suikastçı Han Jisung'u kaçırarak onunla anlaşma yapacağını sanar ve öylede yapar. Fakat Jisung onu kandırır ve bir kaç görüntü ile görüntüleri polise teslim ederek Lee Minho'dan şikayetçi olur. Lee Minho kolayca olaydan sıyrılmış ardından...