18. Bölüm

6 3 3
                                    

Yeni bölüm sizlerle keyifli okumalar;)
.
.
.

Tugay'ın bakışları her şeyi anlatıyordu. Hastaneden çıkmak için hızlı adımlarla yürürken Tugay arkamdan geldi. Kolumu tutup kendisine çevirdiğinde ona döndüm. Çok öfkeliydim. O adamı öldürmeden dinmeyecek bir öfkeydi bu. Tugay eliyle yüzümü avuçladığında "Güzelim sakın olur musun? Çok ofkelisin. Önce bir sakinleş." Gözlerine baktığımda "Benden sakin olmamı bekleme. O benim yüzümden bu halde." Arkamı dönüp gidecek iken Tugay tekrardan kolumu tuttu.

"Hayır izin vermiyorum. Önce sakinleşeceksin sonra bir plan yapacağız. Ama şimdi sırası değil önce o bir iyileşsin." Söyledikleri ne kadar mantıklı olsa da o adam birer an önce ölmeliydi. Kafamı olmaz anlamında salladım. "Hayır o bu halde iken o adam rahat bir şekilde oturamaz." Yine yüzümü avuçladı.

"Bende hoşnut değilim rahat bir şekilde durmasından ama şuan öfkeyle kalkarsak zararla otururuz." Dudaklarıma minik bir öpücük bırakıp "Tamam mı?" Derin bir nefes alıp "tamam." Elimi tutup "Hadi içeriye geri girelim onların yanında olmalıyız." Geri yoğun bakımın önüne geldik.

Tugay kulağıma fısıldayarak "Şimdilik bunu yapanın baban olduğunu kimseye söyleme." Kafamı salladım. Camın önüne geldim ve Sareye baktım. Öylece uzanıyordu. Allah'ım nolur ona birşey olmasın nolur. Nolur iyileşsin. Bir anda içerideki makine ötmeye başladığında ne olduğunu anlayamadım. Değerleri düşüyordu. Geriye dönüp "Hemşire!" Diye bağırdım.

Hepsi ayaklanarak yanıma geldiler. Nurşen teyze tekrardan ağlamaya başladığında Behzat amca onu tutmaya çalıştı. Deniz "Hemşire, hemşire!" Diye bağırırken hemşireler koşturarak buraya geldi. Hemen içeriye girdiler. Gözlerimden yaşlar akarken yaslanacak bir yer aradım. Tugay arkamda belirdiğinde sırtımı ona yasladım. Elini tutarak "Nolur ona birşey olmazsın nolur Allah'ım." Deniz "Sare Sare beni bırakma!" Diye bağırırken yüreğim sızladı.

Hemşireler apar topar onu odadan çıkarıp ameliyata alacaklarını söylediler. Peşlerinden ameliyathanenin önüne geldik. Deniz ve Nurşen teyze sinir krizi geçirdiği için onlara sakinleştirici vurdular. Yere çökmüş, ellerimi ensemde birleştirmiş ve başımı yere eğmiştim.

Beklemek. Bir dakikanın bir saat gibi geldiği an. Deniz sandalyeye oturmuş boş boş yeri izliyordu. Tugay ise benim yanıma çökmüştü. Geçen 2 saatin ardından doktor çıktı. Hepimiz yanına giderek "Nasıl durumu iyi mi?" Derin bir nefes aldı. "Hastayı kurtardık. Ama kurşun kasık bölgesine zarar vermisti. Önceki ameliyatta bir sorun gözükmüyordu ama kanaması olmuş. Üzgünüm rahmini almak zorunda kaldık." Nurşen hanım daha fazla dayanamadığı için bayılmıştı.

Doktor ona bakarken Deniz hala aynı yerinde duruyordu. Gözyaşlarım akmaya devam ederken "Deniz bir tepki vermeyecek mısın?" Yüzünü kaldırıp bana baktı. "O, o en çok anne olmak istiyordu. Mine onun hayalini elinden aldılar o anne olmak istiyordu. Mine ne yapacağım ben ne yapacağım uyandığında ne diyeceğim. Anne olamayacak." Sinirle arkasını dönüp duvarı yumruklamaya başladı.

Tugay onu tutmaya çalışırken "Abicim ben ne yapacağım sık kafama sık ben bununla nasıl yaşayacağım." Tugay onu sıkıca tuttu. Deniz çırpınmaya çalıştı. Ama Tugay bırakmadı. Hemşireler Nurşen teyzeye bakarken Derin yere çökmüş ve öylece ağlıyordu. Atlas onun yanında sakinleştirmeye çalışıyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde öylece bekliyorduk. Herkes biraz daha sakindi. Deniz aniden ayağa kalktı. Tugay "Nereye ?" Kafasını salladı. "Ben burada böyle hiçbir şey yapmadan duramam. Gidip kimin yaptığını bulacağım." Tugay onu durdurarak "Bulacağız, önce Sare iyileşsin." Deniz kafasını salladı. Behzat amca Deniz'in yanına gelip "konuşalım mı evlat?" Deniz onunla gitti.

İntikam Anlaşması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin