Daha önce hiç sonunu bildiğiniz,
filmlerde veya masallarda duyduğunuz sahte senaryonun gerçeği ile birebir yüzleştiğiniz oldu mu?Asla başınıza geleceğini düşünmediğiniz bir sahneyi birebir yaşadınız mı mesela?
O sahneleri yaşayan karakterlerin rol diye çevirdiği duyguların aslı ziyaret etti mi zihninizi?..
Daha dün aynı sahneyi izlediğinizde
"aptal elini ısırsana!Salak tekme at kaç işte!"
Diye haykırıp karakterin saçma tepkilerine kızarken bir anda aynı sahneyi yaşayıp ne yapacağınızı bilemeden çaresizce çırpındığınız oldu mu mesela?..Nasıl bir his olduğunu biliyor musunuz peki?
Çaresizliğinizle ilk defa böylesine yüzleşmenin duyularınıza yerleştirdiği o iğrenç his..
"Gerçekler acıdır" kelimesinin en bariz kanıtı..
Bir kaç saniye..
Ama ayrıntılarında gizlenmiş bir ömürlük soru..
Ne yapacağım?,Nereye gidiyorum?,Ne yaşayacağım?
Yaşayacak mıyım?..Mantıkla korkunun nasıl da aynı yerde bulunması imkansız, mıknatısın iki zıt kutupları gibi olduğunu anladığınız o bir kaç saniyelik an..
Ben şimdi o andayım..
Mantığımın bedenimi terkedişini hissediyorum iliklerimde..Yüzmeyi bilip de uçurumdan düşmek gibi sanki..
Yüzmeyi bildiğini unutup boğulmamak için bir su birikintisinde çırpınan,günler önce izlediği filmlerde "aptal!" diye azarladığım o karekterlerden biriyim şimdi..
Dudaklarımın üstünde duran ele karşı sanki sesim çıkacakmış gibi var gücümle çığlık atıp,sanki bu zayıf bedenimle işe yarayacakmış gibi çırpınmaktan başka bir şey yapamıyordum..
Bu sahneyi izleyen ben olsaydım muhtemelen arkamdaki bedene tekme atmadığım ya da tırnaklarımla yüzünü parçalamadığım için kendi mantığımı hakaretlerle azarlardım..
Ve aklımla bedenimin bunu gerçekleştirecek kadar kendinde olmadığını yaşamadan anlamayacağımı düşünmezdim bile..
Oysaki şu an yaptığım tek şey,dudaklarımın üstüne konan eli aptalca itmeye ve zorla sürüklenen bedenimin, ayaklarımla zemini tutarak ilerlemesine engel olmaya çalışmaktı.
Bedenim sürükleniyordu bir sokak ortasında.Ve sesimi duyan tek canlı çöp tenekesinin üstündeki kediden başkası değildi.
İşte bu kadar aciz bu kadar çaresizdim..Ağlayacak mıydım..?
Asla!
Çırpındım..
Sadece çırpındım ve var gücümle çığlık atmaya devam ettim.Üstümdeki tişörtün inceliği değdiği bir başka tenin dokusunu taşıdı tenime.
O çıplaktı..
Arkamdaki, sırtımı göğsüne yaslayıp beni sürükleyen beden tenini hissedeceğim kadar çıplaktı..Hayır..hayır!
Lütfen..lütfen!
Bu kadar çaresiz olamam!
Lanet olsun bu kadar zayıf olamam!Ayaklarımla tüm gücümü kullanarak zemini tutunmaya çalıştım..
Evet aptaldım..Tabiki işe yaramadı.Bedenim hemen yanında durduğumuz aralığa doğru zorla sokuldu ve herhangi bir insan geçer ihtimaline sığındığım sokaktan yalnızca örümceklerin ağ kurduğu aralığa sokulduğumda bittiğini anlamıştım.
Artık geri dönemezdim..Kurtulmam için tek bir ihtimal dahi kalmamıştı.Artık bu minik alanda bir tek o ve ben vardık.
Bense o aralığa sürüklendikçe çığlıklarımı daha da yükseltiyordum.Sanki beni biri duyacak da kurtarmaya gelecekmiş gibi.
Oysa bir kaç metre ileride polis arabasındaki memurlar şu an içkilerini yudumlayıp sohbet ediyorlardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JEON
Fanfiction"kalbini duymak istiyorum..Çünkü onu yiyeceğim" Jeffrey Dahmer'in gerçek hayat hikayesinin KookMin'e uyarlanmış halidir. ❗+18 ❗Mide bulandırıcı sahneler vardır ❗şiddet,kan,korku ❗Ağır smut UYARI:Gerçekten kaldırırım diye bir cesarete girip sonra ka...