Bunları Yansıtıyorum

181 27 25
                                        


1996
Kore,Busan

Şiddetle yağan kar,defalarca sileceğin üstünden geçtiği camı tekrardan ıslatırken şehri kaplayan sessizlik beraberinde oluşan sise arkadaşlık yapıyor gibi bir uyuma sahipti.

Jeon,kafasındaki şapkayı düzeltirken gözlükleri bulunduğu külüstür arabanın neminden olacak ki buğulanıp duruyordu.

Direksiyonda karla kaplanmış yolun inadına sıkıca doladığı parmakları yarım siyah eldivenlerle ısınıyor bu da arabadaki rahatlık seviyesini bir tık arttırıyordu.

Yoğun sis ve kar şehrin ışıkları altında tüm görüşünü saklasa da bir anlık gördüğü şeyle hızını yavaşlattı.

Geri vitese verirken gözleri dikiz aynasından arkasını kontrol ediyordu.

Evet..Gördüğü şeyde yanılmamıştı.
Telefon kulübesinin hemen altındaki bir bankta beyaz elbiseli bir kadın,uzun sarı saçları omuzlarına dökülmüş,bu soğuğun sebep olduğu titreyen bedenini kollarıyla sarmalamış,boşluğa bakıyordu.

Bu yerin evine yakın olması ya da giydiği elbise ile pek alakası yoktu aslında.Karısını tanıması için bunlara ihtiyacı kalmamıştı artık.

Derin bir nefes verip arabadan dışarı çıktı
"Jia?!"

Ama boşukta kaybolmuş gözler ona değmiyordu bile.Yüzü soğuktan kireç gibi olmuş,
vücudu,ince kısa kollu bu beyaz elbisenin içinde transa girmiş gibi titriyordu.

2024

"Bay Jeon,bakın bu anlattığınız şeyler bizim için önemli detaylar.Anladığım kadarıyla eşinizin oğlunuza hamileyken bile ilaç kullandığını söylüyorsunuz..?"

İhtiyar adam,dolan gözlerini genç memura kaldırdı,içi cayır cayır yanarken yaşadığı bu şeylerin Jia denen karının hatası olduğu gerçeğini dudaklarından birbir döküyor ve bu gerçek kendi yüzüne de tokat gibi çarpıyordu.

"Peki eşiniz ne tür ilaçlar kullanırdı?"
"Her şey.."
Yaşlı adam kaşlarını çattı,geçmiş bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken sinirle kükredi.
"antidepresan,melatonin,aklınıza gelebilecek her şey..O lanet zihnini uyuşturması yeterdi ona!"
Söylediği kelimeler iki memurun bakışmaları ile birleşip kendi algılarını dürterken titreyen çatallı sesi ile ekledi
"Bunun oğlumla ne alakası var?"

"Dinleyin Bay Jeon..Oğlunuzda bazı hastalıklar tespit edildi.."

Yaşlı adam duyduğu şeyleri anlamlandıramazken önüne konan dosyayla terleyen buruşuk ellerini pantolonuna sildi.Bu sırada oğlunun kendisine çeken keskin hareleri dosyadan kalkıp iki çift gözle buluştu.

İkisi de sabırla ihtiyarın dosyayı açmasını bekliyordu.

Buruşuk elleri ile masanın üstüne bıraktığı gözlüğünü aldı,camlarına sıcak nefesini üfleyip cebindeki mendille temizledikten sonra tekrar gözlerine yerleştirdi.

Dosya kapağı titreyen elleriyle buluştuğunda nazikçe aralandı ve oğluna ait bir kaç hastalık raporu görüş açısına girip algılarını gıdıkladı.

Bu..Nasıl mümkün olabilirdi?..

Lanet olsun! Bunca yıl nasıl farketmemişti?!..

×××

2014

"Dağınıklığın kusuruna bakma"

Yarı çıplak beden evden içeri adımlarken konuşmuştu gözlüklü genç.

Kapıyı nazikçe kapatıp cevabını görmek için başını çevirdiğinde tatlı bir tebessüm kazanarak o da içeri adımladı.

"İçki falan ister misin?Bira vereyim mi?"

"Evet,harika olur"

İri gözler baştan aşağı beyaz tende gezindi.Bu gezinti sertleşmiş karın kaslarında durakladığında içinde kabaran iştahı nefesini kesmiş, dili aynı iştahla ince dudaklarının üstünde turlamıştı.

Bu uarı çıplak bedenin farkında olduğu bir şey olmamış olacaktı ki nazikçe içeri doğru adımlamaya başlayan bedeni takip ediyordu şimdi.

"Evde birilerinin olması güzel,yani.."
Jungkook,buz dolabının önüne geldiğinde içinden iki bira şişesi çıkarırken ekledi.
"Bunca zamandır tek başınaydım"

"Öyle mi?"

Şişelerin açacak sayesinde açılma sesi evi doldururken kıvırcık olan yerinde hafifçe kıpırdandı.

"Evet."dövmeli parmakları bir şişenin kapağını açtığında sertçe bir kenara fırlattı ardından elindeki diğer şişeye yöneldi "babamdan hiç haber almadım"
Adımları çıplak bedene doğru ilerlerken açtığı bir kapağı da umursamazca kenara fırlattı.
"Annem de iki haftalığına gidiyorum dedi,ama o da.."
Şimdi aralarındaki tüm mesafe azalmış tam karşısına dikilerek açtığı şişelerden birini ona uzatmıştı.Gözleri boşluğa daldı,bakışları devamını getiremediği sözlerin arasında sakinlikle kayboldu
"...üç ay önceydi"
Bakışları tekrar boşluğa daldı ve gözleri hatırlamak istemediği geçmişin detaylarında gezindi.
"O şimdi nerede bilmiyorum.."

Gencin gözlerindeki heyecan soldu,üzüntü irislerini örterken derin bir nefes aldı
"Zormuş be dostum"

Gözlüklü olan tekrar dudaklarını suskunluğa araladı ve bakışları hiçliğe doğru yolculuğa çıktı.
"Evet.."ince dudaklarının kenarı yavaşça yukarı kıvrıldı ve çıplak bedene doğru sakince ilerlerken nefeslerinin sesi yavaşladı.
"Ama sen burdasın artık"

×××
2023

"Jungkook!"

Çatallı ses dövmelinin kulaklarına ulaştığında elinde beceriksizce tuttuğu çiçeklerle birlikte sese doğru döndü.

Yaşlı kadın irisleri nefretle parıldarken kapı eşiğinden ayrılıp iri gözlerin görüş açısına girdi
"O çok masum.."dedi Acımasız bir hiçlik ve ifadesizlikte kaybolan gözlerin ardındaki ruha erişmek için çabalıyor gibi iri gözleri yakalamaya çalıştı
"Biliyorsun değil mi?"

İnce dudaklar,yavaşça kıvrıldı.Elindeki çiçeklerin hışırtısı koridorda yankılanırken yaşlı kadının dolan gözlerine karşılık baygın ve ifadesiz bakışları değişmiyordu.

Tam önünde durduğu kapıya doğru adımlarken gözlerini ihtiyar kadından ayırmadı.

Ağarmış saçları yaptığı topuzdan kafa derisini acıştırırken kafasını yalvarırcasına iki yana salladı.
Lütfen dedi yaşlı kadın yıllardır hiçbir ibadetini esirgemediği tanrısına lütfen..
Ve koridorda iki tane kapı tıklama sesi yankılandı.

Yaşlı kadın Tanrısı tarafından bir kez daha reddedilmişti..

Bugün sizi bölümlerle doldurdum resmen.Ama bugünlük yeter.Artık gidiyorum.Bu gidiş 13.bölüm gibi uzun süreli mi olur bilmiyorum.Ben bile kendimden emin olamıyorum siz de emin olmayın.Üşengecim ben evet ama yarın şak diye gelirsem de şaşırmayın.Şimdilik keyifli okumalar umarım bölümü beğenmişsinizdir.Yeni bölümde görüşmek üzere:)🌸

JEONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin