Ama

52 7 4
                                    

Hafif esen yelin kıpırdattığı ağaçlardaki hışırtı ve bir kaç kuş cıvıltısı haricinde bir ses yoktu.

Derin bir iç çekti. Dudaklarını aralamak istedi ama sonra hemen bundan vazgeçerek geri kapattı ve renkli gözlere dikti galaksilerini "şöyle yapalım mı?.."
Gözleri bir süre tekrar çevrede gezinirken sertçe yutkundu "Bir iki bira içmek için eve gitmek üzereydim, benimle gelmeye ne dersin?"

Genç çocuğun kararsız ifadesi arzularıyla inatlaşırken devam etti "otum da var, bir kaç bira içeriz. Sonra seni oraya götürürüm"

Karşılığında anlamaya çalışır gibi gözlerini kıstı genç. Otostop çektiği bir genç onu neden eve içmek için çağırıyordu? Belli ki arkadaş olmak istiyordu. Bunun gururuyla hafif bir tebessüm verdi ve dudaklarını yalayarak karar vermek için kendine süre tanır gibi yerinde kıpırdandı.

"Biraz ağırlık kaldırırız?"

İşte bu, genç için büyük bir darbe olmuştu. Spora olan sevgisi ortadaydı. Ona yapılan teklifin iyi olduğunu inkar etmeyecekti. Dudaklarında tekrar memnun olmuş bir tebessüm açtı.
"Olur dostum, harika fikir!"

Ardından kapı kolunu çekip hızla koltuğa yerleşti
"Adın ne?"
Gülümsedi gözlüklü olan."Jungkook"
"Memnun oldum Jungkook"

×××

2014

"Evet dostum, herkes bir anda spora sardı"

Gözlüklü bağdaş kurduğu zeminde, duyduğu kelimelere hazla gülümserken parmaklarının arasındaki sigarayı ince dudaklarından uzaklaştırdı ve dumanı memnuniyetle havaya üfledi.

Arka fonda çalan plaktaki hafif müzik sesi tam arkasında onunla sohbet eden bedenin kalın tınılarına müthiş bir uyum bulmuştu.

Yarım saate yakın vakit geçirdikleri salonda uzun zamandır sirayet eden yalnızlığından kaynaklıyor olmalı ki şimdiye kadar kimsenin uğramadığını ifşalar şekilde kir kokusu ve bu kirin nemi, atmosferi adeta kucaklamıştı.

Uzun süre evde yalnız kalan genç bir erkeğin erotik sisi vardı duvarlarda..

Bundan kaynaklı ikisinin de altındaki eşofmandan başka kumaş parçası bulunmuyordu şu an üzerlerinde ve yalnızca arada bir paylaştıkları sigarayla anın tadını çıkarmakla vakit öldürüyorlardı.

Gözlüklü, dudaklarının üstünden çektiği sigarayı arkaya doğru uzatırken kendisi de oraya dönmüş ve parmaklarının arasından çekilen sigaranın diğerinin dudaklarına kendi tadını taşıyışını yüzündeki tatlı tebessümü saklamadan memnuniyetle izlemişti.

Bu sırada yeni bulduğu -sadece yarım saattir tanışıyorlardı- yalnızlığına teselli
olan genç, insanlara karşı kurdığu analizlerini anlatmaya devam ederken, diğerinin anlattıkları ile değil bizzat onunla ilgilendiği için böylesine alakadar tebessümler sunduğundan bir haberdi.

JungKook, sigaranın iki pembe etin arasına girip emildiğini gördüğünde derin bir nefesi çekti içine ve huzurla kendini geriye bırakıp genç oğlanın tam arkasında olmasını umursamadan dambılın altına yatmıştı ki bu kafasının diğerinin bacaklarının arasına santimler kalan bir mesafede kalmasını sağlamıştı.

"Bizim gibi sıska adamlara yetmez ama, ağırlık kaldırmalıyız"

İri elleri dambılın demirine tutunup ağırlığı kaldırmaya hazırlanırken artık duyduğu kelimeler arka fon müziği gibi belirsiz ve önemsiz gelmeye başlamıştı, zira şu an odak noktası kafasının tam arkasında oğlanın eşofmanın altından gördüğü iri penisiydi.

JEONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin