Minhonun yaralarına pansuman yaparken Seungmin sırıtarak Jis'in kafasını okşuyordu.
Sincabın adını Minho koymuş, Jis... Bence güzel isim? Ve benden ilham almış.
Bana çekmiş, hırçın bir sincap o.
"Videosunu çekerken... çok eğlendim..."
Changbin güldüğü için konuşamıyordu, Jeongin ise onunla birlikte gülüyordu.
Hayır yani ne var benim Minhom Seungmini dövmeye kalkıştıysa ve sincaba yenildiyse?
"Arka-daşşaklar, lütfen sakin olun! Alt tarafı Minho küçücük bir sincaptan dayak yedi."
Minho, Hyunjine kötü bakışlar atarak tentürdiyotu eline almış biraz incelemişti.
Tam o sırada ise pansumanı bitirip rahatça koltuğa yayılmıştım.
"Niye inceliyorsun?"
"Deliğine acaba girermi diye düşüyordum, Hyunjin."
"Bana bile gird- dur ne?"
Hyunjin şaşkınlıkla Minhoya bakarken bu sefer gülen ben olmuşum, Changbin nefessiz kalıp öksürüyor Jeonginde hem bize gülüyor hemde Changbinin sırtına vuruyordu.
"KİM KİME NE SOKUYOR YİNE!?"
Chan bize mutfaktan seslenince Hyunjin sesini inceltip konuşmuştu.
"Yok birşey! Minho tentürdiyot sokuyorda bana!"
"HE! İY- DUR NE!?"
"Chan hyung bir sus amk! Changbinle Jeongin gülmekten kusucak şimdi!"
Diyerek Chanı uyardım, lanet olsun hayat. Ben bunları görecek ne yaşadım..?
Changbin tam söylediğim şeyden sonra yere kusmuştu, onun arkasındanda Jeongin kusmuştu.
Jeonginin kusma nedenini biliyorum, o kusmuk görmekten iğrenir ve kusardı.
Hızla ayağa kalkarak Changbinin arkasına geçtim. -merak etmeyin dayamıyorum.- changbinin saçlarını tek elimle yüzünden çekip sırtını ovaladım.
Aynı işlemi Minho, Jeongine yapıyordu.
Hyunjin ve Seungmin ise Jis ile uğraşıyordu, siklerinde değildi.
İkiside rahatladıktan sonra lavaboya göndermiştik.
"Ben temizlemem burayı!"
Diyerek miğdemi tutmuş ardından bir kaç adım gerilemiştim.
Chan elinde bez ve bir su dolu kap ile gelince yapacağı işlemi anlamış ve oradan Minho ile kaçmıştık.
Biliyorduk ne bok yiyeceğini.
Kusmuğu rahat bir şekilde temizleyip bizi tehdit edecekti puşt.
"Kurtulduk ya o bize yeter."
Diyerek rahat bir şekilde nefes aldım.
Bir süre bekledikten sonra ise minho ile salona gitmiştik.
Aramızda olmayan tek kişi Felixdi, bu yüzden biraz üzülüyordum. Herkes ikili takılırken Hyunjin koltuğa oturmuş bizimkileri izliyordu.
"Depresyonda mısın lan puşt?"
Diyerek Hyunjin'in yanına oturup ensesine vurdum, Minhoda hızla yanıma oturmuştu.
"Yok be... Sadece hepiniz tarafından satıldım."
"İyi yapmışız bence, hıh."
Diyerek önüme dönmüştüm, Zilin çalması ile acaba hangi düşmanım selam vermeye geldi diye gidip kapıyı açtım.
Tanrım! İlk defa düşmanım gelmedi! Ayrıca kim bana mektup yollamış olabilir ki?
"İyi günler, Han Jisung siz misiniz?"
"Evet, benim."
"Peki, bu posta sizin."
Uzattığı zarfı elime alıp teşekkür ederek postacıyı yollamış, içeri girmiştim.
Herkes elimdekine odaklanınca zarfı açmak zorunda kalmıştım, zarfı yavaşca -Birazdan annemi sikecekler.- açmaya başlamıştım.
"AÇ ARTIK ULAN!"
Changbin elimdeki zarfı alıp içinden pembe bir davetiye çıkarmıştı.
"Jay ve Jake... Bunlar kim amk?"
"Askerlik arkadaşım belki saane? Neyse, ver davetiyeyi bakam."
Diyerek Changbin'in elindeki davetiyeyi aldım, okuduğumda ağzım açık bir şekilde davetiyeye bakıyordum.
Vay piçıslar, evleniyorlar ve düğünleri yarın. Niye bu şimdi bize şimdi geliyor aq?
Hyunjin yanıma gelip davetiyeyi elimden aldığında oda benimle aynı durumdaydı.
"Lan birisi bizim okulun zorbası birisi ise okulun ineği aq, uyuma bak be!"
"Zıt kutuplar birbirini çeker, Hyunjin."
Diyerek göz devirmiştim, o sırada Minho sırıtmıştı.
"Bizde olduğu gibi mi?"
Herkes 'Ooo'larken şaşkınca Minhoya bakıyordum, bana yavşadı mı az önce?
"Jisung evin yanıyor."
"HANİ!?"
"Şaka yapmıştım, Chan..."
Seungmin ve Chan'ın arasındaki geçen konuşmayı siktir ederek Hyunjin'e döndüm.
"Olm onlar her zaman kavga etmiyor muydu len?"
"Kavga mı? Kavganın dibine vuruyorlardı aq. İkisininde ailesi zengin diye atılmıyorlardı."
"Ah be... Ama güzel kavga ediyorlardı, he!"
"Jisung, bu bahsettiğiniz kişiler kim?"
"Jay ve Jake"
Biraz düşünmüş daha sonra cevap vermişti.
"Şu Felix'in yani sizin okulda olan Mafya'nın çocukları mı?"
Tam konuşacaktım ki hyunjin atladı.
"Lan James bey Jayın babasımıydı!?"
Başımla hyunjin'i onayladım.
"Evet gerizekalı, sen ne sanıyordun?"
"Ben o adamın karısına 'of hatuna bak be!' dedim..."
"Oha hyung! Şaka yapıyorsun!?"
"Şaka değil Jeong, daha sonra başkasına diyormuş gibi yaptım. İyiki inandı."
Hepimiz rahat nefes alırken Chan hyung aynı ritimde bir kaç kere ellerini birbirine vurup dikkatimizi ona vermemizi sağladı.
"Peki! Bazılarımız onların kim olduğunu bilmesekte o düğüne gideceğiz! Yanınıza silah almayı unutmayın, Seungmin dışında."
"Niye ben almıyorum?"
"Çocukların babası mafya ya hani, avukat olduğunu bilip yanında silah taşırsan şüphelenirler."
Aklıma gelen soru ile duraksadım.
"La bu avukat? Nasıl bizimle böyle rahatça geziyor? Yani şuan işinin başında olması gerekirken bizimle geziyor?"
"Onun asistanı gibi birşeyi var, onun yerine kai bakıyor davalara. Önemli dava olduğunda gidiyor zaten."
Minhoyu onaylayarak Hyunjin'e döndüm.
"Sen gelecek misin düğüne?"
"Yok, şimdi Felix'im yanlız kalır üzülürüm."
"Kardeşim senin Felix'in değil! Sadece benim Felixim o!"
"Tamam be! Yemedik kardeşini. hıh!"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All İn |Minsung
FanfictionLee Minho, Suikastçı Han Jisung'u kaçırarak onunla anlaşma yapacağını sanar ve öylede yapar. Fakat Jisung onu kandırır ve bir kaç görüntü ile görüntüleri polise teslim ederek Lee Minho'dan şikayetçi olur. Lee Minho kolayca olaydan sıyrılmış ardından...