24 ~Final~

99 6 10
                                    

"Ne bakıyon öyle şizofren?"

"Sanane otistik."

"Dayak istiyon, sana gönderdiğim o 8 Milyon wonu geri alırım."

"Ne!? Para mı gönderdin!? Şakaydı yaw, ben hiç sana öyle bakar mıyım?"

Para göz oç.

"Eğer donunu indirirsen 2 milyon won daha verebilirim."

"Yok, daşşamı görmek için çok küçüksünüz."

"6-7 ay var büyümeme, şimdi göstersen ölcen mi?"

"Siktir git Minho'nunkine bak! Seni Felix'ime dicem!"

"Şak-"

"Felix aşkım! Sevgilinin taşşaklarını görmek isteyen bir sincap var gelir misin!?"

Hyunjin Felix'e seslenince hızla kalkıp Hyunjin'in üstüne atlamış daha sonra elimde ağzını kapatmıştım.

Minho neden böyle konulara karışmıyor diye sorulucak olursa, çok önceden arkadaş olduğumuz ve eskidende hep böyle yaptığımız için alışık. Bu yüzden birşey demiyor.

"Yok birşey sen işine dön Felix!"

Alt tarafı bir su getircekti, mastürbasyon mu çekiyor acaba?

(İftardan sonra yaziom ehehe😎🤭)

Hyunjin'in kucağından kalkıp kulağına yaklaşmıştım.

"Git bak kocan mutfakta ne yapıyor diye, hadi!"

Hyunjin giderken havalı bir şekilde saçlarımı geriye doğru atarak Minhonun yanına gitmiş daha sonrasında kucağına oturmuştum.

Başımı göğsüne yaslayarak rahat bir pozisyona geçmiştim, Felix elinde rengi çok azıcık sarımsı olan su(?) ile gelmişti.

Minho'ya uzatınca Minho tik tik Felix'e bakıyordu, Minho yerine suyu alıp koklamıştım. Bunlar salaklar, şimdi gidip içine deterjan falan dökmüşlerdir aman.

Burnuma gelen sabun kokusu ile sabunlu suyu Felix'in üzerine döktüm.

"Abi düşmanı seni, git şimdi üstünü değiştir. Abine saygı göstermen gerektiğini öğren."

Felix yalandan hüzünle odasına çıkarken hyunjinde kuyruk gibi arkasından gitmişti.

Dün hyunjin'in doğum günü olduğu için bayağı yorulmuştuk, bu yüzden herkes izinliydi.

"Lunaparka gidelim mi?"

Seungminin sorusu üzerine ben, Chan, Minho, Jeongin iğrenircesine ona döndük.

"Ne? Kötü birşey mi dedim?"

Biraz durduktan sonra aklına gelen şey ile gülmüştü.

"Tamam tamam, gitmeyiz."

Kötü anılarımız = Lunapark

"Aquaparka gitsek nasıl olur?"

"Aslında olabilir."

Diyerek Seungmini onayladım.

"Peki o zaman, hazırlanıp gidelim."

---

"Burası çok yüksek kayamam ben!"

"Ah hadi ama Minho, iki kişilik zaten ikimiz olacağız korkma ve bana güven olur mu?"

Elimi tutmuş etrafına bakmamaya çalışarak sadece elimize bakıyordu.

"Korkarsan eğer elimi sıkabilirsin, benim için sorun değil."

Yanağına küçük bir buse kondurmuştum, daha sonrasında ikili olan simidi kaydırağın başına koyup binmiştik.

Etraf gözükmediği için Minho azda olsa rahatlamıştı.

Arkadan Hyunjin bizi itmiş daha sonrasında Felix ile kendisi simide binmişti.

Uca geldiğimizde simitden inerek Minhonun kolundan tutup yavaşca kaldırmıştım.

Hyunjinlerin geldiğini fark edince ise hızla Minho'yu kendime çekmiştim, ayağım kaydığı için havuza düşmüştük.

Yüzeye çıktığımızda gülerek havuzdanda çıkmıştık.

"Cidden kaymak çok güzel ama... Yükseklik korkum olduğundan dolayı böyle yerlere imkansız bir olasılıkla gelebiliyorum."

"Lunaparkada zaten bizim zorumuz ile gelmiş daha sonra korkudan bayılıp hastanelik olmuştun."

Ensemi kaşıyarak konuştuğumda kıkırdamıştı.

"Biraz dolaşmaya ne dersin?"

Başımla onu onaylayarak diğerlerine haber vermiş soyunma odasına gitmiştik.

Oradaki duşakabinlerden birisinde -birlikte- duş almış daha sonrasında kıyafetlerimizi giyerek eşyalarımızı almıştık.

"Cidden bugün yükseklik korkumu saymazsak eğer çok eğlendim."

"Ben zaten senin yanındayken eğleniyorum, Rhino."

Gülümseyerek elimi tutmuş ardından dudaklarına doğru götürerek elimin tersine küçük bir öpücük kondurmuştu.

"Çok centilmensiniz beyefendi, şimdide bu küçük sincaba öpücük verir misiniz?"

Diyerek diğer elimde dudağımı işaret ettim.

Gülümseyerek dudaklarıma yaklaşmış ve beklemediğim an dudaklarıma yapışmıştı.

Tam güzel bir an yaşıyoruz derken gelen gerizekalı ile ayrılmak zorunda kalmıştık.

"A... Şey... Hyung telefonunu unutmuşsun."

Felix Minhonun telefonunu verirken elimde anlıma vurmuştum, ciddi ciddi tamda güzel anımızı bozmuştu.

Lee Felix.

Umarım rüyanda seni siktiğimi görürsün.

Minho telefonunu cebine koyup Felix'i yolladığına elini tutarak ilerlemeye başlamıştım.

O da benimle ilerlerken arada gözyüzüne bakıyor sonra ise başka tarafa dönüyordu.

Elimi bırakınca ona dönmüştüm.

"Birşey mi oldu sevgilim?"

"Jisung, birşey sorucam. Neden şimdi sorduğumu bilmiyorum ama... Yanlızken sormak istedim."

"Peki, sorabilirsin."

"Beni ne zaman sevmiştin? Ne zaman duygu beslemeye başlamıştın?"

"Babanın barını aleve vermediğinden 1 yıl önce, senden hoşlandığımı yavaş yavaş fark etmeye başlamıştım. Bar olayından sonra senden vazgeçmeye çalıştım ama olmayınca kalbimi kilitledim resmen, sadece mantığım ile haraket ettim. Ondan sonra işte biz tekrar bir araya gelince kalbimin kilidi kırıldı. Yani sana hiçbir zaman ağır bir nefret duygusu beslememiştim. Seni çok seviyorum Minho. Peki, beni ne zaman sevmeyi bırakırsın?"

"İncir ağaçları çiçek açınca seni sevmeyi bırakacağım sevgilim."

"İncir ağaçları götüne girsin sevgilim."

"Yah! Jisung!"

"Tamam tamam, şakaydı."

Son

Neden böyle bir son yaptığımı kimse sorgulamasın yoksa o kişinin evine gelirim.

Ramazan ayı bitince özel bölüm gelir/gelebilir.

Bu arada Chan ve Seungmin sevgili ama bunlar mal olduğu için anlamıyor, özel bölüm geldiğinde görürsünüz.

All İn |MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin