Savaştım

127 22 12
                                    

2014

Uzun kavak ağaçları gökyüzüne uzanıyor, hafif esen yel yapraklarını nazikçe uçuruyor ve kuru toprağa karıştırıyordu.
Aynı toprak üstünden geçen arabayla havalandı ve yoğun bir toz dumanı karıştırdı atmosfere.

Bu sırada tekerlekler arabanın içinde çalan şarkının yumuşak tınısına tezat hızla ilerliyordu ağaçların iki yanını sardığı bu ıssız yolda.

İri kemikli eller ise şarkının notalarına uyumla bulunduğu direksiyonda sakin bir ritim tutuyordu.

Gözleri ıssız sokakta dolaşırken bir yandan ince dudaklarını kemiriyor bir yandan şarkının tadını çıkarıyordu ki aniden gözüne çarpan şeyle ritim tutan parmakları durdu dudaklarını bilinçsizce dişlerinin arasından serbest bıraktı.

Beyaz ten, aynı teni şekillendiren iri kaslar sallanan göğüsleriyle birlikte ona doğru koşuyor gibiydi.
Spor yapmaya gelen gençlerden biri olmalıydı. Sıklıkla hepsi bu yolu tercih ederdi. Buraya bu yüzden geldiğini de inkar edemezdi tabii..

Evine gelen -daha doğrusu geldiğini sandığı- kıvırcıktan daha yakışıklı bir görünümü vardı bu adamın.
Uzun saçları omzunun hemen üstünde bütüyor terden hafif nemlendiği için kaslarına ıslak damlalar armağan ediyordu.

O, ağzının suyunu akıtarak izlediği bu mükemmel vücutta kaybolurken aynı vücudun parçası olan kolların kendisini durdurmak için kalktığını algılayamamış, bilinci toparlandığı anda hemen arabayı durdurmuştu.

Bunu yapmak için biraz geç kalmış olmalıydı ki iri bedeni epey arkasında bırakmıştı. Genç çocuk koşar adımlarla ona yaklaşırken dikiz aynasından gelişini bekliyor ve görüşmeye hazırlanmak için camını indiriyordu.

"Selam dostum" dedi genç nefes nefese kalmış bir şekilde başını açılan camdan içeri soktuğunda "selam" diye karşılık vermişti o da.

"Bukhansan parkında bir konser var, beni oraya kadar bırakır mısın?"

Derin bir nefes aldı. Yüzüne nazik bir tebessüm ekleyerek "olabilir" dedi sakince "Ne konseri?"

"Pegasusu bilir misin? Arkadaşlarla orada buluşacağız. Büyük bir Bruce Fulper hayranıyım!"

Anlatırken kendini o derece kaptırmıştı ki uzun saçları iki yanında sallanıyor iri göğüsleri ile birlikte dövmeliye ne kadar iştah verici bir manzara sunduğundan habersiz renkli gözlerini iri gözlere dikerek konuşmaya devam ediyordu.
"Konseri duyunca 'sikerler, otostop çekerim' dedim!"

Cümleleri bittiğinde bu samimi tavırlarına içi kıpırdanıyordu gözlüklünün. "İyi" dedi yüzündeki gülümsemeyi saklayamadan, onunla daha fazlasını istiyordu. Gay olup olmadığını henüz bilmiyordu, sadece kaslı erkeklere duyduğu ilginin sebebini buna bağlıyor ve şimdi de karşısına çıkan bu fırsatı değerlendirmek istiyordu. O adamla bir şeyler yaşamak istediğini inkar edemiyordu.
"Kaçta orada olman gerek?"

"Konser 19:30'da"

Duyduğu cümleler az zamanları olduğu gerçeğini yüzüne vururken arabada yeterince vakit geçiremeyeceklerini düşündü.
O halde ne yapacaktı?
Dudaklarındaki tebessüm söndü ve iri gözleri bir süre zeminde gezindi.

Hafif esen yelin kıpırdattığı ağaçlardaki hışırtı ve bir kaç kuş cıvıltısı haricinde bir ses yoktu.

Derin bir iç çekti. Dudaklarını aralamak istedi ama sonra hemen bundan vazgeçerek geri kapattı ve renkli gözlere dikti galaksilerini "şöyle yapalım mı?.."
Gözleri bir süre tekrar çevrede gezinirken sertçe yutkundu "Bir iki bira içmek için eve gitmek üzereydim, benimle gelmeye ne dersin?"

JEONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin