"Ölsemde Hyunjin'i o lavaboya ben kilitlemem!"
Minho sinirlice telefonu kapatmış ve cebinden parfüm şişesindeki kolonyayı çıkartarak yere dökmeye başlamıştı, daha sonrasında ise çakmakla kolonyayı döktüğü yeri ateşe vermişti.
"Tanrım... Onlara ihanet etmekten nefret ediyorum!"
Minho hem ağlıyor hemde sinirlice bir yere gidiyordu, Beomgyu eli ile başka bir görüntüyü işaret edince dikkatimizi oraya verdik.
Hyunjin lavaboya gidiyordu, arkasından ise siyah giyinimli Minho ile alakası olmayan biri kapıyı kilitliyordu.
Hyunjin'in bağırışlarını duyuyordum, yardım istiyordu.
Aslında yanında kesici alet olsaydı kapıyı açabilirdi ama olmadığı için açamıyordu.
Çok iyi hatırlıyorum, o bara çakı dahil kesici alet almadan gitmiştik. Sadece silah götürmüştük.
Hyunjin'in silahı boş olacakki kapı kilidinede sıkmamıştı, yine aynı siyah görünümlü kişi geldiğinde yumruğumu sıkmıştım.
Adam kapı dahil her yere benzin döküyor ve gülerek orayı ateşe veriyordu.
"Kapat şunu!"
Diyerek bağırmıştım, Minhonun gözleri dolduğu o kadar belliydi ki...
"Ah bekleyin! Birşey daha var, sadece iki dakikacık bekleyin."
Beomgyu flaşı çıkararak masanın üstündeki ona ait olan laptopa taktı ve bir ses kaydı açtı.
Yine ne var baba?"
"Bana bir kaç haber geldi, arkadaşların bizim bara sızıp baskın yapacakmış?"
"Hayır, yok öyle birşey!"
"Bana yalan söyleme Minho! Eğer dediklerimi bir bir yapmazsan sadece şirketin bodrumunda olan Felixi değil o arkadaşlarınıda öldürürüm!"
N-ne?"
"Duydun işte! Felix kaçmadı, günlerdir onu bodrumda tutuyorum. Aç susuz bir şekilde seçimini bekliyor."
"Sen... Sen iğrenç birisin baba... Ne istiyor-"
"Kapat şunu! Flaşı çalan sendin öyle değil mi!? Sırf Jisungla aram düzelmesin diye!"
Minho bağırdığında Beomgyu ses kaydını durdurup gülmüştü.
"İkinizin bir araya gelmesi sevgilim Taehyun ile bir araya gelmemi engelliyordu."
"Neden? Biz o zamanlar Taehyunu tanımıyorduk bile!"
Aniden Beomgyuya patlamıştım, Minho'ya böyle davranması sinirimi bozmuştu.
"O zamanlar her zaman isimleriniz hep haberlere çıkıyordu ve Taehyunda sizden korkuyordu. İkiniz birleşince neler olduğunu görmüştük o yüzden sadece o değil bütün halk korkuyordu."
Eliyle flaşı işaret ederek konuşmaya devam etti.
"O flaşı almasaydım sizin aranız düzelecekti, Taehyun sizinle düşman olduğumu öğrenince kolayca beni öldürebilirsiniz diye korktu ve beni terk etti, edecekti."
Derin bir iç çekti.
"İkinizin düşman olması ile sadece benimle değil diğer düşmanlarınız ilede uğraşmadınız, buda işime geldi ve kendimi geliştirdim. Taehyun artık rahatça benimle yaşayabiliyor... du."
"Sende şu aptal flaşı kullanarak tekrar bizi ayırmaya çalıştın ama yanlış yaptın. Çünkü kamera kayıtları Minhoyu haklı gösteriyor, ses kaydını dinlediğimize göre ise Felix ve bizimle tehdit ediliyor. Onu affetmemiz normal."
Beomgyu sinirle dişlerini sıkmıştı, pezevenk hem sevdiği adam için bizi ayırıyor hemde marifetmiş gibi anlatıyor.
"Hop hop hop!"
Hyunjin ve Minhonun sonradan çağırdığı ekibi içeri dalarak girmişti, bu çocuk ne ara geldi lan?
"Güvenlik sistemi uygulamasından bildirim geldi bende direkt uçtum- Lan beomgyu!?"
"Ah, Hyunjin sanada selam."
"Bu çocuk niye evde lan!?"
"Hyunjin az sakin ol, kendiside zaten siktir olup gidecekti."
Diyerek Beomgyuya kötü bakışlar attım, ayağa kalkıp evden çıkarken flaşı bize atmış ve göz kırpmıştı.
"Yanlış yazmışsın, 143 cinayet işlemedim değil. 1143 cinayet işledim."
Gülerek evden çıktığında Minho'ya döndüm, elindeki flaşı izliyordu.
Flaşı elinden alarak masanın üstündeki kağıtları alıp gizli bölmeye doğru ilerledim.
Güvenlik sistemini tamamen kapatmakla uğraşmak istemediğim için el izimi okutup kapının açılmasını izledim.
Kapı açıldığında içeri girerek kağıtları eski yerine koymuş ve kenardaki kasaya doğru giderek şifresini girip açmıştım.
Flaşı içine koyarak kasayı kapatmış ve odadan çıkmıştım, el izimi okutup kapının kapandığına emin olarak yukarı kata çıkmıştım.
Salonda Jeongin onlara birşeyler anlatarak güldürmeye çalışıyordu.
Tabiki bizim salaklarda gülüyordu.
"İşte sonra adam beni aradı ve dediki 'Güzelim buluşmak ister misin?' bende kabul ettim. Buluşacağımız yere geldiğimizde adam beni görünce şoka girdi bende kız sesi çıkarmaya devam ederek 'Ah~ siz benimle buluşmak isteyen kişi misiniz?' dedim adam itiraz ederek gitti."
"Salak bide benim bebiş kuzenim ile birlikte gitti..."
Hyunjin isyan ederek konuşunca Jeongin göz devirmişti.
"Tamam en mal sizsiniz anladık."
Diyerek ortama katılmış ve kendimi Minhonun yanındaki boşluğa bırakmıştım.
Minho korkmuş olacak ki belimden tutmuştu!
Minhoyla bakışırken fotoğraf çekme sesi gelince oraya döndük, Seungmin Changbin ile fotoğrafımızı çekmişti.
"Siktim seni..."
"Jis yardım et! Sahibini sikiyorlar!"
Seungminin anırması ile nerden geldiğini bilmediğim sincap Minhonun üstüne atlamıştı.
Benim tek takıldığım yer 'Jis' kısmı olmuştu.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All İn |Minsung
FanfictionLee Minho, Suikastçı Han Jisung'u kaçırarak onunla anlaşma yapacağını sanar ve öylede yapar. Fakat Jisung onu kandırır ve bir kaç görüntü ile görüntüleri polise teslim ederek Lee Minho'dan şikayetçi olur. Lee Minho kolayca olaydan sıyrılmış ardından...