"Ne?"
"Bunun bir tür plan olduğunu söyledi sanırım. Nedir?"
Prens Heinley şaşırmış görünüyordu. Cevap vermedi ve ağzını kapatıp aşağıya baktı. Onun sakin yüzünü görünce Prens Heinley hakkındaki ilk izlenimimi hatırladım.
'Bu doğru. Tanıştığımızda sadece gülümsedi. Daha önce onun soğuk göründüğünü düşünmüştüm.'
Sadece düşünüyor olsa bile, ruh hali tüyler ürperticiydi.
"Ben..."
Prens Heinley'in bana bakıp konuşması çok uzun sürmedi, ifadesi yumuşadı.
"Kraliçem, sana yalan söylemek istemiyorum."
Cevabının birçok anlamı vardı. İyi ve kötü.
"Evet."
İşin iyi tarafı, arkadaşlığının ne kadar ciddi olduğunu kanıtlıyordu. Diğer seçenek daha riskli olduğu için mazeret üretmedi.
İşin kötü tarafı... bir şeyin peşindeydi ve bana söyleyemedi. Aklımdan her ne ise onun kişisel olabileceği ya da ülkesine ait gizli bilgiler içerebileceği geldi. Ama planın Dük Elgy'yi Doğu İmparatorluğu'na getirmeyi içermesi ihtimali vardı...
"Eğer istemiyorsan cevap vermek zorunda değilsin."
Gülümsedim ve sıradan bir ses tonuyla konuştum ve Prens Heinley bana gergin gözlerle bakıp iç çekti.
*
*
*
McKenna, prensin dönmesini beklerken misafir odasının duvarına yaslandı. Yabancı imparatoriçenin önünde kendisine aptal kuş dediği için Prens Heinley'e şikayette bulunmayı aklına koymuştu. Kesinlikle aptal bir kuş değildi. Prens Heinley'in ona evcil bir kuşu oynamasını söylediğini hatırlayınca daha da somurttu.
Ancak prens odaya girip kanepeye yığıldığında McKenna'nın ruh hali değişti.
"Majesteleri? İyi misin?"
McKenna başlangıçta endişeli değildi. Prens Heinley'in ne kadar güçlü olduğunu biliyordu ve onun için endişelenmesine pek gerek kalmıyordu. Ancak Prens Heinley beklenmedik bir şekilde elini salladı.
"Majesteleri?"
McKenna ona dikkatle bakmak için eğildi. İmparatoriçe'nin önünde evcil bir kuş gibi oynamaya zorlanan McKenna'ydı ama yenilgiye uğramış gibi görünen kişi Prens Heinley'di.
'Düşündüğü gibi gitmedi mi?'
"Majesteleri, İmparatoriçe kötü bir şey mi söyledi?"
McKenna elini Prens Heinley'in omzuna koydu ama prens omuz silkti. Olan bitenden dolayı yüzünde hiçbir öfke yoktu. McKenna biraz endişelenmeye başlamıştı.
"Kötü bir şey duydun mu?"
"McKenna..."
"?"
"Ben-"
"Evet seni dinliyorum. Konuş."
"Sanırım onu düşündüğümden daha çok seviyorum."
Ancak Prens Heinley'in cevabı tamamen saçmalıktı. McKenna kaşlarını çattı.
"Ne?"
Prens Heinley yüzünü ellerine gömdü ve titrek bir nefes verdi.
"Sanırım dilim sürçtü."
"Dilin mi sürçtü? İmparatoriçe'nin önünde mi?"
"Evet."
McKenna onun cevabı karşısında daha da şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remarried Empress (Yeniden Evlenen İmparatoriçe) TÜRKÇE ÇEVİRİ
Historical Fiction''Boşanmayı kabul ediyorum.'' Sovieshu yarı rahatlamış, yarı pişman bir ifadeyle bana baktı. Maskaralık mı yapıyordu, yoksa samimi miydi? Şu ana kadar iyi bir meslektaş ve mükemmel bir imparatoriçeydim. Hiç kavga etmemiştik; ta ki o onu getirene kad...
