Işıltısız Bir Nesne..

165 29 4
                                    

"Peki anne.."
İnce parmakları bardağa dolandı.Bir kaç yudum suyu sessizce boğazına gönderirken kadından duyduğu sorunun endişesiyle bardağı dolgun dudaklarının üstünden çekti ve hızla atıldı"Ah..hayır bir sorun yok.."

Artık konuşmanın sonuna gelmesi gerekiyordu.Bu sorular sorulmaya devam ederse çok şey ifşa olacak gibiydi.Kadını rahatlatmak ve konuşmayı bitirmek adına derin bir nefes aldı ve ekledi"pekala kısa zamanda gelmeye çalışacağım.." beraberinde yüzünde güzel bir tebessüm açtı "seni seviyorum"

Karşı tarafın da veda cümleleri bittiğinde telefonu yorgunca kulağından indirdi ve bir kenara koydu.

Noodle yeterince haşlanmış gibi duruyordu.

Oturduğu yerde kaseyi önüne çekti ve gözleri istemsizce evin içinde gezindi.

Ailesine durumunu anlatamıyordu bile.
Durumu kötüydü..

Hem de o kadar kötüydü ki şu an elektrikleri olmadığı için masasının üstüyle beraber her köşeye birer mum dikmişti.Ve yalnızca bu kadar ışıkla idare etmeye çalışıyordu.
Ailesinin bundan haberi olmamalıydı.

Onları endişelendirmek,üzmek istemiyordu.Kendi başına halletmeye çalışacaktı.

Annesine yakın zamanda döneceğine dair söz vermişti.Ama daha doğru düzgün bir iş bile bulamamıştı ki?!

Ailesi,şu an oğulları Jimin'in Seul'da stajerlik yaptığını sanıyordu.Tıp bitirmiş biri olarak yapması gereken de buydu zaten.
Ama hayat her zaman insanın kendi çizdiği rotadan ilerlemiyordu.

Bu eski binada daha ne kadar geçinebilirdi onu da bilmiyordu henüz.Derin bir iç çekti ve masadan çubuklarını alıp kaseye daldırdı.Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.Ailesine yalan söylemek vicdanını sızlatsa da onlara gerçeği de anlatamazdı.

Jimin her zaman onların gözdesi olmuştu.En güzel,en vefalı, en gurur duydukları oğullarıydı.Onlar heyecanla büyük oğullarından güzel ve başarılı haberler bekliyorken onları hayal kırıklığına uğratmak kesinlikle istediği son şey bile olamazdı.Kardeşleri bile onun izindeydi.Hayranlardı abilerine.Ama Jimin'den başka kimse o ailede ebeveynlerinin yüzünü güldürememişti.Sadece başarı değil,huy, davranış konusunda da aynıydı.

Jimin'e o evde ayrımcalık yapıldığı inkar edilemezdi.Çok güzel bir karaktere,kalbe sahipti çünkü.

Sadece ailesi değil bu sebeple çevredeki herkesin ayrımcalık tanıyacak kadar çok sevdiği bir adamdı.

Büyüklerine saygıda asla kusur etmemişti.Eğer ona "ömrün boyunca tek bir hareket yapacaksın başka hareket yapmaya iznin olmayacak ve o hareket ile yaşayacaksın" denseydi "saygı için eğilmek" derdi muhtemelen.Öyle vefalı biriydi de.

O güzel kalbi kendisi kötüyken sırf çevresindekilere üzmemek için asılmazdı bile.İçi cayır cayır yansa da yüzünde mükemmel bir tebessümle çevresindeki herkesin kalbini okşardı.

Ama iş,kendine saygıya gelince...
Sadece haketmediğini düşünür kaçardı.

Ellerini kaldırıp sarı tutamlarına daldırdı ve dirseğini masaya yasladı.Bu düşünceler aklında dolaştıkça bir şeyler yeme isteği de anında yok oluyordu.Çubuklarını tabağına gereksizce daldırıp çıkarırken aniden çalan zil sesiyle irkildi.

Bu saatte kim gelmiş olabilirdi ki? Kira için olabilir miydi?! Lanet olsun bu adam neden laftan anlamıyordu?! Daha yeni ödemişti kirasını işte hala derdi neydi?!

Şu barmenlikten başka güzel bir iş bulabildiği ilk an çıkacaktı bu lanet binadan.O herif Jimin'in tek ve savunmasız oluşunu kullanıp kira bahanesiyle sürekli olarak para istiyordu.Hiçbir kirasını geciktirmemesine rağmen sanki hiç vermemiş gibi ayda üç dört defa kira alıyordu.Ve bu iğrenç durum karşısında hiçbir şey yapamıyordu zavallı çocuk.

JEONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin